İade-i ziyaret

149 9 6
                                    

Damlanın uyuduğunu anlayan Emine kalkıp üstünü değiştirdi. Gitme zamanıydı. Sessizce aşağı indi. Mutfağın kapısından ışığın açık olduğunu Hızırında Didemle içerde olduğunu gördü. Birlikte oturmuş sütlaç yiyordu. Bu an gülümsetti onu. Küçükken annesine yakalanma ihtimaliyle mutfağa girer yaptığı tatlılardan küçük bi tepsi yapar Yusufla birlikte yerlerdi. Sonra gitmesi gerektiği geldi aklına. Çıktı dışarı. Soğuğu hissetti. Harun Eminenin dışarı çıkmasıyla belirdi. Arabaya bindiler sessizce.
-Nereye gidiyoruz Casanova??
-Doğan babanın evine.
-Anlaşıldı efendim.
Onlar giderken Damlada huzursuzca uyandı uykusundan. Eminenin gittiğini hissetmişdi. Bu gece uzun olucak diye geçirdi içinden. Acıkmıştı üstüne bi şeyler geçirip mutfağa indi. Didemle Hızırın sütlaç yediğini gördü. Gülerek yakınlaştı yanlarına.
-Kayınço yakışmadı bu sana. Hem fazla olan kilolarımı vericem diyosun hemde yiğeninle gece atıştırmalığı yapıyosun.
Yakalanan Hızırla Didem güldüler sessizce.
-Eee napalım yengecim. Bazı şeylerde küçük değişiklikler yapa biliriz. Acıkmıştım odadan çıktığımda şu küçük fareninde mutfağa indiğini gördüm. Kaptım onuda geldim. Şimdide birlikte yiyoruz bu küçük fareyle...
Üçüde Hızırın bu sözlerine güldüler. Didem bozulmuş gibi
-Ya amca ben fare değilim. Hani ben senin kıvırcığındım?? Aşk olsun...
-Yav tamam da. Gece gece ayarlarımla oynamayın küçük hanım. Yenge sen burdamısın dimi? Hem ablam nerde en azından iki kez uyanması gerekirdi.
Bu soru  duyunca soğukkanlılığını koruyan Damla bıkkınlıkla
-Hızır valla bu sefer fazla yoruldu. Odaya giren gibi küt diye uyudu. Bende acıktım geldim. Ben burdayım sen gidiyorsan git bizde Didemle toplar geliriz.
-Tamam o zaman size afiyet olsun. Ben gittim.
-İyi geceler amcacım.
-İyi geceler kıvırcık.
Hızır giderken Damlada kendisine tabak çıkarmışdı.
-Didem sence en tatlısı hangisi??
-Damla abla en tatlısı şu ıspanaklı börek. Bu sefer Hayriye babaanne yaptı. Çok güzel olmuş ye istersen.
-Ben bunun tadına bakiyim o zaman. Bu kuru kuru gitmez çay içeceğim yanında sende çay istermisin kıvırcık?
-Evet Damla abla isterim.
Damla çayları getirdi birlikte yemeğe başladılar. Bi süre sessizlik oldu sonra Didem bu sessizlikten bıkmış olucak ki konuştu.
-Damla abla bi şey sora bilirmiyim?
-Sor güzellik.
-Damla abla annesizlik zor oluyo mu??
Damla bu soru karşısında şaşırmıştı ama hüzünle cevap verdi.
-Zor güzelim zor . Eskiden ne olsa Emineden önce anneme söylerdim. Ama şimdi mezarına bile gidemiyorum...
-Abla ben annemi küçükken kaybetmişim. Doğumda beni bi kez bile koklamamış. Bu beni çok üzüyo. Bunca yıldır her kes etrafımda pervane. Babam çalışıyo ki annemin yokluğunu hissetmiyim ama siz gelene kadar hissediyordum. Sonra Emine hala geldi ben onda annemi gördüm diye bilirim. Babamın söyledikleriyle annemin bütün huyları Emine halada da varmış. Ama bana gerçekten iyi geldi Emine hala.
-Güzelim Emine halan mükemmel bi kişiliğe sahip. Ama anneni görmediğim için benzediklerini söyleyemem. Sen şimdi canını sıkmıyosun. Böreğini ye bitir gidip uyuyalım.
-Abla rica etsem benimle uyurmusun? Babam ilaç içip uyududa bende kendi odama geçicem ama yalnız uyumaya alışkın değilim. Emine hala kızmaz umarım?
- Tamam kıvırcık çıkalım senin odana. Yok bi şey demez Emine halan. Hadi buranı toplayalım çıkalım.
-Tamam abla.
Onlar yediklerini temizledikten sonra odaya çıktılar. Oda gri tonlardaydı. İki kişilik bi yatak, çalışma masası iki tane kıyafet dolabı ve kitap okumak için bi köşe vardı.
- Burası benim dünyanın kargaşasından saklandığım yer.
-Burası senin için mükemmel kaçış yolu kıvırcık.
İkiside yatağa uzandılar.
-Abla sana bi şey sora bilirmiyim??
-Sor bakalım kıvırcık...
-Abla siz Emine halayla nasıl tanıştınız?? Ve aşık oldunuz??
-Siz meraklı çıktınız küçük hanım..
-Aslında aşko kuşum'da merak ediyodu ben ondan önce öğrenmek istedim.
-Şöyle bi anlaşma yapalım sen şimdi uyuyosun, bi boş zamanımızda sana ve zeynoya bu konuyu anlatıyorum. Tamam mı?
-Tamam abla iyi geceler.
Onlar uyumaya çalışırken Emine sakladığı eşyayı almaya gelmişti babası gibi gördüğü adamdan. Sınık sökük pencereden ateş yakmıştılar içeride. Tekin Eminenin yanına.
-Buyur abla bi sorun mu var?
-Yok koçum Doğan babaya geldiğimi söyle. İzni olursa girerim içeri.
-Tamam sorayım ben babama..
İki dakika geçmemişdi geri geldi
-Abla babam buyursun dedi içeri.
-Ha bide Tekin ben bu gece buraya gelmedim sen beni görmedin. Anlaşıldı mı aslan parçası..?
-Emrin olur abla.
Emine kapıdan geçip
-Müsaden varmı baba?
-Müsade senindir kızım. Buyur gel böyle
Emine yanına gidip elinden öptü. Yanındakı boş koltuğa oturdu.
-Sebebi ziyaretin ne bakalım?
-Bazı gerçeklerin peşine düşmem gerekti baba. O yüzden senden bi şey istemeye geldim.
-Bende düşünüyordum biliyormusun, sen kendi gerçeklerini anlatacaksın diye...
-Baba bilmediğin bi şey var ama söyleyemem. Söylersem burda ailem tehlikede olur.
Doğan baba kısık sesle kulağına doğru:
-Casanova olduğunu biliyorum. Onu geç. Feyyazı neden öldürdüğünü nasıl açıklayacağını düşündüm durdum...
-Baba biliyorsan saklamanında bi önemi olduğunu biliyorsundur.
Kafasını sallayarak doğruladı. Emine sıkıntıyla nefes verdi. Ayağa kalktı ateşe yakınlaştı konuşmaya başladı.
-Feyyazın 50 senelik ömründe kendisi için yaptığı en iş babamın mahpusa abiminde veliaht olarak rahmetli Ünalla masada oturmasıydı. Ama bunu yaparken abiminde babam gibi uyuşturucu işinden nefret ettiğini bilmiyordu. Babam içerde olduğu zaman gizlice hiç kimse olmadan gittim yanına. Biliyosun o zamanlar avukatlar dahil hiç kimse bi şey demiyodu bana. Gittim konuşmaya. Baba böyle böyle dedim abim masaya oturdu. Ünalla ikiside bunu istemediler. Ama masaya koyulan maddeler yüzünden oturdu dedim. Oda beni sakinleştirmek için bi şey olmayacağını sakin kalmamı söyledi. Ama bu konuşmanın üstünden 1 hafta geçmemiş ölüm haberi geldi. Yıkıldım zaten baba. Toparlamam zamanımı aldı. Bunlar olurken meğersem Feyyaz Fikretle birleşmiş uyuşturucu ticareti kurmuş. Tabii ben bunları abimin ölümünden 5 yıl sonra öğreniyorum.
