"Hayır."
"Lütfen."
"Hayır dedik."
"Abişlerim, hayatımın aşkları~"
"Jisung!" Chan kardeşine bakarken Jisung dudak büzüp gözlerini doldurunca Changbin başını çevirip devam etti. "Seungmin'le şehir merkezinden uzaktaki lunapark alanına motorla gidemezsiniz. Bir, orada telefon çekmiyor ve ıssız bir yolu var; iki, bizim gelmemizi kabul etmediğine göre bir şeylerin peşindesin ve yalan söyleyemediğin için neyden şüphe etmem gerektiğini kestiremedim çünkü hepsi yalan gibi duruyor."
"Abi lütfen."
"Seungmin'in bu salak teklifleri sunmasından bıktım." diyerek ayaklandı Changbin. "Önce geceleri seni dışarı çağırmalar, sonra tüm günü seninle geçirip eve geç bırakmalar bir de bu! Şehir merkezinden uzak yerlere yalnız gitme istekleri." diye söylene söylene telefonunu eline almıştı.
"Abi!" Jisung yerinden fırladığı gibi büyüğünün elinden telefonu kaparken Changbin'e sıkıca sarıldı. "Özür dilerim! Özür dilerim yalan söylediğim için." diyerek büyüğüne sokuldu.
"Özür dilediğin bir şeyden pişmanlık duymuş olman ve bunu tekrarlamaman gerekir Jisung!" diyerek kardeşini azarladı Chan. "Yüzlerce kez bize yalan söyledin. Hala özür diliyorsun."
"Özür dilerim." diyerek yere kayıp büyüğünün bacaklarına sarıldı Jisung. "Ben çıkardık bu fikri ortaya. Seungmin'in yakın arkadaşın olmasını biraz kullanıyor da olabilirim. Eve gitmek ister misin, geç oluyor saat abinler kızmasın, dediğinde seninleyim enişelenmezler deyip daha çok vakit geçirmek istiyorum. Uzak yerlere giderken de ona güveneceğinizi düşündüğüm için gitmek istiyorum. Özür dilerim sizi çok sıkıştırdığım için."
"Ne bok yersen ye diyeceğim ağlayacaksın." dedi Changbin. "Arkadaşımla aramın bozulmasına götürüyordun olayı neredeyse Jisung. Jeongin'le aranızı bozacak bir şeyler yapıyor muyum ben?"
"Yapmıyorsun. Özür dilerim." Jisung dolu gözleriyle büyüğüne bakarken Changbin iç çekti.
"Bak, biliyorum ve anlıyorum seni. Jeongin de benimle vakit geçirmek için türlü türlü yollara başvurdu ama bu yaptığın artık can sıkmaya başladı. Seungmin'e bizim haberimiz var gibi, bize Seungmin'in teklifi ve isteği gibi yansıtman olayları karıştırır bebeğim. Abim yokken de aynısını yaptın."
"Ben..." Jisung yutkunarak başını eğdi. "Diyecek hiçbir şeyim yok ki."
"İki tarafa karşı da her zaman dürüst olursan işler karışmaz." dedi Chan oturduğu yerden. "Tüm bu ikili oynamanın elbette bir cezası olacak."
"Ceza mı?" Jisung büyüğüne şokla bakarken Chan onayladı.
"Hm hm, ceza. Nereye gidersen git, yanında bizden biri olacak bir hafta boyunca. Üstelik, telefonun belirli saat aralığında bende kalacak. Ha, ek olarak, akşam dışarı çıkmaları sona erdi. Ailecek çıkarsak çıkabilirsin ama tek başına, hayır. Son cezan 18 olana dek sürecek bu arada." dedi Chan tane tane.
"Ama bu çok fazla!" diyerek yere oturdu Jisung.
"Yeterince iyi niyet suistimal ettin." dedi Changbin de abisine destek çıkarken.
"Telefonunu gün içinde sadece beş altı saat kullanabilirsin. Özellikle akşam saatleri ve gece boyu bende olacak o telefon."
"Abi, hayır. Tüm haftayı telefonsuz geçiremem."
"Geçirirsin. Sabah beraber kahvaltı yaparız, gündüz arkadaşlarınla dışarı çıkarsın, akşam beraber yemek yer ve ailece vakit geçiririz. Gece de uyuyorsun zaten. Bak, geçermiş." Jisung kendini yere bırakırken Chan omuz silkti. "Sen kaşındın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Küçük Bang
FanfictionJisung abilerinin başına bela olan en küçük Bang'tır. ©20220507-20220717 {20220620-20220722}