WintersnowLarry, thank you for your permission!
Holly
| 2 Hafta Sonra |
Hepimiz kahvaltı etmek üzeri yemek masasına oturmuştuk. Kylie öldüğünden beri yemek masaları giderek sessizleşmişti. Hepimiz onu çok özlüyorduk. Harry hiç özlememişti, özellikle de onun yerine başka bir kız getirdiğinden beri. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum. Bir bebek öldüğünde, yerine başkasını getiriyordu. Ben Beth'in yerine gelmiştim ve her gün onun için üzülüyordum. En üzücü şey de bizim Kylie'yi kimin öldürdüğünü bile bilmememiz ve asla bilrmeyeceğimizdi. Harry'le onun hakkında hiç konuşamamıştık, hep sinirlenmişti.
Yemekten sonra bütün bebekler ve ben yatak odasına dönmüştük.
"Kylie'yi özledim." Jess konuşurken gözlerinden akan damlalar parıldamıştı.
"Biz de özledik ama onun hakkında konuşmamız yasak, tamam mı?" Bazen Juliet dayanılmaz olabiliyordu. Her zaman kurallara uyardı ve otoriterdi. Ama yine de mükemmel bir arkadaştı.
Birkaç dakikalık sessizlikten sonra Harry kapıyı açtı.
"Ben yeni Kylie'yi bulacağım." diye bizi bilgilendirdi, " Kaçmayı denemeyin bile." Başımızla onayladık ve Harry odadan ayrıldı.
"Film izlemek isteyen?" diye önerdi Sarah.
"Olur." Evie ve Anna aynı anda söylemişti, geriye kalanlar başıyla onayladı.
Sarah The Notebook'u açtı. Bu benim favorilerimdendi, erkek arkadaşım Alex'in de öyle. Tanrım, onu çok özledim. Onun da beni düşünüp düşünmediğini merak ettim.
Harry
London'ın kalabalık caddelerinde yürüyordum. Esinti soğuktu ama güneş hala parlak ve sıcaktı. Yaklaşık bir saatir yeni bir Kylie arıyordum, ama bulamamıştım. Hiçbir kız bana göre değildi.
Yeni bir Kylie bulma mücadelesinden bir saat daha sonra yemek yemek için küçük, sevimli bir kafeye girdim. Kahvaltıyı elemiştim çünkü aç değildim, çok açtım.
Dışarıda, London manzarasına bakan bir masaya oturdum. Uzun, harika bir garson masama doğru yürüdü. Kesinlikle güzeldi. Uzun, dalgalı altın saçları vardı ve elektrik mavisi gözlerinde kaybolabilirdiniz. Hafif bronz tenliydi ve teni kristal gibi tertemizdi.
"Merhaba, siparişinizi alabilir miyim, sör?" Sevimli leydi konuşmuştu.
Boğazımı temizledim ve kibarca sordum." Bir Skinny Latte, lütfen." Tanrım, o mükemmeldi.
Başıyla onayladı ve uzaklaştı.
Sanırım yeni Kylie'yi bulmuştum. Ama onu buradan kaçıramazdım. Vardiyası bitince götürmek zorundaydım. Gerekirse bütün gün burada bekleyecektim.
Açık mavi gözlü ve siyah saçlı bir adam Skinny Latte'mle birlikte masama doğru yürümeye başladı. İtiraf etmeliyim, hüzel garson olmadığı için hayal kırıklığına uğramıştım ama en azından içeceğim buradaydı.
| 2 Saat Sonra |
Güzel garsonun vardiyasının sonunda bittiğini kirli, lekeli önlüğünü çıkarıp askıya asmasından anlamıştım. Sonunda, onu burada yıllarca beklemiştim! Onu kafenin dışına yürürken görmüş ve kimsenin beni farketmediğinden emin olarak hemen onu takip etmeye başlamıştım.
Evine doğru gidiyordu. Şansıma, araba kullanmıyordu.
Gizlice takip ederek geçen birkaç dakikadan sonra terk edilmiş bir sokağa girmiştik. Burası hayaletli bir kasabaya benziyordu. Kimse yoktu. Gülümsedim.
Arkasını dönünce hızlıca bir çalının arkasına saklandım.
"Hey?" Sesi cennet gibiydi, çok yumuşak ve kesik kesikti.
"Orada biri var mı?" İç çekti ve yürümeye devam etti.
Çalının arkasından çıktım ve ona doğru koşmaya başladım. Beni farketti ve o da koşmaya başladı. Ah, neden bunların hepsi her zaman koşuyor?
Kotumun cebinden hızlıca bıçağımı çıkardım. Kaçmaya çalıştı ama benim tutuşum onun gücünden çok daha fazlaydı.
"Dur! Lütfen yapma! Her şeyi yaparım!" Bağırarak yalvarıyordu. Eğer emirlerimi dinlerse her yerin kan olmaması mümkün müydü?
"Beni arabama doğru takip et, benimle geliyorsun, tatlım."
Başını salladı ve beni takip etmeye başladı. Kaçamayacağından emin olmak için elimi sırtına koydum. Gerçekten korkmuş görünüyordu, ama değişebilirdi.
İlk seferde arabaya getirebilmiş, binmesini söylemiştim. Başta tereddüt etti, ama ben bıçağı çıkarınca dediklerime uydu. İyi kız.
Holly
Harry'nin ne halt yediğini merak ediyordum, gideli yıllar olmuştu.
Ben ve kızlar hala yatak odasında film izliyorduk. Bundan önce The Notebook, The Conjuring'i izlemiştik, şimdi de Grown Ups' u bitirmiştik. Filme bile odaklanamıyordum. Yeni Kylie için endişeleniyordum, gerçek Kylie'yi ve Macy, Evie, Jess'in gülüşmelerini özlüyordum. Film bundan daha eğlenceli değildi.
"Harry nerede? Gideli yaklaşık 5 saat oldu!" Juliet endişeliydi.
"Gerçekten Harry umrunda mı, Juliet? O bir pislik." Liz haklıydı, Juliet Harry'i hep önemsiyordu. Nedenini bilmiyordum, o tam bir psikopattı.
"Kesinlikle onu önemsiyor, onlar birbirlerine aşıklar." Lola konuşurken gözlerini devirdi.
"Onu sevmiyorum!" Juliet kızmıştı.
"Onu sevmiş miydin?" Bunu düşünmeden sormuştum. Umarım bana karşı delirmezdi.
"Onların önceden çıktıklarını bilmiyor muydun?" Anna konuşurken tek kaşını kaldırmıştı.
"Peki, onlar birkaç sene yakın çıkmışlardı. Harry'nin babası öldü, psikopatlaştı, Juliet'i kaçırdı falan. Harry'nin favoriainin Juliet olmasının nedeni bu. " diye Lola beni bilgilendirdi.
"Bu hikayeyi tekrar tekrar deşmek zorunda mısın? Acıtıyor." Juliet başını aşağı eğdi. Harry gülerek içeri girip sessizliği kırmadan önce uzun bir sessizlik oluşmuştu. Bütün dikkatimizi Harry'e karşı yönlendirdik.
"Millet! Yeni bebeğimizi buldum!" Dedi Harry mutlulukla.
"Herkes tanışsın." Bizim görmemiz için bebeği ileri ittirdi.
Bebek utanarak ileri doğru yürüdü. Onu ilk gördüğüm an kalbim durdu ve gözbebeklerim genişledi.
"Dakota?"
Evet bu kısa bir bölümdü, ama orjinali de bu kadardı. Yine de kısalığından dolayı orjinal halini suçlu göstermek yerine size daha uzun bir sürpriz yapmak istedim! Bu bölümü şimdi yüklüyorum ve yeni bölüm bu seferliğine 2 haftaya gelmeyecek ,( sanki normalde geliyor dediğinizi duyar gibiyim) çok daha iyisi olacak, yarın gelecek!
Nasıl bir insansam hep sıkışık zamanlara denk getiririm işlerimi. Bütün gün cenazedeydim, yapacak bir şeyim yoktu. Ben de oturdum, aldım telefonu bütün gün iki bölüm çevireyim dedim.
Teog'a girecek olan 8. sınıf arkadaşlarımız büyük ihtimal cumaya kadar okuyamacaklar bu bölümleri, ama 2 bölüm biriktiği için bence hoş bir sürpriz olur! Sınavdan bir iki gün önce ders çalışmayı doğru görmüyorum, son günler kafanızı karıştıracağınıza gidin bütün gün gezip kafa dağıtın derim. Böyle düşünenler için de küçük bir kafa dağıtma amaçlı bir sürpriz de oldu sanırım. Bu saatte ayakta olduklarını sanmıyorum ama yarın, hem diğer g ünün stresini alır, hem de sınavı kötü geçen olursa onun kafasını dağıtır diye umuyorum.
Şimdiden hepinize başarılar dilerim, sınavınız hedefinizden yüksek olur da gözünüze kestirdiğiniz liseyi geçtim, ondan daha iyi liselerw gidebilecek puanı alarak kararsız kalırsınız umarım. Nasıl duaydı ama!
İyi geceler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE DOLLHOUSE | TÜRKÇE
FanfictionTHE DOLLHOUSE | Tanıtım "Sen lanet olasıca bir delisin." "Sadece benim gibi delisin, sevgilim" "Afedersin? Hayır değilim" "Ama sen..." "Hayır olmayacağım. Asla olmayacağım." "Ama sevgilim," dedi, yumuşak ve kulak tırmalıyıcı sesiyle fısıldaya...