O günden sonra Jeno ile bir kaç kez kasabada karşılaşmıştım ama ne o benim yanıma gelmiş ne de ben onunla konuşmaya çalışmıştım bu durum uzun bir süre aynen devam etmişti. Bir cuma günü öğleden sonrasına kadar hiç iletişim kurmamıştık. Önümde durup iki eli cebinde bana sakince sanki çok normalmiş gibi dik dik bakmaya başlayana kadar. Kafamı kaldırıp ona baktığımda sol elini cebinden çıkararak resepsiyon zilini çalmaya başlamıştı bunu yapmak kesinlikle hoşuna gidiyordu.
"Bay Lee?"
"Efendim Jaem."
"Bir şeye mi ihtiyacınız var?"
"Evet, mesela benimle resmi konuşmaktan vazgeçmene." Bunu yapmam yasaktı -Bayan Dean'in çok umursadığından değildi tabi ama yinede kural buydu- müşterilerle saygılı konuşmalıydım ve ben hayatım boyunca kurallara uymuştum ancak nedenini bilmediğim bir şekilde onu dinliyordum. Başımı hafifçe yukarı aşağı sallayarak onu onaylamıştım hala burada olmasının asıl nedenini söylemesini bekliyordum.
"Hadi gidelim."
"Nereye?"
"Bilmem tur rehberim sensin."
"Ah, doğru tabi." Bayan Dean bu tur rehberliği işini yaparken resepsiyonu terk etmemin sorun olmayacağını söylemişti Lee Jeno onu bu kadar çok etkilemişti işte.Açıkçası onu nereye götürmem gerektiğini bilmiyordum bu kasabada yapabileceğiniz en iyi etkinlik akşam hava kararana kadar evinizde yatıp televizyon izlemek ve nemli sıcak havadan kaçmaktı akşam olduğunda ise sarhoş olarak günü kapatırdınız. Aynı kasabalıların her gün yaptığı gibi.
Bu yüzden de onu götürmek için aklıma gelen herhangi bir yer yoktu ancak her turist müze gezmeyi severdi değil mi? Sevmeseler bile bunu yapmak zorunda hissettikleri için üstünkörüde olsa gezerlerdi bu yüzden Jeno'yu kasabamızın arkeoloji müzesine götürmeye karar vermiştim. Otele çok da uzak değildi yürüyerek on beş dakikada varabilmiştik. Sıcağın altında yürümek pek de akıllıca bir fikir olmasa da asıl pişmanlığımı müzenin toz içindeki otomatik kapısından içeri girdiğimizde yaşamıştım. Müzeye adımımızı attığımız anda yüzümüze çarpan sıcak hava dalgasıyla onu buraya getirdiğim için anında pişman olsamda hiç bozuntuya vermeden gişeye doğru ilerlemiştim. Jeno beni omuzumdan tutarak biraz kenara itmiş ikimiz içinde birer bilet almış ve güneş gözlüğünü gözünden bir an bile indirmeden gişe görevlisine klimaların çalışıp çalışmadığını sormuştu. Görevliden klimaların bozuk olduğunu öğrendiğimizde yüzüm iyice düşmüştü ayaklarımı yerde sürüyerek çoktan etrafı gezmeye başlayan Jeno'yu takip etmiştim. Onun bu duruma burun kıvırmadığını görmek beni rahatlatmıştı. Böylece ben de sessizce müzeyi gezmeye başlamıştım ama daha yalnızca üç dakika geçtikten sonra Jeno arkamda belirerek sıkıldığını mırıldanmıştı."Hemen sıkıldın mı? Daha hiçbir şey görmedin."
Bana cevap verme zahmetine girmeden arkasını dönmüş ve etrafı izlemeye devam etmişti. İlgisini çeken hiç bir şey olmadığı belliydi yine de sesini çıkarmıyor ve ben serginin devamına geçmeden o da geçmiyordu. Müzede çok fazla oyalanmadan hediyelik eşya bölümüne ulaşmıştık. Jeno beni tamamen bırakmış ve kendi başına geziyordu ama bir yandan gözünün sürekli üstümde olduğunu görebiliyordum. O bir köşede kar kürelerine bakarken ben de öylesine anahtarlıkları incelemeye başlamıştım herhangi birini almak gibi bir amacım yoktu paramı olabildiğince idareli kullanmaya çalışıyordum ancak en alt rafta bir kasenin içindeki küçük çiçekli anahtarlık çok ilgimi çekmişti. Eğilip bir tanesini elime almış ve uzun uzun incelemiştim bir anlık satın almayı bile düşünmüş olsamda hediyelik eşya dükkanlarının ultra abartı fiyatları beni bu düşünceden anında uzaklaştırmıştı. Arkamı döndüm Jeno'ya baktığımda beni büyük bir ilgiyle izlediğini fark etmiştim bu müzedeki herhangi bir şeyin ilgisini çekmediğinden beni izlemeye başlamış olduğu yüzünden okunuyordu bu nedenle onu daha fazla bekletmeden ayağı kalkmış ve çıkışa yönelmiştim.
"Onu almayacak mısın?"
Jeno'nun sorusuyla arkamı dönmüş ve az önce yerine bıraktığım anahtarlığı gösterdiğini fark etmiştim.
