•••Selam ben Melisa ve bu kitap benim ilk kitabım. Heyecanlıyım öncelikle... Bu hikaye benim kalbime dokundu umarım sizinkine de dokunur ve bu kitabın bir parçası oluruz hep birlikte.•••~~~
Bir sonbahar akşamı ve ben. Yağmurun bir an bile durmadığı bu ıslak sokakların her birinden geçip gidiyorum. Ayaklarıma sular dolmuş görmeden üzerine bastığım su birikintileri yüzünden. Umursamadan şu anki bu iç karartıcı hissiyatın tadını çıkararak yalnızca yürüyorum. Havadaki ağır toprak kokusu beni benden alırken adeta sarhoş olmuş gibi gözlerimi kapatıp daha da kendimden geçiyorum derince aldığım her bir nefesle. Bu koku tüm ambiyansı tamamlarken aynı zamanda bu anı unutmamam için zihnime kazınıyordu usul usul.
Benimle bu anları paylaşan bir iki
kişi vardı sokakta. Onlar da tıpkı benim yanlarından geçip gittiğim gibi bir bir kayboluyorlardı görüş alanımdan, belki de bir daha görüşmemek üzere... Tüm düşüncelerimle yürürken bir anda elimde tuttuğum şemsiyeyi kapattım. Saçlarımda hissetmek istedim yağmuru. Islansınlar istedim, sırılsıklam... Saçlarıma düşen damlaların melodisi kulaklığımdan çıkan şarkının sesine karışırken şarkıya bambaşka bir hava katıyordu her bir damla. Huzur dedim derinden gelen bir fısıltıyla. Huzur bu olsa gerek.Tam o esnada karşıdan karşıya geçmem gerektiğini fark ettim. Bu boş sokakların verdiği güvenle yada bizzat bana ait olan dalgınlıkla mı desem kulağımda kulaklığım, zihnimi ele geçiren tüm düşüncelerimle hiç sağıma soluma bakmadan caddeden geçerken keskin ve yüksek çıkan korna sesiyle olduğum yerde kaldım. Gözlerim bir anda irileşti ve başımı bana doğru hızla gelen arabaya çevirdim. Araba zoraki önümde durabildi. Durduğu yer de benim bir en fazla iki santim dibim... Neye uğradığımı şaşırmış bir haldeyken ne bir çığlık attım ne de herhangi bir hareketlenme oldu vücudumda. Öylece arabayla aramdaki mesafeye bakıp şaşkınlıkla kalakaldım olduğum yerde.
"Yürümeyi deneyebilir misin artık?" Gözlerimi baktığım yerden ayırıp gelen sesin sahibine çevirdim. Arabanın camından bana bakıyordu. O da bana en az benim kadar korkmuş gözüktü ama aynı zamanda da öfke de seziliyordum gözlerinden. Birden kendime geldim ve ne zamandır içimde tuttuğumu bilmediğim nefesimi serbest bırakarak sakince derinden bir nefes çektim.
Artık bir şeyler demeliydim.
"Çok afedersiniz... Benim hatam, sorun yok... Tekrar çok pardon gerçekten!" Ağzımdan çıkan titrek, kendinden emin olmayan sesimle bir an kurduğum cümleyi idrak edemeyecek gibi oldum. Sonra yankı misali kulağımda duydum. Kısa çaplı şokun hala etkisindeydim sanırım. Gözlerim son kez arabayla aramda duran mesafeye kaydı ve tekrardan şaşkınlık ve şokun etkisiyle irileşen gözlerimle birlikte hızla önüme dönüp caddeden karşıya sağsalim geçmeyi diledim ve adımlarım da dileklerime eşlik etti. Hızla az önce beni ölümle burun buruna getiren araca bakmak için arkamı döndüğümde araç yok olmuştu. Az önce yaşadıklarım gözümün önünden şerit halinde geçerken tüm salaklığım ağzımdan kısa çaplı bir kahkahanın çıkmasını sağladı. Attığım gereksiz kahkaha kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. İyice delirdin dedim içimden. Ağlanacak halime gülüyor hatta kahkaha atıyordum. Kendime olan tahammül sınırımı aşmama ramak kala sakinleştim ve eve doğru yürümeye devam ettim.
YOU ARE READING
Karanlığın Fırtınası
Romance"Bırak beni! Ben karanlığa mahkum olmak istemiyorum, senin zifiri karanlığına dahil olamam korkarım... Bırak beni, sonsuz aydınlığa bırak. Ben yalnızca orda mutluyum, ben sadece orda..." Kolumu bırakmak yerine sertçe beni kendine çekti. Kesik nefes...