ஐ─╬╬╬®░░ 2 ░░ ®╬╬╬─ஐ ''Ufak bir yardım.''

20 0 0
                                    

YAZAN:EFTELYA

YAYINLAYAN: EUN KYUNG SON

''Teşekkür samimiyet göstergesidir, maddiyat göstergesi değil.'' dedi genç kız adamın ses tonunu taklit ederek ve dedesine döndü ''Aynen böyle dedi.'' diyerek resim kağıdına hatırladığı kadarıyla adamın yüzünü çizmeye başladı. Kara kalemle ilk önce adamın o çok ama çok beğendiği yüz hatlarını çizdi sonrasında ise hala aklında kalan koyu renk gözlerini çizdi. 


''Doğru söylemiş.'' diyen dedesi burnunda duran gözlüğünü gözlerine doğru iterek torununun çizdiği resme baktı. Kaşlarını havaya kaldırırken ''Kimi çiziyorsun?'' diye sordu cevabını bildiği halde. Torunu sabah geldiğinden beri tanımadığı o çocuktan bahsedip duruyor, onu anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. Çocuğun kendisini o adamlardan kurtarışını en az dört kere anlatmış ve her anlatışında daha ilk sefer anlatıyormuş gibi heyecanlıydı. Bu çocuğu mücizevi bir varlıkmış gibi göstererek dünya yapay destanlarına bir yenisini ekleyebilirdi.


''Onu.'' derken kalemi dişledi ve ''Saçlarını benzetemiyorum. Onun saçları daha güzeldi.'' derken önündeki kağıdı buruşturdu, top gibi yapıp basket atar gibi çöp kovasına attı. Dedesinin ''Bu adamı fazla mı düşünüyorsun bana mı öyle geliyor?'' sözüne aldırış etmeden yeşil gözlerini kapatarak kalemi dudaklarının üzerine koydu ve onun gülüşünü, inatçı çenesini, harika gözlerini, sanki rüzgar vurmuş gibi yarı havaya kalkık yarı dağınık saçlarını hatırlamaya çalıştı. Görüntüsü bir an gözünün önüne gelince aniden gözlerini açtı ve önündeki yeni kağıda hızlıca bir şeyler karaladı. Kabataslak bir şeyler çizdikten sonra kağıdı havaya kaldırarak uzunca baktı beğenmediği yerleri düzelterek gözlerini daha da belirginleştirdi. Bittiğine, biraz olsun ona benzediğine kanaat getirdiğinde dedesine gururla göstererek ''İşte prensim.'' dedi ve dişlerini göstererek gülümsedi.


Dedesi resme doğru eğildi ve ''Aynı benim gençliğim.'' diyerek göğsünü havaya kalkırıp indirecek şekilde gülmeye başladı. Melis bıkkın bir şekilde omuzlarını aşağı indirirken ''Dede nerede yakışıklı birini görsen kendi gençliğine benzetiyorsun. Geçenlerde televizyonda Kıvanç Tatlıtuğ'yu görüp benim gençliğime benziyor demiştin.'' derken kendini tutamayarak güldü. 


''Dedenle dalga geçmeye utanmıyor musun hergele!'' 


Dede ve torunun gülme sesleri odayı doldururken hiç de hoşlanmayacakları biri odaya tabiri caizse daldı ve neşelerini elektrik gelince söndürülen mum gibi döndürdü. Melis yüzünü ekşiterek resme yüzünü çevirirken dedesi de onunla aynı şekilde yüzünü ekşitti ve ''Geldi yine muşmula suratlı çocuk.'' diye mırıldandı. Onun bu lafıyla kıkırdayan Melis bozuntuya vermeyerek ayakta dikilen adama döndü. 


''Ah Melis seni öyle merak ettim ki.'' diyen adam samimiyetsiz bir şekilde genç kıza sarıldı ve kesilen kollarına dokunarak ''Canın çok acıyor mu?'' dedi ilgili bir şekilde. Melis'in kendini çektiğini görünce aldırmayarak sarılmasına devam etti ardından dizlerinin üstüne çökerek kızın dizlerine kollarını yerleştirdi. Nazmi Bey'in yani Melis'in dedesinin uyarır gibi öksürdüğünü görünce kollarını çekti. Dedesi odadan çıkınca maskesini çıkararak kıza gerçek yüzünü göstermeye hazırlandı.


''Ben iyiyim Can lütfen şu beni önemsiyormuş gibi davranışlarını takınma.'' dedi genç kız ve yaptığı resmi masasının üstüne koyarak gitse de rahatlasam diye düşündü. Can onun sözde nişanlısı, dışı altın kaplama içi teneke olan bir adamlardandı. Kendinden başka kimseyi umursadığı anlar çok nadirdi, parayı severdi, geceleri dışarı çıkmayı severdi, kızları severdi kısacası İstanbul'un gözde playboyları listesine adını altın harflerle yazdırmış bir adamdı. 

TERS ISTIKAMETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin