26 4 0
                                    


Saat 9 civarlarıydı ve Jisung çıkış saati geldiği için hazırlanırken patronun geldiğini gördü.

"Merhaba patron."
"Merhaba Jisung. Günün nasıl geçti?"
"Gayet normaldi sorunuz için teşekkür ederim."

İkisi oturup konuşmaya başladığı sırada içeri birden elinde pastayla Felix ve ardından Jeongin, Seungmin ve Chan geldi.

Jisung neler olduğunu anlamaya çalışırken bugün doğum günü olduğunu hatırlamışti. Herkes birlikte iyiki doğdun şarkısını söylerken Jisung heyecanla kuzeninin elindeki pastanın mumlarını üfledi.

Sonrasında herkes alkışlamaya başladı.
"Wooow cidden... Ne diyeceğimi bilmiyorum! Çok teşekkür ederim millet."

"Sıkı çalışmanın ardından tabiki bunu hak ediyordun." Patron bunları söyledikten sonra elini Jisung'un omzuna koydu.

Jisung eğilerek teşekkür etti ve diğerlerine de ayrı ayrı sarıldı.
"Jisung sende bizim arkadaşımızsın. Bizimle daha çok takılman lazım."

"Önerin için teşekkür ederim Chan tabiki sizde benim arkadaşlarımsınız!"

Herkes oturup konuşmaya başlarken Felix ayaga kalktı ve kendi paketlediği hediyeyi Jisung'a verdi.
"Evde açarsın." Dedi ve kuzenine göz kırptı.

____

[Minho'dan]

Kitabımın ikinci ciltının çıkışını kutlamak için Hyunjin ile dışarıda takılmıştık. Dönüş yolunda Jisungun çalıştığı yere bakarken kutlama gibi bir şeyin olduğunu hatırladım. Daha sonra bugün Jisung'un doğum günü olduğunu hatırladım. Beni ilgilendirmez diye düşündükten sonra Hyunjin hemen beni oraya iteklemeye başladı.

"Hey oraya gidelim. Sanırım Felix'i gördüm!"
"Hey bekle bir saniye ve Felix'te kim?"

Cevap vermeden içeri girdik. Bütün gözler bize çevrilmişti.
"Ooh Hyunjin bu sen misin? Uzun zaman oldu!"

Felix denilen kişi ayağa kalktı ve Hyunjin'e sarıldı. Ardından Jisung'un doğum gününü kutladıklarını söyledi.

"Siz ne zamandan beri tanışıyorsunuz?"
"Felix benim lise arkadaşım. Felix bu arada bu Minho."

"Aah demek Minho sizzsiniz memnun oldum!"
Ona gülümseyip uzattığı elini sıktım. Daha sonra arkamı döndüğümde Jisung'un bana baktığını fakr ettim.

"Ahh doğum günün kutlu olsun."
Dedim ve ona hafifçe sarıldım. O da teşekkür ettikten sonra hepimiz oturup sohbet etmeye başladık.

____

"Hey millet saat geç oldu daha kalabalık bir yere gitmeye ne dersiniz?"

Jisungun patronunun sorduğu soru üzerine Hyunjin'e baktım ve Felix ile sohbete daldığını gördüm. Sanırım kabul etmek zorundaydım.

____

7 kişi bir masayı kaplayacak şekilde oturmuştuk.
Bir yanımda Jisung bir yanımda ise onun patronu vardı. Sanırım patronuyla gayet yakındı.

Birkaç dakika sonra patronu gitmek zorunda olduğunu söyledi ve gitti.

Kaldığım bu yabancı ortam hiç rahatsız edici gelmediği için içmeye devam etmiştim.

Yanıma döndüğümde Jisung'un beni izlediğini fark ettim üstüne üstlük sanırım
sarhoştu. Bende azda olsa sarhoş değilim desem yalan olurdu.

Bana bakıp sırıttı ve diliyle dudağını yaladı. Yaptığı şey çekicilikten çok komiğime gittiği için güldüm.

"Heeyy komik olan ne!" Dedi ve sırtıma vurdu.

"Çok tatlısın!" Dedim ve daha çok gülmeye başladım. Herkes kendi halinde olduğu için rahatlıkla konuşabiliyorduk.

"Biliyor musun Minho... Keşke seni ailem ölmeden önce tanısaydım. O zamanları daha kolay atlatırdım."

Dedi ve acı bir şekilde gülümsedi.
"Lütfen böyle bir günde bunları söyleyip kendini üzme."

Dedim ve elini tutup kalbime koydum.
"Bugün sadece bana odaklan."
Sarhoşken söylediğim şeyleri hatırlamama gibi bir özelliğim vardı ama şuan yarı sarhoştum ve ne dediğimi hatırlar durumdaydım... ne yaptığımı hiç bilmiyordum.

Tatlı çocuk bu sefer daha da içten gülümsedi ve kollarını boynuma sardı. Ardından bende elimi onun beline koydum.

"Heeey hadi millet tokuşturalım. Jisungun doğum günü için!"
Chan elindeki bardağı havaya tuttu ve herkes aynı anda

"Jisung için!" Diyip bardakları tokuşturdu ve kafaya dikti.

"Gaaahh cidden çok içtim. Kapanış saatinede birkaç dakika var."

"Felixle aynı yerde yaşıyorsunuz değil mi? Sıkıntı olacağını sanmıyorum."

"Amaaa ben seninle olmak istiyorum. "
Jisung bunları dedi ve koluma girdi.
Daha sonra gözlerini kapadı ve dudağını bana uzattı.

Iste o an bende kendimi ana kaptırıp bunu yapmasına izin vermiştim. Yumuşak dudakları benim dudaklarıma değdikten sonra birkaç saniye öyle kaldık. Etdaftakilerin bize bakışlarını hissedebiliyordum ama umrumda değildi. Kendimi çok huzurlu hissediyordum. Sadece 1 haftadır tanıdığım bu adama nasıl  ısındım bende bilmiyordum. Ama tek bildiğim şey o da bundan hoşlanıyordu.

Birbirimizden ayrıldıktan sonra herkes bizi alkışlamaya başladı. Jisung normalden daha sarhoştu ama ben değildim.  Bu yüzden bunu yaptığım için birden pişman oldum ve ayağa kalkıp gitmem gerektiğini söyledim.

Jisung'un bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama ona bakacak cesareti kendimde bulamadım. Hyunjin'in peşimden geldiğini gördüm ve ikimiz birlikte dışarı çıktık.

"Hey az önceki şeyde neydi öyle?"
Boğazımi temizlemek için hafif öksürdüm ve Hyunjin'e cevap verdim.

"Bende bilmiyorum ama bu konuyu kapatalım."
Hyunjin sen bilirsin dedi ve evlerimize ayrıldık.

____

Sabah olmuştu ve gözlerimi odamda açtım. Yanımda Felix'i gördükten sonra olduğum yerde sıçradım.
"N-neler oluyor!?"
"Günaydın!"

Felix canlı bir ses tonuyla oturur pozisyona geçti ve gülümsedi. Daha sonra terkar konuşmaya başladı.

"Dün Jeongin Hyunjin'in peşinden gitti ve bende Seungmin ve Chan'ı bizde kalması için davet ettim."

"Yani onlar senin yatağında ve benimle uyudun."

Evet anlamında kafasını salladı.
"Her neyse dün hediyeni açmadın , şimdi açsana."

Yüzüyle yandaki komodini işaret etti ve paketlenmis hediyeyi elime aldım. Paketi yavaşca açtıktan sonra içerisinde uzun zamandır çıkmasını bekledigim kitabin 2. Ciltinin olduğunu gördüm. Üzerinde "Kırmızı Gül" yazıyordu. Kitabı birden genara bırakıp kuzenime mutlulukla sarıldım.

"Hey Jeongine de teşekkür etmen gerekiyor çünkü o sipariş etmişti yani ikimiz aldık."

"Edeceğim ve çok teşekkür ederim!"

_____

Seungmin Chan ben ve Felix kahvaltı yaptıktan sonra bugün Pazar olduğu için gezmeye karar verdik. Bütün gün gezip tozduktan sonra odama geçip kitabı okumaya karar verdim.

Ciltin ilk sözünü okuduktan sonra birden kalbim sıkışmaya başlamıştı.

O güzel narin ellerinden kırmızımı esirgemeyeceğim. Her ne kadar gülün dikenleri ikimizide inciltsede..."

"B-bu cümle..."

Birden ayağa kalkıp kendime gelmeye çalışmıştım. Olabilir miydi... Minho benim en sevdiğim yazar olabilir miydi. Eğer o olsaydı ne yapacaktım ben... Hayatımı kurtardığı için ona nasıl teşekkür edecektim..?

Telefonu elime alıp aceleyle Hyunjin'i aradım ve Minhonun konumunu aldım.
Daha sonrasında Felix'e haber vermeden anahtarı aldım ve hızla evden ayrıldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Blooming Flower [Minsung] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin