"Wintersnowlarry" Thank you for your permission!
Wintersnowlarry (Yazar): "Tamam, ilk birkaç bölümde olaylar hızlı gelişebilir ve biraz kötü olabilir, ama okumayı bırakmayın, bu gittikçe güzelleşecek."
Holly.
"Gideceğimi düşünmüyorum, parti benim olayım değil." En iyi arkadaşım, Lucy, yatağımda oturuyordu. İç çektim. Lucy her zaman son dakikada fikirlerini değiştirirdi. Saçlarımız ve makyajımız zaten hazırdı, güzel ve seksi elbiselerimizin içindeydik. "Hadi Luce, zaten hazırız." Uzun kirpiklerime daha çok rimel uyguladım. Telefonumun sesini duydum. Alex olmalı.
" Hey bebeğim, biz Mia ve Evan' la dışarıdayız. Siz hazır mısınız?"
Cevapladım.
" Evet, bir saniye içinde dışarda olacağız. X"
" Hadi gidelim Lucy, Alex dışarıda bekliyor." Lucy'i bilgilendirdim, elmas kaplama takımı aldım.* İç çekti ve kapının dışında beni takip etmeden önce çantasını aldı.
Ön kapıyı kilitledim ve Lucy ile Alex'in arabasına doğru yürüdüm.
"Hey." Lucy ve ben arabanın arka koltuğuna atladık.
20 dakika içinde klube vardık. Yolculuk uzun gelmemişti, hatta eğlenceliydi. Arabadan dışarı çıktık ve hızlıca klube girip Ava ve Lucas ile buluştuk. Klubleri asla gerçekten sevmedim. Her zaman kendimi daha üstün sınıfı bir kız olarak düşünürdüm. Klubler gerçekten benim işim değil. Daha önce ciddi anlamda asla sarhoş olmadım. Bu düşünce biraz zordu. Yarı çıplak sürtükler ve yüksek, rahatsız edici müzik beni hasta ediyordu ama bu gece deneyecek ve eğlenecektim.
Gümbürdeyen müzik beni sersemletiyordu. Serinlemek için tezgahın yanındaki sandalyelerden birine oturdum. Lucas evden yalnız geldiğimi görünce bana doğru ilerlemeye başladı. Ah, tanrım. Lucas çok rahatsız edici. Alex neden onun en iyi arkadaşı bilmiyorum, o tam bir pislik.
"Hey, güzellik." Hemen yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Hey, ben Alex ile çıkıyorum. Piçlik yapma." Sertçe cevapladım. Biliyorum, muhtemelen kaba oldu ama o daima bana laf sokar. Lucas gözlerini devirdi ve bana dokunmaya başladı. Uzaklaştım. Tanrım, çok rahatsız edici. Yüzüne yumruk atmak istiyordum.
Alex ve Mia bize doğru yürümeye başladı, Lucas kısa sürede Alex'i gördü, ellerini üzerimden çekti. Sonunda.
Zil sesimi duydum ve telefonumu çıkardım. Kız kardeşimden, Dakota'dandı. Güzel.
"Um, gençler. Dışarı çıkıp telefonla konuşacağım. Geri döneceğim." Gruba söylediktem sonra dışarı yürüdüm.
" Hey, Dakota." Kardeşimin söyleyebileceklerinden endişeleniyordum.
" Saat 12. Neredesin? " Sesinde öfke vardı.
"Dakota, ben 18 yaşındayım. Kendi başıma dışarı çıkabilirim. Ah, beni çok sinirlendiriyorsun! Ben bebek değilim!" Telefona doğru bağırıyordum, telefonu kapattım. Tamam, aşırı tepki vermiş olabilirim, ama o bunu her zaman yapıyordu. O benden sadece 3 yaş büyüktü, çevremde patronluk taslamamalıydı.
Sakinleşmek için bahçede, temiz havada dolaşıyordum. Bu gece kötüydü. Lucy'i dinlemeliydim. Evde kalmalıydık ve film izlemeliydik ya da her zaman yapmayı sevdiğimiz şeyleri yapmalıydık.
Gökyüzü huzur vericiydi. Yıldızlar parlıyordu ve ay büyük ve güzeldi. Sonsuza kadar burada kalmak isterdim. Tam anlamıyla yanımda hiç kimse yoktu. Bu gerçekten benim aklımı başıma getirmemi sağlıyordu. Yalnız olmayı çok seviyordum... Ama bu çevremdeki insanları sevmediğim anlamına gelmez. Demek istediğim, arkadaşlarımı ve erkek arkadaşımı seviyorum, ama bazen tüm ihtiyacım yalnız kalmak oluyor.
Yürümeye devam ettim.' 10 dakika içinde klube geri döneceğim.' Kendi kendime düşünüyordum.
Ama uzun zaman önce dönmeliydim. Garip bir gölge figürü arkamdan belirdi. Eli ile ağzımı kapattı. Çığlık atamıyordum, şoktaydım. Sadece Tanrıya bunun bir şaka olması için dua ettim.
Kaçmayı denedim, koşmayı denedim. Adamın sıkı tutuşundan kurtulup yapabildiğim kadar hızlı koşmaya başladım. Sadece. Koşmaya. Devam. Et. Çığlık attım. Ama kimsenin beni duyamayacağını biliyordum. Yardıma ihtiyacım vardı. Hemen. Gizemli adam beni yakaladı ve belimin etrafından sıkıca tuttu ve eli ile tekrar ağızımı kapattı. Çığlık attım, sızlandım ve tekrar koşmaya çalıştım. Ama gizemli adamın gücü yeterliydi. Gizemli adam bıçak çıkardı ve ben bunu anladığımda ŞİMDİ kesinlikle kaçmam gerektiğini anladım. Sonunda bir kere daha onun ellerinden kaçtım ama bir saniye içinde, beni yakaladı ve keskin bıçağı karnıma sapladı. Öleceğimi ya da sadece yenileceğimi bilmiyordum, ama nefes alamıyordum ve her iki seçeneğin olmasını da istemiyordum.
Winternowlarry: Üzgünüm bu kötüydü. Hatalar olabilir üzgünüm :/
Çevirmen (Ben sfdgdf ) : Selam! Öncelikle size şunu söylemeliyim ki çevirdiğim ilk hikaye olduğu için mükemmel çevirememiş olabilirim. Mecazlardan da pek anlamıyorum bu yüzden mecaz olan yerler anlaşılmamış olabilir. Aklınıza takılan yer olursa sorun çünkü ilerleyen bölümlerin anlaşılması için önemli. Birde hikayenin bir yerine yıldız koymuştum. Ondan önceki cümlelerin açıklamasını yapacağım çünkü ben bile çevirirken doğru dürüst anlamadım.
* : "Elmas Kaplama Takımı Aldım" Bunun ingilizcesi gerçekten karışıktı ve sadece elmas kaplama birşey olduğundan bahsediyordu. Ne olduğunu söylemiyordu bende oraya takı yazdım.
Birde, beni tanıyanlar olabilir. Okuyuculardan "After Harry Styles Fanfiction" "Afternators Turkey" gibi gruplardan olan varsa beni tanıyordur.
Görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE DOLLHOUSE | TÜRKÇE
FanfictionTHE DOLLHOUSE | Tanıtım "Sen lanet olasıca bir delisin." "Sadece benim gibi delisin, sevgilim" "Afedersin? Hayır değilim" "Ama sen..." "Hayır olmayacağım. Asla olmayacağım." "Ama sevgilim," dedi, yumuşak ve kulak tırmalıyıcı sesiyle fısıldaya...