Aslına bakarsanız Severus Snape Hogwarts'ta Quidditch'in toptan yasaklanması konusuda Albus Dumbledore ile konuşmayı ciddi ciddi düşünmeye başlıyordu.
Pekala, öğrenciler küçük sakatlanmalar yaşayabilirlerdi. Madam Pompfrey'e istediği iskebüyleri verip geçerdi. Ayrıca yıl sonu kupasını ortak salonlarında sergilemekten de epey gurur duyardı. Bundan 11 sene önce üç yıl üst üste diğer üç binayı da ezerek geçtikleri altın zamanlarında kanı Quidditch'e oldukça ısınmıştı. Favori etkinliği olmasa da Hogwarts'ın bu geleneksel şamatasının içinde olmaktan en azından nefret etmiyordu.
Ta ki işin içine Harry'nin sağlığı girene kadar.
Siyah saçları her zaman dağınık olan çocuğun bu kez alnına yapışmış tellerini kim bilir kaç kez geriye itmişti. Yüzünde biriken ter damlacıklarını silmiş, kızarmış yanaklarına bakarak ateşinin ne durumda olduğunu anlamaya çalışmıştı. Üst üste verdiği ateş düşürücü iksirlerin garip bir kombinasyona sebep olmadan işe yaramasını ummak ve boynuna yerleştirdiği soğuk bezi ara sıra değiştirerek beklemekten başka bir şey gelmemişti elinden. Pek tabi onun işkence sonrası bakımından aşina oldukları yerine hastane kanadının kıdemli hemşiresi Madam Pompfrey olsa hangi iksirden ne kadar verdiği konusunda endişe etmezdi. Ama Harry orada tek başına bir gece geçirmektense yatakhaneye gitmeye çalıştığında Severus bir yolunu bulup onu kimseye göstermeden odasına sokmayı başarmıştı.
Şimdi Harry, birkaç saat öncesine göre daha sakin bir uykunun kollarındaydı. İksirlerin olağan yan etkilerinden biri de buydu, insanı birkaç gün kafasını kaldıramayacak kadar sersem hale getirmek. Neyse ki ağır bir soğuk algınlığını yaşayan herkesin seve seve kollarını açacağı türden bir yan etkiydi bu. Uslu soluk alış verişleri üzerindeki çarşafı yavaşça indirip kaldırır, odayı hafifçe aydınlatan şöminenin ateşi uzaktan oğlanın yüz hatlarını belirgenleştirirken Severus, gözlükleri olmadığı sürece onun James Potter'a o kadar da benzemediğini düşündü. Bu huzurlu düşünce Quidditch aşkının ondan geldiği gerçeğinin zihnine girmesiyle dağılıp gitti. Siyah saçlı adam, yalnızca birkaç şamdanın yandığı salonda iç çekerek eski deri koltuğa yaslandı.
Bu Harry'nin Quidditch oynama inadı yüzünden yaşadığı ilk sıkıntı değildi. Daha önce bir snitch tarafından boğulmak, süpürgesinin üzerinde uçarken lanetlenip neredeyse düşmek, kolunu kırmak, çakan bir şimşeğin yıktığı kulenin altında kalmaktan son anda kurtulmak gibi pek çok vukuatı ilk anda sayabilirdi. Şimdi de çıkacakları son maç için sabah akşam antrenman yaparken kim bilir o soğuk havada kaç saat uçmuştu da bu hale gelmişti. Severus, başlangıçta olacakları ön görerek ona verdiği cezaları hususi biçimde Gryffindorların çalışma saatlerine denk getirmeyi denemişti. Ne yazık ki bu girişimi McGonalgall'ın haksız rekabet söylemleri nedeniyle Dumbledore tarafından kesintiye uğratılmıştı. Neymiş, karşı takımın arayıcısını başka zamanlar dururken antrenman saatlerinde cezaya çağırması adil değilmiş. Peh!
İşte diye içinden geçirdi. Sonuç ortada. Harry kırk dereceye yaklaşan ateşi kim bilir kaç kaşık iksir sonrası ancak otuz sekize düşmüş, bitkin halde karşısında yatıyordu. İçinden Albus ve Minerva'ya karşı yükselen öfkeyi gizleme gereği duymadan saatini kontrol etti. Çocuğun ikinci dozları ve sırılsıklam olmuş kıyafetleri için kaldırılması gerekiyordu. Baygın bir halde yatmasına karşın saat henüz dokuzu bile bulmamıştı ve Harry'nin en son ne zaman yemek yediğine dair en ufak bir fikri bile yoktu. Bu düşünceler arasında yerinden doğrulup oğlanın yanı başına eğildi ve seslendi. Ne yazık ki onu uyandırma çabaları sonuçsuz kalıyordu. Belki de birkaç saat öncesinde ateşini henüz düşürmeyi başaramadığı o zamanlarda gördüğü onca kabus karşısında halsiz düşmüştü. Severus, onun kasılan yüz hatlarını görmüş, ağzından çıkan belli belirsiz sesleri dinlemişti ve şu an düşünmek istediği en son şey çocuğun en derin korkularının ne olabileceğine dair nahoş fikirlerdi. Onun yerine koltuğun bir ucuna oturup hala olması gerekenden çok daha sıcak olan teninden tişörtünü çıkardı ve ilk geldiğinde soğuktan titrediğini iddia ederek çıkarmayı reddettiği kapüşonlusunun yanına bıraktı. Harry o kadar yorgun düşmüştü ki başı yeniden yastığa düştüğünde bile en ufak bir tepki vermedi. Derin mi derin bir uykuda ağzı açık uyuyan çocuğu izlerken fark etti ki yalnızca tişörtü değiştirmek işi kurtarmasına yetmeyecekti. Bir ev cininden Harry Potter'ın yatakhanedeki odasına gidip birkaç kıyafetini getirmesini istemesi mümkündü ve ne kadar garip bir istek olursa olsun herhangi bir ev cini okulun profesörünün bu isteğini yerine getirmek zorundaydı. Ancak Severus yıllardır süren çift taraflı ajanlığında en ufak bir bilginin lordunun kulağına gidebileceğinin farkındaydı ve küçük bir şüphe bile uyandırmak istemiyordu. Zihnini dikkat çekmeyecek ve iş görecek bir çözüm yolu için zorladı. Sonra yavaşça kalkıp kendi odasına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry'nin Hasta Bakıcısı
FanfictionUzun Quidditch antremanlarından sonra hasta olan Harry'nin yalnızca bakıma değil ilgiye de ihtiyacı vardır.