-Peki Fikretin seninle neden uğraştığını anlaman uzun bi sureni hı kızım?
- O mesele... Fazla uzun baba. Ama sana şunu diyeyim bu mevzular onun sonu olucak. Evlendi. Kızları oğlu oldu. Hala akıllanmadı. Buraya gelmemişden önce tuzak kurmuştu bana. Aklı sıra hoş geldin karşılaması yapıyo bana.
-Haberim oldu. Çocuklar söyledi. Evdekilerde bilmiyor anlaşılan. Hızır öğrenseydi taşı taş üstünde bırakmazdı...
-Ama öğrenmemesi lazım. İsmime uygun bi cevap vermem lazım baba. Hatta o yüzden geldim yanıma. Ben..
Durgunlaştı Emine. Sözler boğazında düğümlendi. Gözleri doldu. Yutnukup kendide güç bulmaya çalıştı...
-Sen ne??
-Ben abimin ölümüne sebep olan silahın ve kurşunların sende olduğunu duydum. Onları bana ver baba.
-Planın ne olduğunu söyle seve- seve vereyim.
-Bunu bilmen bi şeyi değiştirmeğecek ama söylicem. Plan şu....
10 DAKİKA SONRA...
-Haydi gel istediğini vereyim.
Sessice kalktılar. Doğan baba önde Eminede arkasınca yürüyordu. Depo gibi bi odaya geldiler. Eski silahlar vardı burda. Camlı bi rafın içindeydi abisini vuran silah...
Yutkundu,yaşadıkları geldi gözünün önüne. Doğan babanın  sesiyle kendine geldi.
-Al bakalım emanetini.
Diğer elinde kurşun kovaları olan bi torba vardı. Sıkıntıyla konuştu Doğan baba
- Bunlarda doktorların abinin üstünden çıkarılan kurşun kovaları. altısı bendeydi. Ama birini kimse kaybetmiş.
Eli boynuna gitti Eminenin. Kendi adına atılmış kurşunu kolye yapmıştı. Sesinin titremesine engel olmaya çalışarak konuştu.
-B bende...
-Sende mi?
-Kendi adıma sıkılan kurşun kalbinin üstündeydi. Aldırdım çocuklara. Hatamı hatırlatsın diye her zaman üstümde...
-Anladım. Al bunları. Başlarsın bi yerlerden.
Göz kırptı Doğan baba Emineye. Kafasını salladı Emine.
-Hatta sabah Fikreti hasta ziyaretine gidicem. Başlarım o zaman.
İkiside güldü bu konuşmalara.
-Sen varya sen. İsminin hakkını veriyorsun Casanova...
-Sağ ol baba. Ha bu arada buna karşılık benden ne istiyorsun? Aslında her ay düzenli para yatırıyorum banka hesaplarına. Ama başka bir şey istersen emrin olur.
-Var ama bu sefer kendim için bir şey istiyorum.
-Buyur baba ne istersen.
- Emine ben anneni istiyorum.
-Af buyur..?
-Anneni kendime istiyorum. Bunlar böyle konuşulmaz ama sana önceden haber vereyim dedim.
-Baba kusura bakma ama şakası bile kötü.
-Şaka değil Emine. Hatta bu hafta Hayriye hanımada uygunsa gidip kendisiyle konuşmak isterim
- Peki bi şey sora bilirmiyim?
Sakinliğini korumaya çalışarak sordu sorusunu...
-Neden benden annemi istiyorsun?
-Ortada yarımkalmışlıkvar. Babandan önceki bi mazi var kızım. Sen şimdi git.
-Bi dahaki gelişinde anlatırım sana...
