Şok

5 1 0
                                    

Konser , bağırışlar , ritim , ses , zıplama ... Hepsinin bir arada olduğu bir geceydi. Delicesine çığlık atılıp dans ediliyordu. Konserin bas gitaristcisi ise Adrien'dı . Rock tarzı tüm kızları kendine hayran bırakıyordu. Konsere ayak uydurmaktan terden her tarafları su olmuş ve gece bitmişti. Herles konser alanından yavaş yavaş ayrılıyor ve geriye çöpleri kalıyordu. Grup sahneden indi. Vedalaştıktan sonra herkes evlerine dağılmıştı. Adrien eve gittiğinde başını sildi ve duşa girdi."Ne geceydi ama!" Dedi. Evde tek başına kalıyordu. Arada bir arkadaşları geliyor ve onda kalıyordu. Abartılı bir ev değildi. Küçük ama hoş bir evdi bu.

Yukarıya çıkarak duş aldı ve hemen yatağına yatıp telefonuyla ilgilenmeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yukarıya çıkarak duş aldı ve hemen yatağına yatıp telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ardından Nino'nun insta gönderisini gördü. (Gönderide vagonların olduğu terk edilmiş bir fabrika arazisinde dil çıkararak poz verdiğini görür beğenir geçer) Sabah bi kapı sesi ile uyanır.Nok Nok Nok. "EVDE YOKUM!" Fakat kapıdaki ısrarcıdır. Nok nok nok!"Off evde yokuz dedik." Yatağından gözleri kapalı bir şekilde kalkararak ayakları ile terliğini arar. Giydiği terliğiyle sürüne sürüne gözü kapalıca aşağıya iner.

A:Kim o?
N: Benim dostum Nino! Aç şu kapıyı hemen!(Kapıyı açar)
A:Nino saatin kaç olduğunun farkında mısın? Daha sabah ve ben uyuyorum.
N:Biliyorum biliyorum. Nath... Nath hastaneye kaldırılmış. Ve tabii kız arkadaşı da öyle.
A:Ne? Nasıl ,ne olmuş?
N:Bilmiyorum dostum. Dün gece çok garip şeyler oldu. Bi vagon bulduk ve leş gibi kokuyordu. Vagonun kapağını açtık ve ... ve ... ah içinde çok kötü şeyler verdı ve vagonun kenarına radyo atık madde uzak durun diye tabela asmışlar ama içindekilerin onunla herhangi bir alakası yoktu Adrien!Anlıyor musun yoktu. Hepimiz yoğun kokuya dayanamayıp kustuk ve korktuk evlere dağıldık. Ardından Nath rahatsızlanmış ve tabi kız arkadaşı da öyle. O şeyle bir alakası varsa eğer? Var olabilir mi Adrien? Bu mümkün olabilir mi?
A: Hey hey hey bi sakin ol. O vagonun içinde ne vardı Nino? Neden bu kadar korktunuz?
N:Bbunu ... bunu söylemeyeceğimize dair yemin ettik dostum söyleyemem.
A:AH HADİ AMA! SANA NASIL YARDIM ETMEMİ İSTİYORSUN O ZAMAN?
N: Bak, olmaz tamam mı? Söyleyemem. Unut gitsin tamam mı? Buraya hiç gelmedim say.

Nino bir anda toplanır ve evden hızlıca çıkar gider. Adrien ise hiçbir şey anlamaz ama çok da takmaz. Yerinden kalkar ve sürüne sürüne yatağına giderek yatmaya devam eder. 1 saat sonrasında midesi biraz bulanmaya başlamıştır. Yeni uyandığından aç olduğunu düşünerek aşağı geri iner , televizyonu açar ve dolabı açıp "Ne yesem ? Hiçbir şey de yok." O sırada Tv kanalı: Son Dakika! Paris vatandaşlarının dikkatine. Saint-Joseph Hastanesi'nde gece saatlerinde gelen iki hastanın daha önce görülmedik bir hastalık taşıdıklarını ve bu hastalığın bir salgın hastalık olduğunu belirtmeleri üzerine hastane sabaha doğru karantinaya alındı. Tedavisi bilinmeyen bu salgın hastalığın ilk ölümü ise yaklaşık 2 saat önce geldi. Doktorlar hastalarla bir iletişime geçemiyor. Herkes olduğu odada mahsur kalmış durumda. Başkanın ise vatandaşlarına "Evden çıkmayın. Hastalıklı kişiler hastaneye yatmadan önce başkalarına yaymış olabilirler. Mümkün olan en kısa sürede bu hastalığın bir tedavisini bulup vatandaşlarımızı sağlıklı hallerine geri döndüreceğiz. Hastanede artan salgın vakaları üzerine , hastalıklı kişiler için ...'daki terk edilmiş akıl hastanesine yatırılmak üzere ekiplerimiz harekete geçmiştir. Sağlıklı kalın. Sağlıcakla yol alın. Evden çıkmayın." Başkanın uyarısı üzerine harekete geçirilen hastaneye hasta aktarımı yapılmaya başlandı. ...

Adrien eline bir dilim ekmek ve reçel alır ve sürüp yemeye başlar. Gördüğü haberin devamında muhtemelen halktan birinin telefon kamerasıyla çekilmiş görüntüler vardı. Bu hastalığı taşıyanları akıl hastanesine taşıyorlardı. Adrien için iğrenç bir görüntüydü, o hastalıktan istemediği kesindi. Bu hastalık moralini bozmuştu şimdi nasıl konserlere devam edebileceklerdi. Yemeğini bitirdikten sonra ellerini yıkadı ve biraz kafa dağıtmak için gitarını aldı. Besteledikleri şarkılardan birini çalmaya başladı. Gitar çalarken sanki hayattan kopuyordu. O anlar bu dünyaya ait olamazdı, büyüleyiciydi. İçindeki tüm kötü duyguları dışarı atıyor gibiydi. Aniden gitar tellerine basarken ellerinde keskin bir ağrı hissetti. Gitarı yakındaki masaya koydu ve ellerini incelemeye başladı. kızarmışlardı ve hafif şişmişti o kızarıklıklar. Bu garipti. Reçele ya da içeriğine alerjisi yoktu bildiği kadarıyla. Mide bulantısı da geçmemişti , aksine daha kötü hale gelmişti. Adrien koşarak lavaboya gitti ve istifra etti. Ve o an kafasında dank etti, hastalık ve Nino!!!
Ne yapması gerektiğini o an panikten bilemedi. Biraz daha sakinleştişten sonra arkadaşı Marinette'in de Saint-Joseph Hastanesinde çalıştığı aklına geldi.

Lavabodan çıktı ve gerginlikten dengesini kurmakta güçlük çekerek telefonuna sarıldı. O kadar stres olmuştu ki Marinette'i zar zor arayabildi. "Çalıyor ,çalıyor !Aç şu lanet telefonu Marinette!"
"Alo?"
"Marinette, ah tanrıya şükür iyi misin? Haberlerde sizin hastaneden bahsediliyordu."
Adrien'ın sesi oldukça aceleci çıkıyordu.
"Ben iyiyim Adrien teşekkürler sorduğun için."
Adrien telefonunu diğer ucunda gülümsediğine yemin edebilirdi.
"Bu hastalık nasıl başladı bir fikrin var mı?"
Çabucak asıl konuya gelmek istiyordu ama şüphe çekmemek için biraz bekliyordu.
"Hayır lanet olsun ki yok bir anda acile hasta geldi ,her yeri kızarmış ve şişmişti, zor nefes alıyordu. Hepimiz çok korktuk çünkü mantıklı olan hiçbir hastalığa uymuyordu. Dekanımız onu getiren ambulans görevlisininde aynı semptomları gösterdiğini görünce ben ve ekibimin de hasta bakmasını yasakladı. Maalesef o hasta öldü ama bizi de karantinaya aldılar.
"Peki şimdi ne olacak?"
"Virüs şüphesi taşıdığımız için bizi de o terk edilmiş akıl hastanesine götürecekler. Oraya yeterli erzağın temin edileceğini söylüyorlar ama buna hiç inancım yok. Bizi orada bırakıp ölüme terk edecekler!"
"Peki semptomlar neler ? Ekibinden herhangi biri gösteriyor mu belirtileri?" Evet işte bunu öğrenmenin zamanı gelmişti.
"Kızarıklık, deride kabarıklık, nefes darlığı şuanlık tek bildimiz bunlar"
"B-başka bir şeyler yok mu?"
Adrien bu cümleyi öyle bir şekilde söylemişti ki Marinette endişlenmişti.
"Bildiğimiz kadarıyla yok ama ekibimden Axel çok halsiz ve şiddetli mide bulantısı var. Ne olur ne olmaz onu geri kalanımızdan uzak tutuyoruz"
Adrien'nın dizleri boşaldı.
"Merak etme Marinette elbet bunun da tedavisi bulunur değil mi?"
"Umutlu olmak istiyorum ama hayır hiç umutlu değilim bu konuda.."
Marinette'in son cümlesinde sesi titriyordu, ağlamaya başlamıştı. Adrien ne kadar çaresiz olduğunu o an anladı. Bu hastalığın bir tedavisi yoktu...

Biraz Marinette'i teselli etmeye çalıştı ve sonrasında telefonu kapattı. Kendisinin de hasta olduğunu söylemeyecekti. Marinette'e güveniyordu ve o bile o terk edilmiş hastaneye kapatılmak istemiyorsa bir şeyler biliyordur diye düşünüyordu. Evinin rahatında ölmeyi yeğlerdi. Elveda kariyer, elveda dostlar, elveda aile, elveda hayat...

Gizli KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin