Apo, günün ilk saatlerinde ofise girdiğinde kendisini selamlayan adamlara hafifçe gülümseyerek odasına doğru ilerlemeye başladı. Bu ofis onun evi gibiydi, kendisine her daim iyi geliyordu. Odasının önünde bulunan kendi ekibinde olan çocuklar onu görünce selamlamıştı, Apo da onların yanına giderek, azarlamak için konuştu,''Boş boş durarak cinayet çözülüyor değil mi? Aynen böyle durmaya devam edin.''
Çocuklar bu cümleyi duyduklarında gülümsedi ve Sean amirine doğru iğneleyici bir şekilde cevap verdi,
''Amirim, bize artık ihtiyaç yok gibi. Yeni ortağınızla işleri gayet iyi yürütüyorsunuz, dün ki olaylar basına yansımış, herkes sizi konuşuyor.''
Apo, Sean'ın koluna sertçe vurarak konuştu,
''Aynen en azından işe yaradı ve bir çabası var.''
Bible amirinin dedikleri ile kahkaha atarak ona bulaştı,
''Şimdiden savunmaya başladı ortağını, işimiz zor. Hem yeni yuvanızda düzenleme var, bakın istiyorsanız.''
Apo, Bible'nin kafasına vurarak basın ekibinin gelip gelmediğini sormuştu, olumlu bir yanıt aldığında kendilerinin de hazır olması gerektiğini söyleyerek odasına doğru gitti. Odasının kapısını açtığında elini ışığı açmak için uzattı ve etraf aydınlandığında ise kısa süreli bir şok yaşamıştı. Masasının karşısına yeni bir masa gelmişti, etrafı saksıda ki bitkiler süslemişti. Bir duvara, bugün internete çıkan birlikte fotoğrafları asılmıştı. Dün restoran da yaşananlar haber olarak çoktan çıkmıştı. Kendileri fark etmesede içerideyken etrafı polisler ve basın sarmıştı. Apo derince bir nefes aldı ve koltukta uzanan adama baktı. Mile üstünde eşortmanla koltukta uzanıyordu, gözleri kapalı bir şekilde. Apo, tüm gece bu adamın burayla uğraştığını tahmin edebiliyordu. Uyuyan adama doğru yürüdü ve tam önünde durarak adama uzunca baktı. Erkeksi yüz hatlarına sahipti, kalın kaşları, çokta büyük olmayan gözleri, kendine has güzel bir burnu, dolgun dudakları vardı. Apo karşısında ki adamın bu kadar ünlü olmasını anlıyordu başarılarını umursamadan, Mile yakışıklı bir adamdı. Bir anda, kolunun çekilmesi ve koltukta uzanan adamın üzerine düştü. Şimdi Mile'nin gözleri açıktı ve kendisine gülümserken Apo şaşkınlıkla adamın göğsüne doğru elini savurarak vurdu. Mile gelen vuruşla abartılı bir şekilde bağırarak konuştu,
''Beni uyurken izleyen sensin. Bir de üstüne dayak yiyen ben miyim?''
Apo, üzerinde oturduğu adamın, cümlesi ile sinsi bir şekilde gülümseyerek cevap verdi,
''Sende seni izleyen her adamı, kucağına mı alıyorsun?''
Mile, Apo'nun dedikleri ile kahkaha atarak,
''Karşımda ki 1.80 boylarında, esmer tenli, ince beli olan ve polisiye kıyafetlerini en seksi şekilde taşıyıp bir de hala kucağımda oturan adam olursa neden olmasın.''
Apo tam gelen cümleyle cevap verecekken, Mile ona fırsat vermeden konuşmaya devam etti,
''Özellikle ismi, Apo Nattawin Wattanagitiphat olursa kucağım onundur efendim.''
Apo adamın cümlesiyle gözlerini devirdi ve karnına oturduğu adamın yüzüne daha da yakınlaşarak konuştu,
''Belki de rüya görüyorsundur Mile Phakphum Romsaithong.''
Mile nefesini hissettiği adamın dudağına doğru sıcak nefesini vererek konuştu,
''Neden olmasın, rüyalara giren melek gibisin.''
Apo, adamın cevabıyla gülümsediği sırada Mile cümlesine devam etti,
''Baksana şu gülüşe, dediklerimin kanıtısın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESRARENGİZ [MİLEAPO]
RomanceApo sinirle karşısında ki adama bağırarak konuştu, ''Ben senin karşında ciddi duruyorsam, sende ciddi olacaksın. Ben saygı ile konuşuyorsam, sende öyle olacaksın. Eğer olmaz-'' Cümlesini sona erdireceği sırada karşısında ki adam fark etmeden kırıştı...