[love again by new hope club]•
Haftalar önce olduğum yerdeydim, yine. Hissettiklerim hiç değişmemiş aksine daha da yoğunlaşmıştı. Olduğum mekan aynıydı, kurulan düzen ve giydiğim şeyler aynıydı. Karşımda oturan ve dikkatle beni inceleyen kişi aynıydı. Fakat, elbette değişen şeyler vardı.
Eskinin, alışıldık şeylerin her zaman daha iyi olduğunu savundum birçok yerde. Yeni şeyleri çabucak benimseyemediğimden olsa gerek eski kafalı denildi, sıkıcı denildi. Hayatıma yapılan her eleştiride, eskisinden daha fazla eskiye takıntılı oldum. Ben her zaman değişimden, kendime kurduğum hayat düzeninin alt üst olmasından korktum. Değişimin bana getirileri, her zaman için, saf korku ve ne yapacağımı bilemediğimden istemsizce içine düştüğüm panik olmuştu.
'Hayatın çok tekdüze, biraz değişmen gerek,' laflarını umursamadan başkalarına göre sıkıcı, bana göre güvenli hayatımı yaşarken değişimin kendisiyle karşı karşıya kaldığımda ne yapacağımı kesinlikle bilmiyordum. Kendimi, bedenimi saran ve kalbimin hızla atmasına sebep olan heyecanla değişimin içine atmak istedim, bir yandan da korkup geri çekilmeyi defalarca düşündüm.
Jungkook, benim için, değişimdi. Hissettiklerim, kalbimden geçenler ve amansızca döktüğüm gözyaşları oldu. Her biriyle çoğaldım, büyüdüm, genişledim. Her birinden yeni şeyler öğrendim, üzücü bile olsa, değişen şey hayatımın eskisi gibi olmayacağını bana kanıtlasa bile kendimi olumlu manada dönüştürmeyi bildim. En önemlisi ise, sevginin göğüsten fışkıran ve tüm organlara yavaş yavaş yayılan sıcak bir akıntı olduğunu keşfettim.
Amansızca beslediğim sevgi, hissettiğim şeyler ve düşüncelerim bile günden güne değişiyordu. Onu bir önceki gün kadar sevmeyi başaramıyordum, karşıma çıktığı her yeri onunla bağdaştırdığım için defalarca yürüdüğüm sokaklarda; attığım her adımda, aldığım her nefeste sevgim büyüyordu.
Ondan sonra benim hayatımda birçok şey değişse de, ona dair her şey bakiydi. Saçları hala griydi, çizim yaparken hala kambur duruyor, boyaları parmaklarına bulaştırıyor, fırçayı en ucundan tutuyordu. Yalan söylediğinde gözlerini defalarca kırpıştırıyor, kakaolu bebek losyonu gibi kokuyor ve sıcaktan bunalıyordu. Hala yumuşacık bakıyor, gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. Jungkook değişmiyordu fakat değişimin kendisini değiştiriyordu zira kendisi değişmediği halde, hareketleri farklılaşıyordu.
Her zaman bir yerlere yetişmeye çalışıyormuş gibi hızlı hızlı yürüyen Jungkook, benim tembel adımlarıma uyum sağlıyordu. Hala cheesecake sevmiyordu fakat tadına bakmayı kabul ediyordu. Kalabalıktan ve fazla ilgiden hala nefret ediyordu ama kalabalığın arasında beni beklemeyi göze alabiliyordu. Çok fazla hissettiğinde hala kaçıyordu fakat geri dönmeyi ve kollarımın arasına girmeyi öğreniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
also and perhaps
Fanfic"sen benim ayrıcalarım ve belkilerimsin." university au! ! 20.04.2022