"Kulak ver sesime, duy beni. Devarnı döndür bunun için savaş sadece."
Tik
Tak
Tik
TakZaman akıp giderken bunu engellemenin bir yolu ne yazı ki yoktu. Hayat acımasızdır huzuru ve mutluluğu kendine saklardı.
Siyah saçları dağınık, gri gözleri yorgun cılız bir genç kız. Beyaz elbisesinin etekleri kırışmış geldiği günden beri rutin olarak sabah erken saate kalktı ve ona getirilen kahvaltıyı bir kenara iti saatlerce oturacağı pencere pervazına oturdu. Birazdan doktor Liyan gelir ve her gün bir öncekinin kopyası olan sözlerle onun canını sıkardı. İlk zamanlar bunu kafasına taksa da artık hiçbir önemi yoktu. Hiçbir şeyin bir önemi yoktu, hatta kendisinin bile.
Metal kapı tiz bir ses ile açıldı. Genç kız kimin geldiğine bakmayı tenezzül bile etmedi.
“Doktor, yoruldum artık.”
Her gün bir önceki günün kopyası olan sözler söyleyen tek kişi Doktor Liyan değildi. Genç kızın gün içinde ki ilk cümlesi bu oluyordu. Eğer doktor şanslı günündeyse kızdan bazen ‘sizden nefret ediyorum. ’ Cümlesini de duyabiliyordu.Birbirlerini hiç seviyorlardı.
Buna şaşırmamak gerek birbirleri için zaman kaybından başka bir şey değiller.“Ben de yoruldum artık,” bir başka kopya cümle de buydu.
Bundan sonra olacaklar tamamen spontane gelişen şeylerdi.
Genç kız doktora saldırmak için üzerine atlaya bilir veya doktor sözüm ola kendini korumak için onun bacağını bir bıçakla yaralaya bilirdi.Evet farkındayım Fuego’da işler her zaman bu derece bozuk.
Yine de bu kızın birine saldırdığını düşünmek aptallık olur, çünkü doktoru her gördüğünde vücuduna elektrik verilmiş gibi titremeden edemiyor.
Üstelik herkes bu kızın iki katı kadar olabilir.
Ama doktorun açıklaması bu yönde.“Bilerek mi yapıyorsun bunları, seni bırakalım da hayatın iyice bir bok çukuruna dönüşsün diye mi bu çaban,”
Doktor kendinden emin adımlarla kızın yatağına oturdu. Başı dikti zaten aksi düşünülemezdi. “Burada senin için uğraşıyorum, hepimiz.” Ellerini saçlarından geçirdi.
“Seni önemsiyoruz.” Diye fısıldadı sanki kimsenin duymasını istemediği bir hakareti söylemişçesine.Alaycı bir tavırla gülümsedi kız.
Önemsemek, onu. Belki tüm bu yaşananlardan önce onun önemseyen biri vardı. Ama bu hastane görünümlü hapishanede herkes birbirinden nefret ederdi.
Ama yine de sustu.Bu kayıtsız tavrı doktorun sinirlerini bozmaya yetiyordu, gün içinde en çok bulunmak istemediği yer burasıydı.
“ Evet hemen başlayalım da bitsin,” yapay bir gülümseme takındı yüzüne.
“İkimiz de birbirimizden haz etmiyoruz neticede.” Elindeki kağıtları karıştırıp kızın dosyasını bulmaya çalıştı.Genç kız tam tamına yedi aydır bu hastanedeydi kendisini vatandaşların ihbarı sonucunda yıkık dökük eski bir köşkte bulmuştu yetkililer ama asıl şaşırılan şey kızın hiçbir şey hatırlamıyor oluşuydu. En başta tipik bir hafıza kaybı gibi görünse de durum düşünüldüğünden daha beterdi. Kız hiçbir tedaviye cevap vermiyordu. Durumu gün geçtikçe ilerleme kaydetmiyor ve o da artık burada durmak istemiyordu.
Eğer bulunduğu tür çok da önemli bir tür olmasaydı doktor Liyan onu kapı dışarı koymak için bütün bağlantılarını kullanırdı ama o bir kırmızıydı.
Kontrol etmeyi bilmese de damarlarında açığa çıkmayı bekleyen alev güçleri vardı.Bu da onun son derece önemli ve tehlikeli yapıyordu. Doktor Liyan ve geriye kalan meslektaşlarının amacı kızın hafızasının belli bir kısmını geri getirmek adı gibi önemsiz detaylardan çok güçlerini kullanmasını hatırlatmaktı.
Çünkü kırmızılar Fuego halkının askerleri ve kurtarıcıları olarak bilinirdi.“Adın ne?”
Cevap yok.“Kaç yaşındasın?”
Cevap yok“Hangi soydansın?” ve evet yine cevap yok.
“Hadi ama bunun cevabını biliyorsun, biraz..” hızla yataktan doğruldu, kucağındaki dosyalar yere saçıldı ama asla umursamadı yapabiliyor olsaydı şu an bu kızı üçüncü kattan aşağı atabilirdi.Derin nefesler alarak koşar adım odadan çıktı, kapı arkasından büyük bir gürültü ile kapandı.
“Sizden nefret ediyorum.” Diye fısıldadı kız kafasını cama yaslarken.
(Fuego’nun ara sokaklarında)
“Hadi ama eskiden tek bir sözüm yeterdi o kadar mı değerim kalmadı artık.”
“Daha fazla üstüme gelme Lucas, senin için bilgi çalmayı bıraktım artık kabullen.”
Lucas Nick’in omuzuna attı kolunu
Onu ikna etmenin bir yolunu bulmalıydı yüzyılın vurgununu yapacaktı ve bunu arkadaşı olmadan yapması imkansızdı, ona güveniyordu ve ek olarak çevresinde tanıdığı en iyi turuncu da oydu.“Adımın beş para etmemesi üzüyor ama Nick ne var benim için son bir iş daha yapsan.”
Nick elinin tersiyle Lucas’ın kolunu ittirdi, Lucas onun en yakın arkadaşıydı ama bu karanlık işlerde tam bir düzenbaz oluyordu. Evet şimdiye kadar bir sorun çıkmamıştı ama bu çıkmayacağı anlamın gelmezdi ya. Lucas her zaman bir gölge gibi davranıyordu ama elbette bir gün yakalanacağı ihtimalini hep göz ardı ediyordu. Nick arkadaşını korumak için bu işlerden uzak durmaya çalışıyordu. Ama Lucas asla bunu anlamıyordu.
“Son üç seferde aynısını dedin.”
“Bu sefer gerçekten son, inan bana.”
“Ve bunu da dedi.” Tanıdık bir ses duyuldu sokağın başında, Aidan küçük bir evin çatısında oturmuş ukala bir gülümsemeyle ikisine bakıyordu. Nick’in korumaya çalıştı bir başka baş belası da buydu.
“Ateş böceği bana yardım et, ikna et şu inatçı pisliği.” Aidan elindeki küçük taşı Lucasa attı.
“Benim bir adım var doktor.” Lucas suratını ekşitti asla hükümet için çalışan bir doktor olmayacaktı o hükûmetin açığını bulup büyük tarikatlara satarak hayatını yaşıyordu ve bundan acayip zevk alıyordu ama bunun için Nick hükmet adamlarını zihinlerine girip bilgi alması lazımdı.
Bu yola ilk başladığında henüz bir çocuktu hükümet ondan ailesini almıştı oda onların bütün kirli çamaşırlarını ortaya sermişti. O ve arkadaşları aranan kişilerdir, hükmetin onları bulduğu yerde en karanlık zindana atacakları veya türlü deneylerde kullanacağı kişiler.
Ama bunun için onları bulmaları gerekiyordu, o ihtimal ise çok zordu. Fuego zaten batmıştı ve bu durum onun için eğlenceden başka bir şey değildi.
“Her neyse Nick bizim için son bir iş yapmaya karar vermen ne incelik.” Aidan bulunduğu çatıdan atlayarak ikilinin yanına geldi.
“Ben öyle bişey demedim.”
“Ama demek üzereydin.” Lucas yumruğunu arkadaşının koluna vurdu. . Nick sinirli bir nefes verdi bu pes ettiğinin göstergesidir.
“Sizden kurtuluş yok öyle değilimi?”
“Asla.” Aidan ve Lucas yumruklarını tokuşturdu“Kim bu şanslı kişi peki?”
“Merak etme bu sefer bir doktorun zihnine gireceksin.” Üçlü çıkmaz sokağın en ucundaki eve girdiler Lucas cebinden çıkardığı anahtarla küçük evin kapısını açtı.
“Hastane bu aralar sır gibi saklanan bir yer arada yoklamamız gerek.”
Üçlü içeri girdiler, küçük salon havasız ve karanlıktı Aidan pencereleri açmak için odanın öbür tarafına yöneldi, Nick ise kendini eski koltuğa bırakmış Lucası büyük bir titizlikle dinliyordu.
Yapması gereken şey kendi için hiçte zor değildi. Plan hep aynıydı.
Herkes uykudayken zihinler gir bilgileri öğren ve uyanmadan önce zihinden çık.
Defalarca kez yapmıştı. Bu şekilde üst rütbeli hükmet çalışanlarının bilgilerini almıştı.Ama Lucas’ın ağzından çıkan isimle bu işin diğerlerinden farklı olduğunu hemen anladı.
“Doktor Liyan’ın zihnine girmen lazım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUEGO
FantastikYıllar önce ölen bir prenses ve asla çözülemeyen bir gizem tarihin tozlu sayfalarında hâllâ varlığını koruyor. Fuego halkı eskiyi çoktan unuttu. Herşey yeteri kadar karmaşıken genç kızın hafızasının olmaması yeteri kadar sorun teşkil ediyor. Hikaye...