-Anneme bunu sormalımıyım?
-Sormasan daha iyi olur kızım.
-Al bunları git hadi. Hadi görüşürüz.
-Görüşürüz.
Dışarı çıktığında Harun arabanın önünde bekliyodu. Arabaya bindiğinde dalgındı. Kendini toparlayıp sordu.
-Fikterin oğlu nasıl oldu?
-Kaza yapmış, durumu fazla ağır değil ama kaburgasında çatlak olduğu için yoğun bakımda geçirecekmiş bu gece.
-Güzel, bizden bilinmiyor değil mi?
-Siz nasıl söylediyseniz öyle yaptık Casanova. Sıradan vatandaşın yaptığı bi kaza. Vurup hastaneye bile getirmiş. O yüzden şüphelenmediler. Ben Fikret Avcıyı bizzat takip ettiriyorum. Şuanlık bi vukuatı olmadı. Bir şey olduğu an haberiniz olucak.
-Güzel, iyi yapmışsınız. Oğlu Fatihin yanında kimse refataka kalıyormu ?
-Kalıyo efendim.
-Kimmiş peki?
-Ablası Mine Avcı
-Diğer ablası nerde peki?
-Kocasının işlerinde sorun çıkmış. Fransaya gitmiş bu sabah.
-Anladım. Mine ablasına bi zarar gelmicek anlaşıldı mı?
-Anlaşıldı efendim. Nereye gidiyoruz efendim?
-Eve gidiyoruz. Ama öncesinde bi çikolatalı dondurma almamız lazım. Avukat hanım küs olur şimdi bana.
-Tamam efendim.
Eve vardıklarında sabahın 6sıydı. Sessizce girdi eve. Hızır uyanırdı bu saatlerde. Annesinin namaza kalktığını biliyordu. Sessizce üst kata çıktı. Merdivenlerden çıktığında ilk Didemin odası gözüktü. Kendi odasına geldiğinde boş yatakla karşılaştı. Kaşları çatıldı. Nerdeydi bu kadın. Sabahın altısıydı. Düşündü şöyle. Benden sonra dışarı çıkamaz diye geçirdi içinden. Birazdan çıkar kokusu dedi. Banyoya girdi. Bi duş alsa iyi olurdu. Duydukları ve konuşduklarl ağır geliyodu. Annesinin babasından önce bi mazisi varmış. Abisi bi hainliğe kurban gitmiş. Kafayı yemek üzreydi düşünmekten. Giydi kıyafetlerini. Attı kendini yatağa uyuması lazımdı. Yoksa her an delire bilirdi.
Saat 09:30
Üstünde ağırlık olduğunu hissetdi. Gözlerini açtığında Damlanın saçları geldi yüzüne. Baktı bi şöyle masumca uyuyodu kollarında. Sonra sabah boş yatakla karşılaştığı geldi aklına. Sakince ayırdı kollarını Damladan kızgın değil kırgındı ona. Kalktı yataktan.  Damlada  kalktığını hissetmiş olucak ki uyandı. Banyodan çıkmasını bekledi.
-Günaydın sevgilim. Nasıl geçti görüşmen..?
-İyiydi.
-İstediğini ala bildin mi? Yaran nasıl oldu canım?
Kafasını iyi anlamında salladı Emine. Kıyafetlerini giymek için şifonyerlerin arasına girdi. Sessizliği Damlada soğuk su etkisi yaratdı. Kalktı ayağa. Sardı belinden kollarını öptü omzundan.
-Küsmüyüz?
-Yok niye küs olalım?
-Bilmem soğuksun bana.
-Aman efendim siz kusura bakmayın. Geldiğimde boş yatakla karşılaştığım için normal ola bilir mi?
