Mahkeme bir saat aradan sonra devam etti.Avukat Batur biraz sarsılmış halde geri döndü ve savunmasını bitirdi:
"Sayın mahkeme, davalı Melih Soyer, bahsettiğim hastalığın ağır bir mağduru durumundadır.Bu hastalikta bir kişiliğin yaptığı eylem veya düşünce diğeri tarafından hatırlanmaz.Demin gördünüz, ağlamaktan gözleri kan çanağına dönen biriyken nasılda canileşti!Tabi bu durumu psikologlar iyi bilir fakat ben bu adamın tedavi olması koşuluyla beraat etmesini talep ediyorum."
Psikolog Soyer'in hastalığını teşhis etti.Böylece Melih Söyler 6 ay sonra serbest kalmak üzere ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gönderildi.
*
Davadan hemen sonra Elif Batur, kazanılması imkânsız gibi görünen bir davayı kazanmanın verdiği zaferle Melih Soyer'i ziyaret etti.Kliniğe girdiğinde Soyer sigara içip gazete okuyordu.Avukat adamın bu rahat tavırlarına şaşırmış olsa da, onun yumuşak tarafında olduğunu düşünerek bunu umursamadı.
"Melih bey nasılsınız? Umarım davanın sonucu sizi memnun etmiştir."
Melih Soyer kadının sesini duyunca toparlandı.Sigarasını söndürüp gazateyi masanın üstüne koydu:
"Avukat hanım, hoşgeldiniz.Dava başarınızdan ötürü sizi kutlarım. Eğer bu dava yanlış şekilde sonuçlansaydi, masum bir adamın hayatı kararmış olacaktı."
"Size kazanılacak bir dava sözü vermiştim.Ayrıca hastalığınız şans eseri tam mahkeme anında kendini gösterdi.Gerçekten çok şanslısınız."
Melih Soyer samimiyetle avukatın elini sıktı.Avukat gülümseyerek karşılık verdi, arkasını dönüp yürümeye başlamıştı ki Soyerin sesiyle durdu:
"Ha unutmadan boğazınızı sıktığım için özür dilerim."