"Hayır, ihtiyacım yok." Sessizce önüme dönmüştüm bu cümleyi kurarken nedensizce sesimin titrediğimiz fark etmiştim. Böyle aptalca bir şey için sesimin titremesinden utanarak çıkışa ilerlemiştim. Ben kendime nefret kusarken arkamdan Jeno'nun belli belirsiz
"O zaman ben alırım." dediğini duyduğumu sansamda dönüp baktığımda Jeno'nun suratındaki bir şey mi oldu bakışı yanıldığımı kanıtlar nitelikteydi.
Aslında müzede ben ondan daha fazla eğlenmiştim. Bir sürü fotoğraf çekmiştim kesinlikle tahmin ettiğimden daha başarılı bir müzeydi üstelik arkeoloji ile hiç bir alakası olmayan westshell'liler sayesinde müze tamamen bize kalmıştı. Bir de klimalar çalışsaydı bütün boş zamanlarımı burada geçirmeyi ciddi anlamda düşünebilirdim sessiz olmasının yanı sıra burada kimsenin olmaması kimse tarafından yargılanmayacağım güvenli bir yer yapıyordu bu müzeyi ancak küçücük müzede tek bir klima bile çalışmadığından içerisi sıcaktan kokmaya başlamıştı ki bu duruma ne kadar katlanabileceğime kesinlikle emin değildim.
"Umarım yarın gerçekten görülmeye değer bir yere gideriz Jaem.""Müzeyi beğenmediğinize üzüldüm Bay Lee. Yarın için daha heyecan verici bir yer düşünürüm."
"Müzeyi en az senin bu konuşma tarzını beğenmediğim kadar beğenmedim Jaem o yüzden yarın için daha yaratıcı ol." Jeno'nun müzeyi beğenmeme nedeninin müzeyi yetersiz bulması olduğunu düşünmüştüm sonuçta giydiği lüks giysiler ve pahalı arabasından anladığım kadarıyla zengindi bu durumda tabii ki ucuz bir müze ilgisini çekmeye yetmezdi. Zengin insanlar her zaman müzelere ve kültürel gezilere bayılırlardı değil mi? Annem tam da bu yüzden hayatının yarısını müze gezerek harcamıştı zengin ve kültürlü olduğunu herkesin bilmesini istediği için.
Dışarı çıktığımız anda bizi karşılayan manzaradan nefret etmiştim. Binanın karşısındaki sokakta kalabalık birbirlerine girmiş, Sam ve kasabanın berberi Kevin'ı izliyordu. Oldukça hareketli bir kavgaydı. Sam her zaman kavga ederdi bu yeni bir şey değildi ama tuhaf olan ilk kez bir kavgasının bu kadar ciddi görünmesiydi üstelik normalde kavgalarını kendisi gibi ayyaş arkadaşlarıyla yapardı. Kimse bu korkunç olayı durdurmak için araya girmiyordu ve olay gittikçe büyüyor gibiydi.
Kevin elinde tuttuğu saç makasını hızlı bir şekilde Sam'in zayıf vücuduna saplamış ve yine aynı hızla geri çekmişti. Oluşan yaradan oluk oluk kan akarken Sam de sert bir hareketle onu yere yığmıştı. Gördüğüm manzara beni dehşete düşürüyordu kuruyan boğazımı ıslatmak için bir kaç kez yutkunmuş ve onu buraya getirerek bu iğrenç manzarayı görmesine neden olduğum için suçlulukla Jeno'ya dönmüştüm. Beni şaşırtacak bir şekilde kavgadan zevk alıyor gibiydi. Az önce müzeyi gezerken yüzünden hiç düşmeyen bıkkın ifadesi yerini saf neşeye bırakmıştı. Yüzümü tekrar kavganın yaşandığı alana çevirdiğim anda Sam sanki benim varlığımı sezmiş gibi kafasını korkutucu derece hızlı bir şekilde bana çevirmişti. Dikkatinin dağılmasıyla Kevin üstünde çıkmış ve onu yumruklamaya devam etmişti.
" Malikane güzelide buradaymış. Blaine bak küçük resepsiyonist arkadaşın gelmiş. Anlaşılan şimdi de yeni çocuğa göz koydu. Benim sıram ne zaman gelecek Na?" Histerik bir şekilde gülmüş ve yediği bir yumrukla daha, bolca kan tükürmüştü.
"Kapat çeneni Sam." Kızıl Blaine ağızında her zamanki sigarası ve yanındaki kalabalık arkadaş grubuyla beraber Sam ve Kevin'ın kavgalarını izliyordu. Blaine'in de burada olmasıyla iyice utanmıştım. Utançla kızarmış yüzümü Jeno'ya çevirmiş bir an önce oradan gitmek istiyordum.
Jeno ona baktığımı fark edince gözlüğünü çıkararak bana dönmüş"Sen de otele mi dönüyorsun?" diye sormuştu.
"Hım hım, bu gün mesaiye kalıcam. Blaine izin gününde. Zaten gördün."
"Bu gün lobide takılıyoruz o zaman."
Bir şey dememiştim hem desem bile umursayacağını düşünmüyordum onun yerine hafifçe gülümsemiş ve Jeno'yu beklemeden otele doğru yürümeye başlamıştım.-𐀔-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Westshell Ville
Mystery / Thriller"Yalanlarım doğrularımdan daha gerçekçidir Jaem." Doğup büyüdüğüm bu kasaba ile ilgili her şeyi bildiğimi sanıyordum ancak bir anda ortaya çıkan Lee Jeno beni günahlarla dolu bu kasabada sadece ona güvenebileceğime inandırmıştı ve bunu yaparken aynı...