-Arkadaşlar merhabalar! Yep yeni bir hikaye ile karşınızdayım! İlk Ayber kitabım çok tutmadı sanırım.. ben de yeni bir şeyler yapmak istedim:) umarım beğenirsiniz.. burada kurgular değişik, konusunu okudukça anlarsınız zaten ama karakterlerin maddi durumları falan değişik. Karakterler farkı konumlarda olabilir. Ayrıca bu kitap yetişkinlere ait bölümler de olucak. Her neyse, boş yaptım biraz. İyi okumalar ya da ne deniliyordu bilmiyorum.-
"Aybike! Hadi geç kalıyoruz ya." Diye seslendi Cenk. Cenk abim yani. "Of tamam ya!" Saçımı dalgalandırdıktan sonra ayakkabımı giydim. Telefonumu alıp aşağıya indim. "Kızım alt tarafı basket maçımı izlemeye geliyorsun, bara falan gitmiyoruz niye fıstık gibi oldun?" Dedi yanağımı sıkarak. Çünkü senin yakışıklı arkadaşlarını görmeye geliyorum abicim. "Teşekkür ederim." Dedim. Gülümsedim ve önden yürüdüm.
Şoför kapıyı açtı. Önden ben girdim. Abim de arkamdan gelip karşıma oturdu. "Sence bu sefer de kazanacak mıyız?" Dedi abim bana gülerek. "Ay büyük ihtimalle evet. Yani senin yenilginde ki surat ifadeni görmek için geliyorum sürekli ama umutsuz vaka gibi duruyor." Dedim gülerek. "Düşman mı kardeş mi belli değil ya. Bu sefer ki farklı bir takım, onları da harcıyoruz tabi ki." Dedi Gülerek. Ay abicim ay, hep kendinden emin konuşuyorsun, hep. Öyle olmayacağını bilsem itiraz ederdim de, maalesef öyle. Araba durunca indik arabadan. Sahaya giriş yaptık. Abimin takımı mavi takımdı, diğer taraf ise kırmızı. Mavi takımdan bir kaç kişi gelip selamladı. Kırmızı takımın yarısı Yok hala. "Abi, ben yerime geçiyorum. Görürsün zaten beni." Dedim ve ilerlemeye başladım. Önüme geçti abim. "Hani şans öpücüğü?" Dedi yanağını göstererek. "İhtiyacın olduğunu sanmıyorum ama hadi bakalım." Deyip yanağından öptüm.
"Sen de haklısın." Dedi gülerek. Yerime geçtim ve bacak bacak üstüne attım. Abimler ısınırken ben de telefonumla ilgileniyordum. "Sen hangi takımı destekliyorsun?" Dedi kalın bir ses tonu. Yanıma baktım. Kızıl saçları, Çilleri olan biriydi. "Mavi?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Anlıyorum, neden mavi peki?" Dedi gülümseyerek. Gözlerimi yüzünde dolaştırdım. İlk defa da görüyorum, Yani çıkaramadım pek. "Abim o takımda." Deyip önüme döndüm. "Son soru, sence kim kazanacak?" Dedi sahaya bakarak. Ona baktım, ardından sahaya baktım. "Abimlerin kazanma ihtimali çok Yüksek, yani şimdiden kırmızı takıma ve destekçilerine geçmiş olsun dondurması ısmarlayabilirim." Deyip önüme döndüm.
Yanımdan kalktı ve sahaya indi. Onu seyrettim kaşlarım çatık bir şekilde. Tellerin üzerinde ki kırmızı formayı üstüne geçirdi. Sonra bana bakıp güldü. Sinir olduğumu belli etmemek için yapmacık bir gülümseme sergileyip abime baktım.
Maç 5-0 bitmişti. Bütün golleri kırmızı takım atmıştı. O kızıl çocuk Ne zaman gol atsa abime ve bana bakıp gülüyordu. Sinir oldum evet baya. Sahaya indim abimin yanına. Spor çantasından havlu çıkartıp yüzünü sildi.. "Üzülme. Bu sadece bir oyun. Benim kalbimde hep sen birincisin." Dedim gülümseyerek. Yanağımı sıktı.
"Şu kızıl çocuk da sizin okuldan mı?" Dedim abime gözümle işaret ederek. Abim ona baktı. "Evet, Berk adı. Baya baya nefret ediyoruz birbirimizden. Aramızda ki gerilim o kadar mı belli oluyor?" Dedi abim kaşlarını çatıp ona bakarak. "Evet." Dedim gözlerimi Berk'ten alıp abime çevirerek. "Hadi eve gidelim." Dedim elini tutarak. "Sen git, biz biraz kafa dağıtıcaz." Dedi abim yanağımı sıkarak. "İyi tamam o zaman. Hadi görüşürüz." Deyip öpücük attım. Öpücük attı o da. Arabaya ilerledim. Önüme biri geçince duramayıp çarpınca geriye düşecekken kollarını belimde hissettim. Berk'e baktım kaşlarımı çatıp. Bu çocuk.. çok garip. Güneş çarpan gözlerine baktım. Ateşimsi bir rengi vardı gözlerinin. Bembeyaz teni güneş vurunca parlıyordu. Gözleri yüzümde dolaştı. Yavaş yavaş gülümsedi. Ben hala şaşkınca ona bakıyorum. Kendimi düzeltip ona baktım sorarcasına. "Ne oldu?" Dedim gözlerine bakmaya devam ederek.
