“ALLAH KULUNA YETMEZ Mİ?”
(ZÜMER-36)
Güzel bir Haziran günü, güzel güneşli bir sabah fakat o
gün evimizde farklı bir hava vardı. Okulun son günü,
benim için okulun sonu, yeni bir hayata başlangıç ve belki
evdeki son günüm. Evimiz tek katlı, 5 odalı ve dış kapıdan
girildiğinde güllerin, çiçeklerin ve ağaçların karşıladığı kocaman bir bahçesi vardı. O gün bi durgundu hava sanki.
Belkide ben durgundum bilmiyorum ama içimi kemiren bir
yalnızlık vardı. Çünkü ailemin en çok bekledikleri gün gelmişti. Okulun son günüydü ve bugünden sonra ben, Hafız lık
kursuna gidecektim. Daha küçücük yaşımda ne yapardım ki
orda? Çok korkuyordum ve ailemden ayrı kalmak istemiyordum. Onun için kalbimi derin bir hüzün kaplamıştı. Aslında
sorun gitmek değildi. Annemden, babamdan ayrı kalmamdı.
En değerlilerimden... Tarifi zor bir duyguydu bu içimdekiler.
Annem herzamanki gibi kur’an dinleterek uyandırırdı
beni. Herzamanki sureyi, inşirahı açmıştı. Beni yanağımdan öperek “Aaaa benim küçük hafizem daha uyanmadı mı?”
“Uyandım anne.” dedim titrek bir sesle. Annem, hüzünlü
olduğumu anlamıştı. Neşemi yerine getirmek için benimle
konuşmaya çalışıyordu.
“Eeee heyecanlı mısın? Bugün karneleri alıyorsunuz.”
“Heyecanlı değilim anne.”
“Neden canım? Benim meleğim neden heyecanlı değil?
Ne bekliyorsun bakalım?
“Bilmem ki anne.”
“Ben hafizeme güveniyorum. Benim zeki kızım yine yüksek notlar almıştır.”
“İnşeAllah anneciğim.” dedim.
Annemle aramızda bu konuşmalar geçerken, anneme derin derin bakıyordum. Sanki bir daha onu göremeyecekmişim gibi bakıyordum. Annem orta boylu, zayıf, beyaz tenli
ve büyük gözlere sahipti. Tam dengindeydi ve bi okadar da
güzeldi. Hele bi gülüşü var ki içinizi ısıtır, gözlerine bakınca
kalbini görürsünüz. Bir anne nasıl anlatılır ki? Canımdan
candır benim annem. O minicik kalbimdeki o büyük özlem
bitermiydi, geçermiydi bir gün? Daha kursa gitmeden çok
özlüyordum. Gülüşünü, merhametini, sevgisini ve en önemliside hergün beni öperek ve Kur’an okuyarak uyandırmasını şimdiden çok özledim. Daha gitmeden özledim. Anneme
dalmış bakıyorken, annemin o güzel gözlerinden yaş süzüldüğünü gördüm ve sordum;
“Anne neden ağlıyorsun?”
“Ağlamıyorum kızım. Sadece gözlerime toz kaçtı.” dedi
kısık sesiyle.
O an anlamıştım. Aslında annemde beni çok özlüyordu.
Belki de gideceğim için ağlıyordu. Nasıl oldu bilmem ama,
benim de gözlerimden yaş süzüldü, kendime engel olamadım, gözyaşlarımı tutamadım. Annem gözyaşlarımı sildi ve
konuşmaya devam etti:
‘Benim kızım Hafız olacak. Ve o zaman bu gözyaşlarımız sevinç gözyaşları olacak minik kuzum. Üzülme! Rabbim, mutlaka mükafatını verecektir.
Annem çok istiyordu Hafız olmamı. Ama ben onu vazgeçirmek için ısrar ediyordum. E tabi bir yandan da onu kıramıyordum ki! O benim canımdı ve Hafız olmamdı onun
hayali. Nasıl kırabilirdim ki onu? Değil mi? ):
“Anne! Gitmesem olmaz mı? Sen de hocasın. Senin yanında yapayım Hafızlığımı. Hem senden bu kadar uzağa gidemem ben.
“Olmaz miniğim. Sen Rabbimizin evine gideceksin ve
Hafız olduktan ve güzelce ilmini bitirdikten sonrada hoca
olup, benim gibi kendine ait bir kursta hocalık yapacaksın.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rahleme düşen aşk 🌹(KİTAP OLDU)
DiversosBir hafızın gönül dünyasından yetim bir hafız hikayesi🌹