Saat öğlen olmuştu bile akşam Mualla ya gidicektik. Kendime atıştırmalık bişeyler yaparken instagram da dolaşıyordum.
Bi yerden sonra instagram da sıkıyordu ya hep aynı. İnsanlar ve yaptıkları.
Yaptığım pudingi kaselere döküp buzdolabına koydum. Lavaboya gidip hafiften hazırlanmalıydım.
Spotify dan şarkı açarken dolabı açtım. Fondoten imi alıp hafif bir şekilde sürdüm. Pembe tonlarında allığımı alıp iki yanağıma ve azıcık burnumun üstüne sürdüm. Rimeli mi de 2 kat sürdükten sonra işim bitmişti.
Mutfağa gidip hala hafif sıcak olan pudinglerden bir tane çıkarttım.
- Puding sen harika bir şeysin ya. Aşksın aşk.
Kaseyi bulaşık makinesine koyup tekrar lavaboya gittim saat üç buçuk olmuştu bile. Saçlarımı salıp taradım ve son olarak parlak pembe tonlarında olan gloss umu sürdüm. Hazırdım.
Odama gidip dolabımı açtım. Altıma penye şortumu giyerken üstümede kısa crop giydim. İnce mevsimlik sweatı mı da alıp sırtıma bağladım.
Saat dört buçuk olmuştu. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Kızlarla Mualla da buluşacaktık.
Evime yarım saat uzaklıkta olduğu için yürümeye karar verdim. Hava güzeldi sonuçta yaz gelmişti ama geceleri esebiliyordu.
Kafelerin olduğu tarafa gelince Mualla ya doğru yürümeye başladım. Bugün ne kadar da kalabalıktı buralar. İnsanlar kahve içmek için kendilerini dışarı atmış bildiğin.
Mualla ya girdiğim de bizimkileri göremedim yüksek ihtimalle bahçe tarafındalardır. Arka tarafa gittiğimde bahçede olduklarını gördüm. Hafif göz gezdirip yanlarına gittim 4 masa doluydu. Çok kişi yoktu.
Ecem-Hoşgeldin gelmeyeceksin sanmıştık Ilgın.
-Geldim işte hava güzel diye yürüyerek geldim.
Masaya oturup arkama yaslandım.
-Siz ne zaman geldiniz?
Banu- Ecem abartıyo be 10 dakika önce geldik.
Ecem gülerken bende ona katılmıştım.
Garson yanımıza geldiğinde gülmemiz durmuştu.
Garson- Hoş geldiniz ne istersiniz?
Birbirimize bakıp konuşmaya başladık.
Banu- Cold brew
Ecem- Coul lıme
- Bende ıce latte.
Garson gülümseyip uzaklaşmıştı.
Gittikçe masalar doluyordu. Bu da akşam oluyor demekti. Kahvelerimiz gelmişti.
Banu- Tatildeyiz, özgürüz, okul yok oh bee. Tüm yaz üçümüz gezicez.
- Her şu cümle kurulduğunda rahatlayıp heyecanlanıyorum.
Kahvemi pipetimden içerken gözüm iki arka, sağ tarafta ki masa takılmıştı. Masa da değil masa da oturan dört kişi den biri. Adam bana bakıyordu. Benden büyük olduğu belliydi. Niye öyle bakıyordu? Kimdi bu?
-Bişey dicem iki arka sağ tarafta ki masaya dikkat çekmeden teker teker bakın duvar tarafı koltukta sağ tarafta oturan bana bakıyo. Kim bu?
Ecem- Harbi adam buraya bakıyo. Kim bu?
Sorusuna dudağımı bükerken tekrar adama baktım göz göze gelince hemen önüme döndüm bakışlarını o da çekmişti hissetmiştim.
Banu- Belki birine bemzetmiştir.
-Belki.
Kahvelerimizi içip sohbete devam etmiştik. Bu sürede adamın gözlerini üstümde ara ara hissetmiştim.
Saate baktığımda 11 olmuştu.
-Kızlar saat geç oldu ben gideyim.
Onlarda benimle beraber kalkıp kafeden çıktık.
-------
Ilgın: 17 yaşında
Ecem ve Banu: 17 yaşında.
Mualla= Kafe.
--------
1.bölüm sonu. İnşallah beğenirsiniz.
İyi okumalarrrr.
Mmmuuuuuuaaaahhh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafe Aşkı (Mualla)
Teen Fiction"Kimdi bu adam? Niye bu kadar uzun bakmıştı?" Nerde miyiz? Her zaman ki gibi yer edindiğimiz Mualla da.