GİRİŞ

670 33 23
                                    

Apo Nattawin Wattanagitiphat, cinayet bürosunda amirlik yapıyordu. Çevresinde sevilen, başarılı olarak bilinen adam diğer yandan hırçın ve aksi davranışları ile de büroda ün salmayı başarmıştı. Üst kademeye atlaması için artık önünde pek bir engel kalmamışken, büroya gelen bir cinayet davası ile etraf sarsılmıştı, seri katil davasıydı ve sıradan olmadığı kesin bir şekilde gözüküyordu. Apo gülümsedi, bu davada bu kadar duyulmuşken, davayı çözdüğü sırada üst rütbeye geçiş hakkı kazanabilirdi bu da hayalini gerçekleştirdiği anlamına geliyordu. Dava dosyalarını incelerken, eline aldığı fotoğraflarda gördüğü şeylerle yüzünde bir tiksinme ifadesi belirmişti; sarı saçlı, orta yaşlı güzel bir kadın yüz üsttü uzandırılmış bir şekilde yatarken, kafası da sağa sabitlenmişti,  buraya kadar her şey normal giderken, kadının gözlerini açık olduğu ve yapıştırıcı ile tutturulduğunu fark etti. Haberler bu cinayetten sallanırken, Apo bu davanın kendi bürosuna geldiği için müteşekkirdi. Kendisine tahsis edilen odadan çıkarak, kendi emirinde olan grubunda ki adamlarına seslendi, '' KP, toplantı odasına.'' Masada çalışan çocuklar, amirinin emirini hızlıca uygulayarak sandalyelerinden kalkarak toplanma odasına ilerlediler. KP, Apo Nattawin Wattanagitiphat'ın başında olduğu birimdi, 4 kişilik özel insanların ait olduğu bir gruptu Apo'ya göre. Uzun masada toplandıklarında, Apo ayağa kalkarak ahşap panonun olduğu kısma ilerledi. Elinde ki fotoğrafları tek tek panoya yerleştirirken, arkasında ses çıkarmadan kendilerini izleyen çocuklara seslendi, ''Bu dava benim için neden bu kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum?'' Sean gülerek amirine cevap verdi, ''Fazla görülmemiş bir dava olduğu için demek isterdim ama atanman gereken bir rütbe var.'' çocuğun cevabı ile Apo dahil herkes gülmüştü. Apo elinde ki son fotoğrafı panoya yerleştirdi ve masaya doğru döndü. Çocuklar panoya odaklanmış bir şekilde düşünmeye dalmışlardı ki Apo'nun tok sesi odayı doldurdu, ''Katil hakkında elimizde hiçbir bilgi olmadığına göre, bir kaç tahmin yürütebilecek olan var mı?'' Apo cümlesini yönelttiği çocuklardan cevap alamayınca, tekrar bir soru yöneltti kapı açılmadan önce, ''Kurbandan bakışlarını çektiğinizde odada ki dağınıklığı görmüş olacaksınız, evde ki kahve makinasının yatak odasında kırıldığını, pahalı mücevherlerin koparılıp yere atılmasını, ama çalınmamasına karşın bir düşünceniz var mı? Ya da neden evdeki tüm pahalı eşyalar harap edilmiş bir şekilde bırakıldı?" Cümlesini bitirdiğinde kapıyı açan kişiye baktı Apo, kalın kaşlı, uzun boylu bir sima odaya girdiğinde, yavaşça eğilerek Apo'ya selam verdi. Apo ise bu gereksiz selamlaşmadan sonra kapıyı bile çalmadan giren adamdan açıklama beklercesine uzunca baktı. Kapıda ki adam, yavaşça kendisine doğru ilerlerken, elinde tuttuğu kağıtları masada oturan çocuklara dağıtmaya başladı ve panonun önünde duran çocuktan gözleri hiç ayırmadan konuştu, ''Amirim bence, katil durumu çok iyi olmayan ve sınıf ayrımcılığına maruz kalmış bir birey. Zengin kadınların onu görmezden gelmesine karşın, intikamını böyle alıyor olabilir, belki de kim bilir sadece öylesine bir katildir.'' adımlarını panoda ki kendisinden hafif kısa esmer adamın önünde durana kadar sürdürmüştü. Karşısında ki adam, bir kaşını kaldırmış bir şekilde kendisine bakarken, tekrardan söze atladı, '' Katil hakkında ufak bir fikrim daha var, müsadeniz var ise.'' Apo karşısında küstahça gülen adama sadece olumlu anlamda başını sallayarak onay verdi. ''Genelde hepimizin bildiği üzere katiller gece cinayet işlerler, ama bizim gizemli katilimiz.'' parmağını fotoğrafta yüz üstü uzanan kadına götürdü ve devam etti, ''gündüzleri cinayetlerini işliyor, genel kitle de ev hanımları yer alıyor, yakalanmadığına bakılırsa ya fazla şanslı ya da kadınların tüm gününü nasıl geçirdiği bilen bir takipçi olması.'' Apo karşısında ki adamı daha dikkatli dinlerken, adam panonun önünde durmuş ve derince fotoğrafları izliyordu. Bu adam kimdi, ne hakla toplantı odasına giriyordu gibi sorularını yönlendirecek iken, 1.Sınıf emniyet müdürü içeriye girdi ve masada oturan herkes Apo da dahil olmak üzere eğilerek kapıdan giren rütbeli kişiye saygılarını sundular. Apo kıdemlisine baktığında, odada ki esrarengiz adama gülümsediğini gördü ve konuşmaya başladı, ''Bende sizi tanıştırmak için gelmiştim ki, gayet tanışmışa benziyorsunuz.'' Apo hafifçe, kaşlarını kaldırarak kendisine muzip bir şekilde gülen adama baktı. Giydiği siyah takım kalıplı bedenini sararken, yoğun erkeksi kokusu odayı kaplamaya yetmişti, öylesine biri olmadığı belli oluyordu. Kıdemli ikilinin bakışmasından sıkılarak konuşmaya devam etti, ''Apo, gördüğün kişi, Mile Phakphum Romsaithong ve artık birlikte çalışacaksınız. Davranış analizleri biriminin en üst rütbelisidir kendisi, belki ismini duyduktan sonra tanımışsındır. Uzunca yurt dışında kaldıktan sonra buraya geldi ve kendisi benim ricamı kırmayarak bu büroda kalmayı kabul etti, iyi bir şekilde anlaşacağınızı düşünüyorum.'' Apo duyduklarını ufak ufak sindirirken, karşında ki kişinin gerçekten Mile Phakphum Romsaithong olduğuna şaşırmıştı. Fazlası ile işinde ün salmış bu adam, kendini cinayet bürolarında ki herkese hayran bırakmıştı çözdüğü davalar ile. Apo hafifçe göz devirmeden duramadı, cinayet bürosu için gerekli olan bir birimmiydi hala bilemiyordu davranış analiz birimini, ve özellikle bu kendisine küstahça gülen adam ile ortak dava yürütmek nasıl olacaktı hiçbir şekilde bilmiyordu. Kıdemlisine doğru baktı ve istemediğini belirtmek için ağzını açtığı sırada, Mile, Apo'un lafını bölerek ortaya konuştu, ''Ben amirimle tanıştığım için çok mutluyum, gayet iyi anlaştık denilebilir. Sizi de buraya kadar yordum müdürüm, gerisini artık ortağımla konuşup anlaşırız.'' Müdür, Mile cümlesini tamamladığında tekrardan gülümseyerek odadan ayrılmadan konuştu, ''Mile, Apo biraz asabidir ama ona çok aldırma normalde pamuk gibidir. Size şimdiden iyi eğlenceler, ah ayrıca eşyalarını odana yerleştirdim.'' Apo, müdürünün cümlesini duyduğu an gözleri  olabildiğince açılmıştı ve şaşkınlığını belli olarak, ''hangi odaya geçti ki, başka oda yok büroda.'' Müdür, Aponun omuzunu sıvazladı ve, ''misafirperverlik önemli sonuçta değil mi amir Apo. Benim şimdi işim çıktı, ben boş bir oda bulana kadar sende toplantı odasına yerleşirsin.'' diyerek odadan ayrıldığında, Apo sadece derince bir nefes aldı, şu an odasını kaybettiğine mi isyan etse yoksa başına buyruk takılan ortağı olacak adamamı sinirlense bilemiyordu. Şimdiden sözünü dinlemeyen, ukala bir insan olduğunu anlamak zor değildi. Düşüncelerini bozan tekrardan tok ses olmuştu, ''Bu arada ben kendimi tanıtayım, Mile Phakphum Romsaithong, davranış analizi biriminde uzmanım. Birazcık seni yerinden etmiş gibi oldum ama bir problem yoktur aramızda umarım, sonuçta bir sürü dava üstleneceğiz birlikte?'' Apo karşısında ki sinir bozucu adamın her söylediği kelimeden tiksinerek baktı ona, kendisine uzatılan eli görmemiş gibi yaparak sahne bir gülümse vererek adama baktı ve konuştu, "Apo Nattawin Wattanagitiphat." Mile karşısında ki adamın sinirli tavrına gülerek masada kendilerini izleyen çocuklara döndü ve, ''Birileri asabi galiba." diyerek çocuklardan gülümseme kazandı, karşısında ki adamın aksine. KP ekibi, Mile'nın yaptığı espiriye güldüğünde Apo'dan nefret bakışları aldıklarında iki üst rütbeli kişinin arasındaki gerginlikten rahatsız olmuşlardı. Ortam sessizleştiğinde hafifçe eğilip selam verdikten sonra odadan ayrıldılar. Apo tekrardan karşısında pişkin bir şekilde gülen adama bakarak döndü ve, ''Burada benim kurallarım geçerli olur, KP ekibini ben kurdum ve her birini ben eğittim. Malum odamda sana tahsis edildiğine göre, bazı şeyleri kesinleştirmek isterim.'' Apo konuştukça sessinde ki sertlik odayı sarıyordu ama karşısında ki adam sadece yüzünde tebessümle onu izliyordu. Apo, bu cüretkarlık ile karşısında duran adamın yanına yanaşmaya başladı. Mile hala gülüyordu, toplantı masasının kenarını kalçasını koyarak destek almış bir şekilde Apo'yu dinliyordu. Apo adımları ile adamın karşısında durduktan sonra hafifçe oturan adamın yüzü ile kendi yüzünü hizaladı. Apo adamın, bir nefes kadar yakın olmasından rahatsız olsa da Mile'ın yüzünde ki küstah gülümsemeyi durdurmuştu. Adamın burnu burnuna değdiği sırada, gerçek duygularını söylemeye başladı adama, ''Ben senin karşında ciddi duruyorsam, sende ciddi olacaksın. Ben saygı ile konuşuyorsam, sende öyle olacaksın. Eğer olmaz-'' Cümlesini sona erdireceği sırada karşısında ki adam fark etmeden kırıştırdığı alnına doğru parmaklarını uzatarak yavaşça masaj yapmaya başladı. Apo cümlesinin yarım kalmasına bile sinirlenemeden, karşısında ki adamın bu rahat hareketlerine şaşırmakla kalmıştı. Mile, önünde sinirle duran adama daha fazla gülerek, burunlarını tamamen birbirine sürttü ve yavaşça sağ kulağına doğru geçerek, sıcak nefesini verirken konuştu, ''Sen bana emir verecek konumda olmadığını anlamadın sanırım, iyi geçinelim derken bundan bahsetmiştim işte.'' Yavaşça sağ kulağından ayrıldı Apo'nun ve önünde ki adamdan uzaklaşırken, ovaladığı alnını bırakıp odadan ayrılmadan önce Apo'ya gülerek konuştu, ''Eğer bu kadar kaşlarını çatarsan alnında iz kalır ve eminim, yakışıklı yüzünde görünmesini pek istemeyiz.'' Ve işte Apo o an anladı ki, bela kendisini çağırıyordu.

-•-•-•-•

BEN BURAYA NASIL GERİ DÖNDÜM, NE OLDU BANA BİLMİYORUM ARKADAŞLAR AMA BU ÇİFTE BİR CİNEYET SENARYOSU OLMAZSA OLMAZ DİYE DÜŞÜNDÜM...

Bir de onları öyle üniformalı....

Neyse o zaman desteğinizi esirgemeyin en kısa zamanda görüşmek dileği ile öpüyorum sizi...

ESRARENGİZ [MİLEAPO]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin