Sevgilimi özlüyorum.
1 sene 1 ay kadar bir ilişkimiz var.
Yarım yamalak sanal bir ilişkimiz var. Her ay görüşüyoruz ve en son haziranın dördünde buluştuk.Onunla her ayrılışımda çok üzülüyorum. Sanki evimi terk ediyor gibi hissediyorum. Her eve dönüşümde yabancı bir yere geliyormuşum gibi oluyor.
Beni İstanbul'dan nefret ettirdin. Sana uzak, bize uzak... Yalnız hissediyorum, oysa sen varsın. Neden uzaktasın ki? Korkuyordum sevgini kabul etmiyorken. Demiştim sana uzaktan zor olur diye ama dinlemedin beni. Gelirim dedin. Evet geliyorsun, geliyorum ama her ay ölmek zorunda kalıyorum.
Bir yakının ölünce her yer boş gelir ya hani sana... Birlikte geçtiğiniz sokaklar artık üşütür seni. Uzandığınız yatak batar, oturduğunuz yer betona dönüşür. Şehrin havası ciğerlerini yakar adeta sigara dumanı gibi. Ölen kişi yakının mı yoksa sen misin anlamazsın.
İşte ben her ay öyle oluyorum. Saniyesiyle ya! Her eve tek dönüşümde canım yanıyor. İnsanlardan çok çekinirim ben biliyorsun. Sürekli hislerimi saklamaya çalışırım, utanırım. Şarkı söylemeyi çok severim, hem de seninle, ama sokakta utanırım mesela. İşte, eve tek dönmelerimde toplu taşımada ağlayan biri oldum ben. Bir de inadıma olur gibi sürekli yağmur yağar o günler. Eve dönüş yolunda attığım her adımda düşecek gibi oluyorum sırf seninle o yerlerden geçtik diye. Elini tutarak geçtiğim sokaklardan yalnız geçmek beni mahfediyor.
Sen yokken ben ölüyorum.
Seni seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hislerden Gökyüzü
Non-FictionYarı mektup, yarı günlük olan kitabımsın artık. Ne olursa olsun silinmeyeceksin. O kadar da günlük yazma alışkanlığı olan biri değilim ben, o yüzden devamlı yazmayabilirim sana. Aşkımı anlatacağım ama konunun aşk olarak kalacağını sanmıyorum. Aman...