(Medyadaki gerçek hayattaki Zion, ahh bebeğiiimmm 😭😭😭😭😭)
Kapıyı kapattıktan sonra valizlerini yerleştirmek için dolabın kapağını açtın. "Tüm kıyafetlerim dolaba sığabilir gibi duruyor, hadi bakalım," diye içinden geçirdin. Baggy pantolonlarını askıya astıktan sonra askıları dolap demirlerine takmaya başladın. Pantolonlarını bitirdikten sonra aynı şeyleri oversize t-shirtlerin ve cropların için de yaptın. Askı tarafıyla işin bittikten sonra yan tarafta bulunan raflara şortlarını, basketbol formalarını ve iç çamaşırlarını yerleştirdikten sonra iki valizini tamamen boşaltmıştın bile. Ayakkabılarını valizden çıkarmadın çünkü koyacak yer yoktu.
"Raf sipariş etsem iyi olur, ayakkabılarımı raflara koyarım," alıcı gözü ile odaya bir göz attın, "Londra'daki saray gibi evimden gelip bu ufacık odada kalmak koyuyor."
...
"Hey, günaydın Y/N!"
"Günaydın Gojo sensei!"
"Nasıl, alışabildin mi buraya?"
"Elbette! Her yere kolayca adapte olabilirim," sözünü bitirdikten sonra göz kırptın. Bunu tamamen şaka amaçlı yaptığını Gojo da anlamış olacaktı ki ikiniz de güldünüz. Aynı kafa yapısına sahip olduğunuza eminim.
"Harika o zaman! Evet, Y/N şimdi lanet tekniğinden bahsedeceğim. Öncelikle özel seviye lanet kullanıcısı olduğunu unutma," Gojo öğrencisinin tepki vermemesine şaşırdı,"özel seviyenin ne demek olduğunu biliyor musun?"
"Biliyorum, tabii ki!"
"Huh, okay. Tepki vermeyince bilmediğini düşündüm. Neyse devam edelim; yeteneğinin herhangi bir adı yok. Birden fazla yeteneğin olduğu için..."
Flashback
"Birden fazla yeteneğin olduğu için 'yeteneğinin adı şu' diyerek etiket koyamayız," şaklaban kılıklı adam sözünü kesti ve onu dikkatle dinleyen küçük ve güzeller güzeli kızın başını okşadı,
"Anlamadığın yer var mı? Yoksa devam edeyim mi?""Memphisto, ben çoook acıktım."
Şaklaban güldü, ufaklığın kafasına bir öpücük bıraktı, "Hep böyle olayları dalgaya vuruyorsun, ciddi ol biraz!"
"Ne dalgaya vurması, açken seni dinleyemem kiii!"
"İyi iyi, tamam. Şuradan ekmek arası bir şeyler hazırlayıp getireyim."
Yaşlı adam oturduğu tahta sandalyeden kalkarken yeterince gürültü çıkardığı yetmiyormuş gibi bir de sandalyenin ayağının altına sıkışan pembe-mor renklerin hakim olduğu pelerinini çekerken de sandalyeyi yere vurarak ses çıkarmıştı. Büyük bir acemilik ile ekmek arası bir şeyler hazırladı, ufak kızı için.
Ekmeği sandalyede ayaklarını bir ileri bir geri sallayan kıza uzattı. Kızın yemeğini bitirmesini beklerken sadece onu izledi.
"Bitirdiysen devam edelim mi?"
"Olur Memphisto!" Ufak kız sözünü bitirdikten sonra oturduğu sandalyeden kalktı ve şaklabanın kucağına oturup ellerini boynunda birleştirdi.
"Öyleyse, ilk yeteneğinden başlayalım..."
Flashback end
"İlk yeteneğinden başlayalım; karşındaki kişinin zihnini kontrol edebilirsin. Hmm, 'zihin manipülasyonu' diyebiliriz. Onun atacağı adımları önceden kestirebilirsin ve bunları önleyecek stratejiler yapabilirsin; 'stratejik zekâna ihtiyacımız olacak' derken bundan bahsediyordum. Bir diğeri ise; uzay-zamanı manipüle edebilirsin. Hmm, buna da 'uzay-zaman manipülasyonu' diyebiliriz. Tek bir hareketinle ikinci seviyeye kadar olan lanetleri parçalara ayırabilirsin. Ancak karşındaki lanet birinci seviye ya da özel seviye ise tek bir hareketinle onları parçalarına ayırman kolay olmayacaktır. Biraz uğraşman gerekebilir ama eminim ki yine de fazla zorlanmazsın. Aslında şu anda sadece iki tane yeteneğinden haberdarız. Daha fazla yeteneğin olma ihtimali var mı, var ancak olmama ihtimali daha yüksek. Sende görülen bu durum bin yılda bir rastlanılan özel bir durum. Ayrıca yeteneğini geliştirmen için ve başka bir yeteneğin varsa açığa çıkma olasılığından dolayı senin görevlerine beraber gideceğiz. Anladın mı, sevgili öğrencim?"
"Bunları zaten biliyorum, deseydim ne düşünürdünüz?"
"Yanılmadığımı düşünürdüm."
"Bunu daha önceden tahmin ettiğinizi biliyordum."
"Huh, senin bu yeteneğin oldukça senden bir şey saklamak imkansız duruyor."
"Ayynen öyle, sensei." -sensei- kelimesini hecelerine ayırarak ve bastırarak söylemiştin.
"Nasıl bu kadar iyi Japonca konuşabiliyorsun? Latin alfabesinden çok farklı. Öğrenmen zaman almış olmalı."
"Japoncayı iyi mi konuşuyorum? Hahahah!"
"Yani, haklısın. Uzun cümle kurduğunu duymadım şu ana kadar. Kısa cümleler de kurabilirsin."
"Yes, ma sensei."
Gojo güldü. Öğretmeninin arkasından gelen Zion'u görür görmez gülümseyerek el salladın. Gojo el salladığın tarafa dönüp baktı ve Zion'u görünce o da gülümsedi.
"Günaydınlar! Merhaba güzel bayan." derken sağ elini tuttu ve dudağına değdirdi.
"Ne yapıyorsun?"
"Ne? Atadan gelme bir aristokratı böyle selamlamam gerekmez mi?"
"Atadan gelme aristokrat mısın?" diye sordu İtadori. Saat 10.00 olmuştu ve herkes ders için sahada toplanmıştı.
"Önemsiz sosyal statüler işte."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gojo x Fem Reader
Fanfictionİlerleyen bölümlerde +18 sahneler olacak. Rahatsız olacaksanız okumayınız, lütfen. 🤩 Argo, küfür, sokak dili içerir.