İyi Okumalar ✨ | ACE 🃏
Tüm satır arası yorumlarınızı bekliyorum.
Yeni bir kurguya başlıyoruz. Umarım seversiniz <3
22.47 / SeoulElindeki beyzbol sopasını omzuna yaslayarak, parlak ışıklarla aydınlatılmış bar da gezdirdi gözlerini. Ace'in mekanı. Ağzındaki lolipopu evirip çeviriyor diğer yandan da keyifli bir şekilde sırıtıyordu. Sopayı tutan parmaklarını sıkılaştırdı. Sıkılıyordu ve canı küçük bir karmaşa çıkarmak istiyordu. Kaosu severdi. Kaos çıkarmayı ise daha çok severdi. "Hyung, adamlar içeride. Her şey yolunda. Girebiliriz." Seungmin telefonunu kapatarak gelişigüzel bir şekilde cebine yolladı. Boş sokakta adım sesleri yankılanırken Minho'nun yanına gelerek onun gibi mekanın dış cephesini inceledi.
"Buraya gerçekten emek vermiş olmalı." Mırıldandı bakışlarını renkli ışıklardan ayırmadan. Bar gerçekten de lüks görünüyor ve aynı zamanda oldukça dikkat çekiyordu. Minho iç çekerek dişleri arasındaki lolipopun sapını tutarak bir kenara fırlattı. Boşta kalan elini ceketinin cebine sokarken göz ucuyla Seungmin'e baktı.
"İnan bana umrunda bile değil." Kendinden emin bir şekilde konuşması Seungmin'i şaşırtmıştı. "Duyduğuma göre bu Ace denen adam buraya bir servet dökmüş. Nasıl olur da umrunda olmaz hyung?" Minho bakışlarını tekrardan bara çevirdi. Başını olumsuz anlamda sallarken merakla ona bakan Seungmin'i yanıtladı. İşaret parmağını hafifçe kaldırarak barı işaret etti. "Kapıda koruma yok. İçeride de öyle. Yani anlayacağın herifin umrunda bile değil."
"O halde neden buraya geldik? Onun umrunda olan şeylere saldırmamız gerekmez mi?" Seungmin'in kafası karışmıştı. Çoğu zaman olduğu gibi patronunu anlamakta güçlük çekiyordu. Minho dilini damağına vurarak red etti. "Amacımız saldırmak değil. Eğlenmek ve dikkat çekmek. Muhtelemen koruma koymamasının nedeni birilerinin ona saldıracak kadar cesaretli olmadığını düşünmesidir," başıyla bir onay vererek devam etti. "Ve öyle de. Bizim dışımızda kimse Ace'e saldıracak kadar cesaretli değil."
Seungmin anladığını belirtircesine mırıltılar çıkararak önüne döndü. "Gidelim." dedi Minho aniden öne atılarak. Beyzbol sopasını biraz daha sıkı kavrayarak mekana doğru ilerledi. "Gidelim ve mekanı dağıtalım."
"Tüm müşteriler barı terk ediyor. Lee Know ve adamları her yeri dağıtıyor." Tik. Tak. Tik. Tak. Tik. Tak. "Hwan?" Endişeli sesi görmezden geldi Hwan. Masasının üzerindeki saati avcunun içine alarak hareket eden akrep ve yelkovanı izledi bir süre. Çoktan aklında binlerce düşünce vardı. Şimdi bir de bu çıkmıştı. Ne olduğunu ve neler döndüğünü biliyordu. "Ace? Ne yapacağız?" Bakışlarını saatten kaldırarak masanın diğer ucundaki Changbin'e çevirdi. "Bırakın. İstediklerini yapsınlar." Saati sakin bir tavırla yerine koydu ve oturduğu sandalyeyi geriye ittirerek ayaklandı.
"Hwan emin misin? Zara-." Changbin'in. sözünü bitirmesine izin vermeden eli ile onu susturdu. "Yeter, Changbin. " Arkasındaki adamın omuzlarına yerleştirdiği paltoyu üzerine geçirirken konuşmaya devam etti. "Lee Minho zeki biri. Elbette tek istediği dikkat çekmek. Ortalar da görünmüyor olmam onun epey sinirini bozmuş olmalı. Eminim ki hareketlerinin sonuçları olacağını da biliyordur. O yüzden bırakın da oyununa devam etsin. Yarından itibaren de barı tadilata sokun. Bugünlük bu kadar. Dağılabilirsiniz."
Uzun bir konuşmadan sonra üzerini son kez düzelterek onun önünde eğilen insanlara küçük bir baş selamı verdi. Hızlı adımlarla toplantı odasından çıktığı sırada asistanı koşarak ona yetişti. "Bayan Kim, eve mi gidiyorsunuz?" Hwan kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Bu gece babamın yanına gideceğim. Sen haberlerin yayılmadığından emin ol yeter. Babamı böyle şeyler konusunda endişelendirmek istemiyorum Mina."
Mina anladığını belirterek baş onayı verdi. Asansörün önünde durakladıklarında Mina saygı ile eğildi. "İyi geceler efendim." Mina'nın yumuşak tebessümüne burukça karşılık verdi. Yorgunluktan bayılmak üzereydi. "Bugün iyi iş çıkardın. Sana da iyi geceler." Tekrardan küçük bir baş selamı vererek açılan asansörün içine girdi. Kapılar kapanana kadar Mina önünde durdu ve onu bekledi.
Gülümsediği nadir insanlardandı Myoui Mina. Günün tüm yorgunluğu üzerine çöktüğünde ayakta kalmaya çalıştı Hwan. Yorgun gözleri aralandığında aynadaki yansımasına kısaca göz gezdirdi. Ace güçlü bir kadındı. Ancak Minho henüz bunu bilmiyordu. Derin bir nefes alarak önüne döndü Hwan. Lee Minho'ya vereceği derse çoktan karar vermişti.
🃏
Selamlar ~
Nasılsınız bakalım ?
Nasıl buldunuz yeni kitabı ?
Biraz kafanız karışmış olabilir.
Ama ilerleyen bölümlerde her şey oturacak merak etmeyin. Şahsen ben beğeneceğinizi umuyorum. Bu fici yazarken tam olarak Minho'ya uyduğunu fark ettim ve cuk oldu resmen.Destek yorumlarınızı eksik etmeyin Carmeninizden <3
Bu kitabı ithaf ettiğim biri var :)
user827647189163 <3Neyse efendim !
Oy sınırı koymayacağım ilk bölüm olduğu için. Yeni bölüm için oy atmayı unutmayın ♡
Görüşmek üzere, kendinize iyi bakın 💞
- Carmen ✨
( 1. Bölüm Lee Know'u )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ace | lee know ✔
Fanfiction"Tehlikeli bir adam olduğunu duydum Lee." ✔ Kore'nin en ünlü mafyalarına bile sadece ismi ile korku saçan Ace, Lee Minho'nun dikkatini çekmişti. 🌟tüm hakları bana aittir. 🌟angst değildir. 🌟 aşırıya kaçmayacak şekilde cinsellik içeren sahneler...