Gülümsedi ve arada kalan boy farkını kapattı. "S-Sadece mor olan suratını ezberlemek için biraz daha bekletmek istedim." Dedi gülerek. Ona baktım sinirlice. Beklemediği an da omuzlarından ittirip arabaya bindim. Şoför sürmeye başladı.
Berk'ten...
Gülümsedim ve arada kalan boy farkını kapatmak için eğildim yüzüne. "S-Sadece mor olan suratını ezberlemek için biraz daha bekletmek istedim." Dedim gülerek. Sinirlice bana baktı. Gözleri ela karışımsı gibi bir şeydi ve güneş vurunca Ateş fışkırmış gibi oldu. Hem ela gözler, hem sinirli bakışlar. Gülümsedim tekrar. Gözleri çok güzel.. Bir an da ittirip yanımdan geçti ve arabaya bindi. Garip biriydi. Her neyse, Cenk'in Kardeşinden ne bekliyoruz ki?
Cenk demişken, onu görünce yanına gittim. "E bir tebriğini almayacak mıyız? O kadar yendik ama değil mi?" Dedim gülerek. Cenk sinirle güldü. "Kardeşin de senin gibi gülüyor sinirden. Benziyorsunuz." Dedim, Cenk'e sessizce. Yüzünde ki gülümseme gitti. Birden boğazıma yapıştı. "Oğlum bak kardeşimden uzak duracaksın tamam mı!" Dedi boğazımı sıkarak. Güldüm gözlerinin içine bakarak. Onu böyle sinir olarak görmeye değerdi. Diğer oyuncular bizi ayırdı.
"Hala gülüyorsun! Seni öldürürüm! Bak yaparım bunu." Dedi bağırarak. Cenk beyi iyice sinirlendirmişiz? Boğazında ki damarlarına kadar belli oluyor. "Neyse, ben gideyim artık. Siz daha yediğiniz gollerin hesabını yaparsınız." Dedim gülerek. "Siktir git!" Diye bağırdı arkadaşlarının ellerinden kurtulmaya çalışarak. Acınası bir bakışla güldüm ve çantamı alıp arabama ilerledim. Hadi bakalım Cenk efendi, Hodrimeydan.
Yazar'dan...
Aybike kendini rahatça yatağı bırakırken, Berk ise onu araştırmak için ilk önce sosyal medya hesabını buldu. Okuduğu okulu, her hafta sonları gitti spor kulüplerini, okuldan sonra gittiği yerlere kadar buldu. Aybike, Berk'e ne kadar sinir olsa da bir şey dememesi bir başarı olabilir. 'Çok uğraşıcaz bu kızla.' diye geçirdi Berk içinden. Bence roller değişik olacak ama neyse.
Aybike'den...
"Aybike! Nasıl kavga edersin okulda? İtibarımı düşünmüyor musun hiç Kızım?" Dedi babam sinirle. Olayın gerçek yüzünü bilmeden insanlar nasıl da yargılıyor hemen değil mi? Bu senin gerçek baban olsa bile. "Ya baba, ben bir şey yapmadan kız gelip kendisi çarptı bilerek. Sonra da dalga geçti yetmezmiş gibi." Dedim kollarımı birleştirerek. "Aybike. Kaydını o okuldan aldırmam için son şansım olduğunu söyledim sana. Yarın gidiyorsun, arkadaşlarınla vedalaşıp eşyalarını topluyorsun okuldan. Abinin yanına gidiyorsun." Dedi babam sinirle. Ne? Bir kavga için okul mu değiştiriyorum ben şu an da yoksa ben mi yanlış anladım? "Nasıl yani? Okuldan mı alıyorsun beni?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Aynen öyle." Dedi ve yukarı çıktı.
Ve benim fikrimi bile almadı? Ah yere bir şey düşmüş? Adaletmiş. "Anne. Ben spora gidiyorum. Geç kalıcam." Dedim ve yukarıya çıktım hızlıca. Spor kıyafetlerimi giydim ve saçımı at kuyruğu yaptım. Hazır olunca aşağıya indim. "Buyrun Aybike hanım." Dedi Şoför arabanın kapısını açarak. "Yok ben yürüyerek gidiyorum bu sefer. Yakın zaten. Kolay gelsin size." Diyerek ilerledim.
Oraya vardığımda hızla içeri girdim kartla. Spor çantamı dolabıma koyduğum için tekrar yukarı çıktım. İlk önce kas germeyle başlamak istedim. Elime küçük beşer kiloluk küçük halterden aldım. Bacaklarımı azıcık açıp, kaldırdım halterleri omuz hizasında. "Çok kasıyorsun belini, biraz gevşe." Dedi tanıdık bir ses belime dokunarak. Arkamı döndüm hızlıca. Berk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayber X Love
Teen FictionYetişkinlere ait bölümler vardır. Ayber hikayesi değiştirilmiş ve öyle yazılmıştır.