Çok uzun zaman önce, üstünde yaşadığımız bu gezegen bile daha yokken buradan binbir ışık yılı ötede bulunan Myjia'da insanlar ve tinlinler barış içinde yaşardı. Myjia'ya düzen hakimdi, lakin herkes bilirdi ki düzen bozulmak için vardı.
Zamanla tinlinler kendilerini insanlardan üstün görmeye başladılar, onlara zulmettiler. Elementlerle ve doğayla öyle bir oynadılar ki Myjia'nın dengesi altüst oldu, güçlerini kötülük için kullanmaya başladılar. İnsanlarla olan savaşları gün geçtikçe daha kanlı bir hal aldı tanrılar tinlinlere çok kızdı, kızıl saçlı tanrıça Myjia'ya tekrardan barış getirmesi için bu kaostan doğan beş bebeği kutsadı, ilahi ışıkla kutsanan bu beş bebek ilerleyen yıllarda Myjia'ya barışı getirecekti ama hiç kimse bu beş bebeğin birbirleriyle olan savaşını bilmeyecekti, öyle ya kızıl saçlı tanrıça bunu tahmin etmiş miydi?
(Bilinmeyen bir yılda Fuego’da)
Prenses Alçin sarayın karanlık duvarları arasında solup giden bir çiçekten farksızdı, Fuego ve Este arasındaki savaş bitmek bilmiyor aksine dahada ateşleniyordu. Öyle ki bu ateş krallığındaki alevler gibiydi.
Her iki krallıkta yoksullukla burun burunaydı ve bu durum prensesi iyice mahvediyordu. Her iki gezegenin halkı hayattayken cehennemi yaşıyordu hoş Fuego başlı başına bir cehennemdi.
Halk kurtuluş için prensesin tahta geçmesini istiyor ama kral Hektor'la yüzleşmekten korkuyorlardı.
İstemek her zaman yeterli olmuyordu, hem prensesin iki kardeşi vardı ve taht kime kalacağı belli değildi o aralarında en büyüğü olabilirdi ama konu Fuego’nun kaderiyse tahtı hakketmeliydi.Bu düşünceye sadece üvey annesi karşıydı. Ona göre taht kendi çocuklarından birine ait olmalıydı. Kral Hector ilk karısının aptal olduğu gerekçesi ile onu sürgün etmiş ve üstüne onu kızıyla bile görüştürmeyen zalim bir kraldı.
O zamanlar Alçin daha çok küçüktü ve babasından çok korkardı bu durum hâlâ böyle her ne kadar prenses yaş alsada korkuları ilk günkü gibi taze.Ama masum tinlinlerin ölmesi seyirci kalınabilecek bir şey değildi. Gezegenler değişiyordu, dengelerin böyle altı üst olması daha kötü günlerin haberciliğin yapıyordu.
“Beni Mia ile yalnız bırakın.” Odasındaki hizmetli kızlar dizlerini kırarak yavaşça eğilip selam durdular başlarını bi kere bile kaldırmadan hızla odayı terk ettiler.
“Beni iyi dinle Mia,” dedi prenses sağ kolu, sırdaşı ve en iyi arkadaşına zarfı uzattı.
“Bu zarf doğruca Suelo kralına gidicek, aman diyim kimseye görünme.”
Mia başını yavaşça kaldırıp prensesin gri gözlerine baktı.
“Merak etmeyin majesteleri en sadık adamlarımızı yolarım...”Alçin tek elini kaldırıp kızı susturdu.
“Hayır bu çok riskli bizzat sen gidiceksin senden başkasına güvenmem bu mektup başka birinin eline geçerse sonumuz olur bunu göze almam.” Kız başını sallamakla yetindi.“Şimdi git, hazırlan. ” Mia yavaşça kafasını salladı, kalbinin ritmi bu görevle değişmişti Suelo ya bir elçi olarak gitmek zaten tehlikeliydi bide bu ziyareti kral Hector duyarsa olacaklar... genç kız bunu düşünmek bile istemedi.
Ama ne yazık ki Mia Sueloya adım attığı gibi tutuklandı öncesinde bunun sebebini mektup olduğunu düşünse de olay bambaşkaydı apar topar tekrardan Fuego ya yolanınca işin aslını öğrendi.
Prenses Alçin kayıptı ve onu gören son kişi Mia’ydı, genç kız prensesin kaybolması ve ardından Sueloya kaçma suçuyla üç gün yargılandı. Mia mektuptan hiç bahsetmedi kendi masumluğunu hiç kanıtlayamadı.
Aradan üç gün geçti Fuegolular bu güne Kara güz adını verdiler, sayısız efsaneler yayıldı evrene. Leydi Mia infaz edildi, Fuego halkı ilk defa krallarına isyan ettiler ve en önemlisi prenses Alçin üç gün sonra sarayın mahzeninde zincirlere bağlı bir şekilde ölü bulundu.
Ama asıl olaylar bundan sonra başladı.Kimileri Estelileri suçladı hatta Leydi Mianın onlarla çalıştığını ve ölen bunca masum için bir can alınması gerektiğini ve o canında zavallı prenses olduğunu söylediler, bazıları en yakın arkadaşı Lewa krallığının prenseslerinden biri olan kayıp prenses Vanessa’yı bulmak için saraydan kaçtığını ve hainler tarafından öldürüldüğünü söylediler ama benim en sevdiğim prenses Alçin’in kız kardeşi prenses Astrid tarafından taht için öldürüldüğü hikayesidir.
Gerçek hiçbir zaman bilinemedi birçok efsane söylenildi ama unutmayın onlar sadece efsane. İnanıp inanmamak size kalmış...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUEGO
FantasyYıllar önce ölen bir prenses ve asla çözülemeyen bir gizem tarihin tozlu sayfalarında hâllâ varlığını koruyor. Fuego halkı eskiyi çoktan unuttu. Herşey yeteri kadar karmaşıken genç kızın hafızasının olmaması yeteri kadar sorun teşkil ediyor. Hikaye...