1

496 30 65
                                    


-1995-

Bir sonbahar günüydü. hava aydınlık ancak serindi. Havalar iyice soğumadan önce, insanlar bu iyi sayılabilecek havanın tadını çıkarmak istiyorlardı. Şanslı olanlar aileleriyle, bazıları da arkadaşlarıyla beraber dışarı çıktı.

Bir de o kadar şanslı olmayanlar vardı. Bu kaderimizde yazılmıştır, düzeltmek elden gelmez. Ve şans yaşa, güce, masumiyete bakmaz. Şanssızsan bunu dibine kadar yaşamak zorundasındır.

Kakucho şanssızlardandı.Oysa hep hayata şanslı başladığını düşünmüştü. Doğduğundan beri kendini yalnız hissetmemişti. Birbirlerini seven, aşk dolu bir çiftin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hem annesi hem babası onun üzerine titrerdi. Maddi açıdan güçlülerdi, Kakucho'nun her istediğini yapmaya çalışırlardı. işten sık sık izin alırlar ve ailece zaman geçirirlerdi.

Sevgiyi dibine kadar hissetmişti Kakucho. Sevilmenin, güvenin, bir ailenin sıcaklığını... Sürekli çok şanslı hissederdi kendini.

Ama dediğim gibi, şans sadık olmayan bir sevgili gibidir. Onu elinde tutamazsın.

Tüm sahip oldukları, çok değil, 1 saat içinde elinden kayıp gitmişti. Bir araba kazası insanın hayatını tepetaklak edebiliyordu.

İşte, artık şanslı olmayan 5 yaşındaki Kakucho bu güzel havayı yetimhane bahçesinde tek başına oturarak değerlendiriyordu.

Aile? Artık çok uzaktaydılar.

Arkadaşlar? Yetimhaneye geldiğinden beri herkes yara iziyle ya dalga geçiyor ya da korkuyordu. Kimse onun yanına oturmuyor, onunla konuşmuyordu. Ona selam vermeye bile çekiniyorlardı çünkü onunla konuşanlara da zorbalık yapıyorlardı. Kakucho başta onlara nazik davranmaya çalışsa da bir süre sonra ondan hoşlanmadıklarını anlamış ve yalnızlığı kabullenmişti. onları suçlamıyordu.

İfadesiz bir yüz takınır, tüm işlerini kendisi hallederdi. Üzüntüsünü kimseye belli etmez, saklamaya çalışırdı. Yine de bazen böyle havalarda gözlerinden birkaç damla gözyaşı düşerdi.

Gökyüzüne bakarak konuştu.

"Anne, baba... Ben... Çirkin miyim? Öyle olduğumu söylüyorlar. benimle arkadaş olmak istemiyorlar, neden istesinler ki?"

Sesi titredi.

"Umurumda değil, üzülmüyorum. Ama keşke... Yanımda siz olsaydınız... Sizi çok özlüyorum, orada mutlu musunuz?"

Birden küçük yüreği sıkıştı, anne ve babası onu görürlerse üzülüp ağlayabilirlerdi. Onları ağlatamazdı!

Gözyaşlarını silip gökyüzüne doğru gülümsedi.

"Şaka yapmıştım! Ben tek başıma halledebiliyorum, sorun değil."

Tek başına. Kakucho bu kelimeyi aklına iyice kazımaya çalıştı. Artık tek başına olmalıydı.

Üzüntüyle parçalanan yüreğine rağmen gökyüzüne doğru gülümsüyordu. Yine de ağzından şu kelimelerin çıkmasına engel olamadı.

"Anne... Bu acı hiç geçecek mi?"

Bir süre daha orada oturdu. gözyaşları yanaklarını ıslatıyordu. "Ağlamayı kes artık. Kendi başına halletmelisin." dedi kendi kendine.

Ayak sesleri duydu ama kafasını kaldırmak istemedi. Bu sesler gittikçe yaklaşıyordu.

"Neden ağlıyor? Canın acıyor?"

"Ha?"

Kafasını kaldırdığında onunla aynı yaşlarda, küçük bir kız çocuğu onunla konuşuyordu. Yüzüne baktı.

kupa kızı & sinek valesi // kakucho x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin