2.Bölüm

49 4 6
                                    

'Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır ; bizim / dediğimiz , sahte bir şeydir. '
         Cicero
        
'Evinden dışarı adım atar atmaz gülmeye başlardı biri
  Öteki ise ağlamaya başlardı.'
               Juvenalis

Kitap : Montaigne - Denemeler

Bölüm müzikleri : Twice - Handle It / Lana Del Rey - West Coast ( bu şarkıyla ask yasıyorum arkadaslar ) /  Got7 -You Calling My Name




Aşağıdan gelen yüksek desibelli konuşma ve kahkaha sesleri beni uykumdan uyandırmıştı. Neyse ki saat çok erken değildi , erken olsaydı sinirimden kendimi yerdim. Giyinip işlerimi hallettikten sonra satacağım eşyaları da alıp aşağı indim.

Aşağısı kermes gibiydi resmen , her yerde insanların yemesi için masaların üzerine yemekler bırakılmıştı. Bazı yemekler çok güzel gözüküyordu , canım çekmişti.  Önce oturup biraz yemek yeme kararı aldım. Eşyaları yanıma bıraktım ve kendime tabak alıp oturdum.

Yemeğimi yerken karşıma biri oturdu , dünkü gördüğüm alfaydı.  Yüzüne bakmadım , şu an ne alfa görmek ne de konuşmak istiyordum. Ama kendisinin düşünceleri benimkinden farklı olacak ki benimle konuşmaya başladı.

" Buralarda yeni olmalısınız , sizin gibi güzel bir omegayı bu sürüde görmemiştim."

Kafamı salladım. Yemeğimi yiyip kalkmak istiyordum.

" Ve de galiba sohbet etmeyi sevmiyorsunuz. Rahatsız etmiyorumdur umarım. "

Bunun üzerine cevap verdim.

" Hayır , normalde severim fakat şu an sohbet edecek vaktim yoktur ne yazık ki. İzninizle."

Masadan kalktım ve hanın kapısına yöneldim. Tam kapıyı açacakken biri kolumdan tuttu.  Kolumu tutan kişi az önce konuşan alfaydı.

" Eğer dışarı gidiyorsanız bende-"

" Beyefendi  lütfen bırakır mısınız , sizinle vakit geçirmeyi çok isterdim ama bunun için ne havam ne de vaktim vardır , çok pardon. "

Kolumu çektim ve çıktım handan. Arkama dönüp baktığımda o sırıtan yüzü düşmüş , biraz sinirli bir ifade ile bakıyordu bana. Handan ise alfaya karşı gülme sesleri geliyordu.

Dün akşam resepsiyondaki adamın tarih ettiği dükkana gittim ve eşyaları sattım. Dükkanın içinde çok tatlı bir beta vardı. Çok ama çok güzel bir gülümseme ile karşılamıştı beni , aynı güneş gibiydi. Adının Hoseok olduğunu öğrendim.  Eşyalar bana baya bir para getirmişti. Aslında bu kadar acelemin olmasının sebebi planda bir değişiklik yapmamdı. Bu köyde kalmayacaktım , bu köye yakın bir köy daha vardı. Çoğunlukla bekar omegalar orada oturuyordu , benim de onlarla kalmam herhangi bir kontrol altında yakalanmamı riskimi azaltıyordu.

Parayı aldım ve hana tekrar geri döndüm. Bu büyük zekalı ,  yakışıklı , yavşak alfa ise içeri girdiğim gibi kalkıp yanıma gelmişti.

" Şimdi müsaitseniz konuşabilir miyiz acaba ? "

Ofladım. Cidden.

"Bir dakika lütfen." Dedim. Resepsiyona gidip 1 gecelik ödedim ve alfanın yanına geri döndüm.

"Evet , buyrun konuşalım." Dedim. Boş bir masaya geçtik. Bu sırada etrafa göz attım ve Baş alfa olarak tahmin ettiğim adamın bize doğru baktığını gördüm, insanların dikkatini çekmiştik.

"Nereden geliyorsunuz?"

Ona tabi ki bunu söyleyemezdim.

"Bu sizi hiç ilgilendirmez."

"Peki neden buraya geldiniz?"

"Beyefendi niye böyle sorular soruyorsunuz sanki sorgudaymışım gibi ?"

"A çok pardon, ben öyle düşünmemiştim. Peki son bir soru sorabilir miyim?"

Sohbet diye çağırmasına rağmen sanki sorgudaymışım gibi sorular sorması beni rahatsız etmişti.

"Sormayın beyefendi, izninizle gidiyorum."

Ben yukarı çıkarken arkamdan bağırdı.

"Burada kalıcı mısınız acaba?"

"Hayır değilim." Dedim ve odama çıktım.

Sinirlerimi bozmuştu. Sanki suç işlemişim gibi bir sorguya tutulmuştum. Bu çok rahatsız edici bir olaydı.

Odama çıktığımda paramı çantaya koydum ve eşyalarımı aldığım gibi odadan çıktım. Burada kaldığım yetmişti zira daha fazla kalırsam bu alfa tarafından daha fazla soruya maruz kalırdım. Sadece başım belaya girmeden yerleşeceğim köye gitmek ve hayatımın sonunu rahat bir şekilde geçirmek istiyordum.

Aşağı indim ve resepsiyona anahtarı bıraktım. Etrafıma baktığımda o alfanın bana baktığını gördüm. Yanında babası da vardı. Çantamı sırtlandığım gibi çıktım handan. Yürümeye başladım , elimdeki haritayı takip ediyordum. Yarın sabaha varacağımı düşünüyorum.

                    ---------------------------------   

Genç alfa , handan çıkan omeganın arkasından bakakalmıştı. Hayatında ilk defa bu kadar gergin , sinirli ve ters bir omega görmüştü. Normalde onunla konuşmak isterdi ama sorduğu sorular omegayı rahatsız etmişti.  Bu omegayı tanıyordu. Kendisi Batı sürüsünün omega prensiydi .Babasıyla Batı sürüsüne ziyarete gittiğinde görmüştü kendisini fakat omega onu bilmiyordu , zira o alfayı görmemişti. 

Omeganın neden sürüsünden ayrıldığını bilmiyordu. Normalde hiçbir kurt zorunlu olmadığı sürece sürüsünden ayrılmazdı. Soruları sorma sebebi buydu. Babasının sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.

" Galiba omega senden hoşlanmadı oğlum."

" Baba , omegayı tanımadın mı ? "

" Hayır , sen nereden tanıyorsun?"

" Batı sürüsüne ziyarete gittiğimizde sarayda gördüm onu , Batı sürüsünün omega prensidir kendisi. "

" O zaman buralarda ne işi var , neden ayrılmış sürüsünden. Acaba babasına haber vermeli miyim ? "

" Hayır hayır ! Vermeyelim. Önce neden ayrıldığını anlayalım."

Babası kafasını sallayıp yanındaki askerlere omegayı takip etmeleri için emir verdi. İki alfa da şaşkındı. İkisi biraz daha konuştuktan sonra baş alfa batı sürüsünün baş alfasına mektup yazmaya gitmişti. Omeganın kendi sürüsünde olduğunu söylemeyecekti , biraz ağız yoklayacaktı. Normalde böyle uğraşmazdı ama oğlu bu omegayı beğenmişti. Bu yüzden omeganın yerini saklıyordu.  Alfa prens ise dışarıya gezmeye çıkmıştı fakat yine de omegayı kafasından atamıyordu.

Omega sarayda gördüğü gibi çok güzeldi. Temiz bir yüzü vardı. Omega olmasından vücudu biraz feminendi fakat bu omegaya çok yakışıyordu. Kahverengi saçları , mavi gözleri vardı. Boyu alfadan kısaydı. Çok ama çok güzeldi. Alfa ondan gözlerini alamamıştı. Hem kendisi hem içindeki kurt omegaya sarılmak , onu herşeyden korumak istiyordu. 

Dışarıdan ne kadar sert görünürse gözüksün , içinde yumuş yumuş bir alfaydı kendisi. Annesinin de omega olmasından omegalara ayrı bir saygı duyuyordu. Omegaların %90'ı kadınken sadece %10'luk kısımlık omega erkeklerden oluşuyordu. O yüzden erkek omegalar daha da önemseniyordu.  Batı sürüsünün prensi - sadece o biliyordu bunu- çok dikkat çekiyordu.

Düşünceleri birine çarpmasıyla kesildi. Tam pardon diyecekken çarptığı kişi konuşmaya başladı.

" Pardon beyefendi , şu çizimdeki kişiyi gördünüz mü ? "

Kişinin eline verdiği kağıtta omeganın resmi vardı.

"Hayır görmedim." Diye cevap verdi.  Kişinin elinden kağıdı aldı ve vermedi.

Ve o an anladı ki , omegasının  başı dertteydi.

Merhabalar aw , kurban bayramınız kutlu olsun.
Ben köydeyim ve internetim de yok.
En nefret ettiğim insanlar da burada :((

Neysem iyi geceler size <33

Il Dolore Dell'Alchimista BxB - Taekook-Where stories live. Discover now