45 9 5
                                    

  Sabah uyandığımda kahvaltı hazırlamaya üşendiğimi hissettiğim için birazcık yatakta oyalanmaya karar vermiştim.

Birkaç saatin ardından telefonumdan saate baktığımda saatin 13.00 olduğunu fark ettim.

Bu kadar geç saatte uyandığım için kendimce ufak bir şok geçirdikten sonra tavana bakmaya başladım.

Daha sonra telefonuma gelen aramayla arayanın kim olduğuna baktım. Arayan Hyunjindi.

Off puff yaparak telefonu açtım. Hyunjin kitap yayın evinde çalışıyordu ve çocukluktan beri arkadaşımdı. Benim yazar olduğumu bilen tek kişi oydu. Aslına bakarsanız bu sahte ismimi kullanmamın kendimi gizlemekle bir alakası yoktu.
Alessio Dante ismi annemin bana ben doğmadan önce koymak istediği bir isimdi. Annem hep İtalyan birisiyle evlenmek istediği için bu hayal kendisi evlenene kadar devam etmiş.

Görücü usulü ile kendi köyünden biriyle zorla evlendirdiği için anneminde bana bu ismi verme isteği sadece imkansız bir hayal olmuştu.

Annem beni doğururken öldüğü için ona nedensiz bir saygı ve sevgim var. Onu görmesemde severim. Büyükkannem bu ismi her zaman koymak istediğini söylemişti.

Yani gizli bir yazardan çok sahte isim kullanan bir yazardım. Buluşma yapacak cesaretide kendime hiç bulamamıştım. Böylece 23 yaşımdan beri yazmaya devam ettim. Yani 7 yıldır bir nevi yazar sayılıyordum.

"Ne var?"
"Ooh Minho bu senin sesin mi?"
"Evet benim yeni uyandım."
"Senden beklenmeyecek şeyler. Her neyse akşam bir yere gidelim diyordum ne dersin?"

Birkaç saniye düşüncenin gezmenin iyi olabileceğini düşündüm.

"Tamam olur."
"Sakin bir yerlere gidebiliriz kitabının 2.cilti hakkında konuşuruz."
"Tabii neden olmasın. O zaman izninle kendime kahvaltı hazırlayacağım 18.00 gibi sana yazarım."

Dedikten sonra telefonu kapatıp artık bir şey yemeliyim diye düşündüm.
2 yumurta kırıp kendime omlet yaptım. Kahvaltı pek sevmezdim ama omlete bayılırdım.

Tvde biraz takıldıktan sonra saatin 4 olduğunu fark ettim. Daha 2 saat vardı. Oturup kitabımın 2.ciltinin cilt kapağına güzel bir yazı yazabilirim diye düşündüm. Masama oturup elime kalemi aldım.

"O güzel narin ellerinden kırmızımı esirgemeyeceğim. Her ne kadar gülün dikenleri ikimizide inciltsede..."

Biraz amatörce ama iyi bir yazı diye düşündüm. 2. Ciltimin adı Kırmızı gül olacaktı. Baş karakter baloda gördüğü hanımefendiden etkilenip aşık oluyor. Çok bir olayı yok çünkü şiir şiir anlatmaya karar vermiştim.

Hyunjinle buluşmamıza daha çok olduğunu fark ettiğim için giyinip birazcık gezinmeye karar verdim.

Dökülmüş yaprakların üstüne basarak yürürken o sırada dün gittigim kafenin önünde durdum. Ve içeri girmeye karar verdim.

Dünkü çocuk orada yoktu. Boş gözüken garsonun yanına gittim.

"Ahh merhabalar."
"Merhabalar siparişinizi alabilir miyim?"
"Şey aslında sipariş vermeyecektim. Dün akşam çalışan bir çocuk vardı."

Çocuk heyecanla gülümsedi ve bana cevap verdi.

"Vaaayy Jisungie böyle tatlı adamlarla mı takılıyor! Pfff aldırmayın şaka yapıyorum! Jisungie akşam vakitleri garsonluk yapıyor. Ayrıca artık sabahlarıda mutfakta!"

Bu çocuk ne kadar patavatsız diye düşündüm. Kafenin kek ekmek ramen veya et gibi pişirdigi pek çok şey vardı. Genelde insanlar buraya içmeye gelirdi diye sanardım. Ama burada oturanların hepsi yemek yiyordu.

"Şey şuan çağırabilirim! JISU-"
"ŞEY GEREK YOK!"

Heyecandan bağırmama karşı çocuk bana dönüp sırıttı.
"Ooh demek platonik~"
"Lütfen böyle şeyler söylemeyin. Jisungun kim olduğunu bile bilmiyorum."

Sadece çocuğun işten ayrılıp ayrılmadığını merak etmiştim çünkü çokta sağlıklı bir hayatı yok gibiydi ve şimdi bu çocuktan platonik davası yiyorum...

"Tanışmak isterseniz ben Jeongin"
Elini uzattı sıkamadan bir müşteri geldi. Jeongin denilen çocuk birkaç saniye istedi ama zaten yarım saat sonra buraya zaten tekrar geleceğimi bildiğim için kafeden ayrıldım.

Buraya geleceğimizi bilmemin sebebi genelde bu saatlerde burası çok sakin olurdu. Kapalı olduğu için yoldan geçenler dikkatimizide dağıtmazdı.

Bunları düşünürken Hyunjinin aradığını fark ettim. Ona konumumu söyledikten sonra beklemeye başladım.

Daha sonra geldiğini görünce içeri geçip en sakin yere oturduk. Hyunjin gelene kadar çoğu kişi kalkmıştı zaten. 2 masa doluydu.

Daha sonra Jeonginin çantasını alıp çıktığını gördüm. Bana bay diyip el sallamıştı.

"2 gün takılmadık hemen flörtleşmişsin yazar bey"

"Ortalıkta öyle seslenme."

Daha sonra kasaya en yakın masaya oturduğumuzu fark ettim.
Ve Jisungu gördüm. Birden göz göze geldik.

"Merhabaaaa"
"H-hoşgeldiniz efendim ne isterdiniz?"

Tatlı çocuğun kızarıp cevap vermesine kıkırdarken Hyunjin bize 2 soslu  makarna  söylemişti.

Geldikten sonra yemeğimizi yiyip ardından içecek almıştık. Sonunda kitapla ilgili konuşmamıza başlayabilirdik.

Dosyaları ve yazdığım yazıları teker teker ona verdim. Tekrar kontrol edilmesi için almıştı.

"Cilt kapağının arkasına yazı yazacaktın o ne oldu?"

"Yazdım."

Dedim ve evde yazdığım küçük kağıdı ona verdim. İçinden okuduktan sonra güzel olmuş diye birkaç kere mırıldandı.

Yarım saatin ardından hesabı ödemek için kalktık. Hyunjine kapıda beklemesini söyledim. Kasaya gittim ve tatlı çocuğa seslendim.

"Ödeme yapacaktım."
"Tabi efendim."
"Bana Lee Minho diyebilirsin."
"Üzgünüm efendim bu sıkıntı olabilir."

Hafif sahte ağlama sesimin ardından kıkırdadığını duydum. Gülümseyip ona baktığımda utandığını fark ettim.
Neden birden bu çocuğu bu kadar çok merak eder olmuştum anlamıyordum.

Ödememi yaptıktan sonra çantamı koluma alıp gittim.

_______

Herkes gittikten sonra etrafı silmeye başladım. Dünkü yakışıklı adam tekrar gelmişti. Jeongin bugün beni sorduğunu söyledi.

Sanırım benimle tanışmak istiyor diye düşündüm. Yoksa bir garsona bana ismimle seslen demezsin.

Yerden bir kağıt görüp eğildim ve kağıdı aldım. Ayıp olacağını bilsemde merakıma yenik düşüp okumaya karar verdim.

"O güzel narin ellerinden kırmızımı esirgemeyeceğim. Her ne kadar gülün dikenleri ikimizide inciltsede..."

-Kırmızı Gül

Kağıt bugün Minho denilen kişinin ve yanındaki sarışın adamın oturduğu yerde duruyordu. Onların diye düşündüm.

Büyük ihtimalle Minho denilen şahısındı çünkü çantasından defter ve kalem vb. çıkarmıştı. Acaba ikisi sevgilimiydi?

İçimin birden kötü hissetmesiyle banane diyip işime koyuldum.

Blooming Flower [Minsung] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin