Berk'le o gece bol bol sohbet ettik. Sanki daha önceden de birbirimizi tanıyormuş gibiydik. Ona sorular sordum. Bana sorular sordu. Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittim. Tabağa iki tane elma koyup getirdim. Başka bir şey bulamadım. Berk "Dolapta meyveden başka bir şey yok" dedi, ardından "İstersen çıkıp alışveriş yapalım" Bende olur anlamında başımı salladım. Berk bana gülümseyip koltuktan kalktı. Omuzlarıma hırkasını bıraktı. Bir an irkildim ve arkaya doğru geri bir adım attım. Berk korktuğumu anladı. "Hava soğuk, hasta olmanı istemem" dedi. Anlayışla başımı salladım. Dışarı çıktık. Gerçekten hava buz gibiydi. Hırkayı üzerime daha fazla sardım. Berk'le apartmanın yanında ki markete daldık. Çok üşümüştük. Berk "Ne istersin" diye sordu reyonları gezerken. "Canım çikolata çekiyor" dedim. Gülümsedi. "Hiçbir çikolata senden daha tatlı olamaz" dedi ensesini kaşıyarak. O an gözüme yine çok cool geldi. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu fark ettim. O da utandı ama belli etmek istemezmiş gibi arkasını döndü ve reyonları gezmeye devam etti. Bende onun peşinden gittim. Birlikte reyonları gezerken olduğum yerde durdum. Berk bana döndü. "Ne oldu?" dedi. Bende deli gibi ellerimi çırpmaya başladım. "En sevdiğim çikolata" dedim ve parmağımla gösterdim. O an neden el çırptığımı anlamadım. Galiba uzun süre o çikolatayı yemediğim için heyecanlanmıştım. Fark ettim ki hep Berk'in yanında saçmalıyordum. Bundan biraz da olsa rahatsız olmuştum. Kim komşusunun yanında saçma sapan hareketler yapar ki?
Alışverişimizi yaptık. Eve girdik. Ben üşüdüğüm için sıcak bir duş aldım. Komşumuzun evinde duş almak, hele ki ilk gece den biraz garip oldu. Sanki burası benim evimmiş gibi davranıyordum. Aslında hissediyordum.
Berk'in yanına mutfağa girdiğimde ocakta spagetti yaptığını gördüm. Ellerimi yine birbirine çarptım. Ne oluyordu bana? O an yine neden bunu yaptığımı anlamadım. Berk bana dönüp sırıttı. "Galiba makarnayı çok seviyorsun, bu kadar heyecanlandığına göre" dedi. Ben verdiğim tepki üzerine düşünürken masa da bir salata duruyordu. Berk'e dönüp "Sen 10 dakika da bu kadar şeyi tek başına nasıl yaptın?" diye sordum şaşırarak. Çok güzel görünüyordu. İştahım daha fazla açıldı. Berk de bana dönüp "Ben aşçılık okuyorum. Bu yaptıklarım az bile" dedi yine o tatlı gülümsemesini yüzüne takarak. Bir yandan makarnayı süzerken onu izlemeye daldım. Gözleri, burnu, dudakları, kaşları, saçları ve o tatlı gülümsemesi...
Berk'i izlerken o her şeyi hazırladı ve bana bakıp "Her şey hazır, otur bakalım" dedi. Bir yandan da sandalyemi çekti ve oturmamı işaret etti. İkimizde masaya oturduk. Sofraya göz gezdirdim. Soslu makarna,salata, kendi yaptığı özel içeceği ve ortada duran iki mum. Berk bana baktı. "Birlikte baş başa yediğimiz ilk yemek olduğu için güzel dursun diye mum koydum. Fazla mı olmuş?" Diye sordu bana o Ela gözleriyle bakarken. "Hayır, her şey çok güzel olmuş. Ellerine sağlık" dedim. Berk "O zaman umarım beğenirsin" dedi ve salatadan tabağıma koydu. Birlikte yemeğimizi yedik. Yedikten sonra ben bulaşıkları yıkadım. Berk'e dokundurmadım. Bütün yemekleri o hazırlamıştı.
Berk'e aşçılıkla ilgili bir kaç soru sordum ve verdiği cevapları ilgiyle dinledim. Saate baktım. Saat 10.45'ti. Berk bana döndü ve "Film izleyelim mi?" Diye sordu. Bende olur anlamında başımı salladım. Televizyon dan Netflixi açtı. "Korku filmi izleyelim mi?" Diye sordum. Korku filmlerinden çok korkardım ve geceleri rüyama girerdi. O an büyük bir cesaretle düşünmeden sormuştum. Berk de bana başını salladı. Bir tane korku filmi açtı. İkimizde aynı koltukta yan yana oturuyorduk. Ben her zaman ki gibi korktuğum için battaniyeyi yüzüme kadar çektim. Berk arada bir bana bakıp halime gülüyordu. Çok mu korkmuş görünüyordum acaba? Ben düşüncelerime dalmışken televizyondan bir şimşek çakma sesi geldi. Çığlık attım. Berk'in arkasına saklandım. Berk omzunun üzerinden bana bakıp "O kadar korkunç bir sahne değildi sanki, istersen kapatalım mı?" Diye sordu. Ben başımı sallayarak "Olur" dedim. "O zaman yatalım mı? Yani uykun geldiyse" diye sordu bu sefer de. Kendime uykum var mı? Yok mu? Diye sorduğum an sesli bir şekilde esnedim. Berk bunu fark etti ve "Sen benim yatağımda yat, çarşafları değiştireyim" dedi ve odadan çıkıp yatak odasına girdi. O an büyük bir şimşek çaktı. Damlalar camı kırmak istermişcesine vuruyordu. Bu seslerle nasıl uyuyabilirim diye düşünürken Berk geldi. "Yatağın hazır, galiba annen bu yağmurda biraz gecikecek. Sana giymen için yatağın üzerine bir kaç şey koydum, giyersin. Yani istersen" dedi. Ona bakarak "Sen?" Diye sordum. "Ben burda yatıcam" dedi. "Ben koltukta yatarım, sen yerinden olma" diye ısrar ettim. Berk koltukta yatmakta kararlıydı. Daha fazla ısrar etmedim "İyi geceler" dedim ve yatak odasına girip kapıyı kapattım. Yatağın üzerinde gri eşofman ve beyaz bir tişört vardı. Kıyafetlerimi çıkardım ve verdiği kıyafetleri giydim. Yatağa girip yorganı yüzüme kadar çektim. Yağmur yağmaya, şimşek çakmaya devam ederken ben kötü şeyler düşünmemeye çalıştım. Eğer düşünürsem bu gece uyuyamayacağımı biliyordum.
Berk'le aramızda ki ilişkiyi düşündüm. Ona aşık değildim. Ama onu gördüğüm zaman kalbim hızlanıyordu. Hoşlanmakta diyemem. Ela gözleri bana huzur veriyor. O tatlı gülüşü kalbimi tekletiyor. Şimdi eminim ki siz bana "Böyle düşündüğüne göre aşıksın, Naz yapma" diyorsunuzdur ama öyle değil. Gerçekten aşık değilim. Hoşlanmak gibi de değil ama bir gün duygularım değişebilir. Buna eminim ;)