Anladı şimdi Damla. Geçti önüne. Bi şey demesine izin vermeden öptü onu. Olayın şokunu atamayan Emine karşılık vermedi. Dudaklarını ayırdığında konuştu
- Özür dilerim. Sen gittikten sonra uyuyamadım. Aşağı indim Didemle Hızır mutfakta tatlılardan yiyolardı. Ben geldikten sonra Hızır uyumaya gitti. Didemde kendi odasına geçicekmiş. Babasının ilaçla uyuduğunu ve kendi odasında yanlız olmak istemediğini söyledi. Bendende rica etti onun yanında uyuyayım diye. Bende kıramadım kızı. 8 gibi uyandım. Geldim yanına, sarılıp uyudum sana. Yani haber veremedim. Kusura bakma.
-Bende özür dilerim sevgilim. Boş boşuna alınganlık yaptım.
Bu sefer Emine birleştirdi dudaklarını.
-Hadi kahvaltıya inelim. Gidicek yerimiz var.
-Tamam canım.
Aşağı indiklerinde her kes masada yerlerini almaya başlamıştı.
-Günaydınlarr
-Günaydın abla. Bu neşeni neye borçluyuz?
-Hiç bir şeye Hızır. Sizler sayesinde günlerim güzel başlıyo artık.
-Öyle abla öyle. Ama bazen İllallah ettiriyolar insana ama olsun değer.
Abla kardeş güldüler konuştuklarına. Adnan girdi içeri.
-Abi musade var mı?
-Gel Adnan hayrola?
-Hayır değil abi. Fikret beyin oğlu Fatih kaza geçirmiş.
-Ne diyosun iyi mi şimdi??
-İyiymiş Hayriye anne. Kaburgasında çatlak varmış onun için hastanede.
-İyi kurtulmuş nasıl olmuş kaza? Kim yapmış kazayı?
-Sıradan insan. Soruşturmuşlar abi kaza yapanın küçük bi tekstil şirketi varmış. Kazaya sebep olan oymuş. İçkili kullanıyormuş arabayı. Fatihte  yola çıkmış görmemiş arabayı. Arabadanıda frenlemek olmamış.
-Anladık Adnan sağ ol çıka bilirsin.
-Gitmek lazımdır şimdi Hızır.
-Doğru söylüyorsun ana. Sebinle birlikte giderim ben.
-Damlayla bende gelicem Hızır.
-Sende mi?
-Evet İlyas niye şaşırıyorsun?
-Şaşırmamın niyesi mi var?Abla geçen sefer kahvaltıda konusu açıldı diye camı-çerçeveyi indiriyordun.
-O ayrı bu ayrı İlyas. Eskiden düşmanın olsa bile bi hastası varsa dargınlık kenara bırakılır, kısa hasta ziyaretine gidilirdi. Babamdan böyle gördük bizim abimle. Şimdi onlar yoklar ama ben varım. Şimdide bu adeti yerine getirmek bana düşer. Hem abimin yakın arkadaşıydı. Gidip görmek lazım.
-Anladım abla.
-Hadi kahvaltımızı edelimde çıkalım.
Bir az geçtikten sonra Haşmet sessizliği bozdu.
-Ana iznin olursa biz kendi evimize geçelim. Benim işlerim başından aşkın, Dideminde okulu var.
-Oğlum kalın burda. Evde kim yemek yapıcak ha. Kim yardım edicek.
-Bizim yardımcı geldi bu gün zaten anacım. Bize musade.
-Tamam oğlum siz nasıl isterseniz.
Yine garip bi sessizlik oluştu. Hayriye hanımın ayağa kalkamasıyla her kes dağıldı.
Hastaneye geldiklerinde Fikret koridorda doktorla konuşuyordu. Hızır önden gitti. Damlayla Hayriye hanımla birlikte Sevinç hanımın yanına gittiler. Eminenin telefonunda şirketde yaranmış sorunu hall etmeye çalışıyordu. İçeri girdiklerinde Mine Fatihe çorba içirmeye çalışıyordu.
-Gele bilirmiyiz?
Sevinç hanım gülümsemeyle
-Buyrun Hayriye hanım. Hoş geldiniz.
-Hoş bulmadık be Sevinç. Fatih evladım nasılsın. Ağrın sızın var mı?
-Sağ olun Hayriye teyze iyiyim ben. İki üç güne çıkarım hastaneden.
Emine içeri girerek
-Kusura bakmayın sorun vardı geciktim.
Sevinç sorgulayan bakışlarla bakarken Mine Emineye elini uzattı.
-Emine abla nasılsın?
-Ben iyiyim Mine asıl sen nasılsın görüşmüyeli?
-Bende işte şu küçük çocukla uğraşıyorum.
Sevinç:
-Siz tanışıyormusunuz?
-Ah kusura bakmayın ben kendimi takdim etmeyi unuttum. Emine Çakırbeyli.
Damlayı göstererek:
-Nişanlım Damla
Sevinç şaşkın bi bakışla
-Memnun oldum bende Sevinç Avcı.
-Ah sorunuza cevap veriyim. Mineyle biz İtalyadayken yolda kaldığı zaman yardım etmiştik. Gittiğimiz bir restoranda kendisiyle uzun uzun konuşmuştuk. Kendisiyle bir çok projelerde ortak olduk.
-Sizin gibi hayırsever biriyle çalışmak benim için gurur.
Onlar konuşurken Fikretle Hızır içeri girdi.
-Hoş geldin Emine.
-Hoş bulduk Fikret. Nasılsın . İlk görüşmemizin böyle olmasını istemezdim.
Dedi Emine munzur ama sakin bi ifadeyle.
-Tabi bende istemezdim. Kısmet böyleymiş.
-Kısmet kısmet. hıhı Doğru diyosun. Hasmımda olsan bi yakının yaralanması akan suları durdurur.
-Doğru diyosun Emine.
Hızır ortamın gerildiğini görünce:
-Hasta ziyaretinin kısası makbüldür. Ana biz kalkalım ablamda gelirler.
Onlar vedalaşıp çıkarken Emineyle Damla Mineyle konuşuyordu.
-Bir gün mutlaka bize geliyorsun Mine. Bekliyor olucaz.
-Uygun bi zamanda gelirim Emine abla.
Damlada içerdekilerle görüştükten sonra arabaya gitmek için hastaneden çıktı. En sona Emine kalmışdı. Oda odadakilerle görüşüp çıktığında Fikretde çıktı. Emineye el uzattığında konuştu.
-Başka bi zaman evimizde ağırlamak isteriz sizi Emine.
Emine sakin ve munzur gülümsemesiyle:
-Gelirim gelirim hem hoş geldine
gönderdiğin adamlarının kafalarınıda hediye olarak getiririm. Dikkatli ol Fikret bi dahaki sefere adamların değil ailen hedef olur.
Konuşmasına bile izin vermeden gitti Emine.
Fikret arkasından
-Bu savaş demektir. Hadi bakalım
Gece 03:40/Hastane
-Baba...
-Ne oldu kızım.
- K-kurşun kovası...
-Ne...? Doğru düzgün söylesene...!
-Baba kardeşimi öldürmüşler. Üstünde bi tane kurşun kovası var.
Sevinç ağlayarak:
-Neden Fikret neden benim oğlum öldü??
Hiç bi şey anlamayan Fikret öylece kala kaldı.
Çakırbeyli evi/Eminenin odası
Telefon konuşması
-Yapıldı efendim.
-Aferim. Hiç bir iz yok değil mi?
-Hiç bir iz yok. Dediğiniz gibi. Sağ kalmadı. Kurşun kovasıda yanı başında.
-Tamamdır Harun. Bu gece keyifle uyuyacağım. Hadi iyi geceler.
Rahatladı Emine. Sanki su serpilmeye başlamıştı kalbine. Kendi kendine konuştu.
-Bu daha başlangıc Fikret Avcı. Abicim mezarında rahatça uyuya bilirsin. İntikamın yerde kalmayacak...
___________________________________
Benden bu kadar. Bi yazım yalnışı olursa geçin üstünden. Hikayeye odaklanın. Öpüldünüz


Vote ve yorumumu isterim ona göre

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vote ve yorumumu isterim ona göre...♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CasanovaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin