Seungmin göründüğü kadar sakin bir yapıya sahip değildi. İş hislerine geldiğinde de mantığı devre dışı kalırdı zaten. Özünde başka bir insandı yani. Minho'nun bunu fark edip kabullenmesi uzun sürmemişti çünkü ikisi de birbirine zaten, birbirlerini önceden tanımıyormuş gibi hissettiğini itiraf etmişti. Bir film gibiydi. Seungmin aşkın bir film gibi olabileceğini, ekranlara yansıyan her sahnenin yalan olmadığını Minho'yla tanışmadan önce öğrenmişti.
Seungmin bir daha Hyunjin ve Felix'in apartının üçüncü anahtarı uzun zamandır kullanmamıştı. Geri de verebilirdi ama ikisinin ahmaklık yapıp aynı anda anahtarını unutacağı ya da kaybedeceği olursa diye tutmaya devam ediyordu. Sadece artık yanında gezdirmek yerine ayakkabılığının içine koymuştu.
Yine onların evinde, kapıyı çaldıktan sonra Felix tarafından içeri alındığı akşam Minho ve Jisung da oradaydı. Jisung'ı pek bilmezdi. Bu iş için uygun olduğunu Felix düşünmüştü. Ya da en azından orada olmasını istiyordu. Minho ise işin dördüncü adamı olduğu için oradaydı. Seungmin bu işi üç kişi yapabileceklerini düşünse de.
"Bence Minho estetiği iyi ayarlayabilir."
Hyunjin, onu sevdiği için bunu söylemiyordu. Minho bir çok işi becerebildiği gibi bir ayakkabı çekimini de pekala ayarlayabilirdi ama bunu Felix de yapabilirdi.
"Sadece akşam saatine tren var. Bir gün önce gitsek konaklama çok olur mu?"
"Aldığımız parayla boşuna gitmiş bile oluruz."
"Belki ben gitmesem daha iyi olur." Minho'ydu. Seungmin'le aynı fikirde görünüyordu. Seungmin o ikisinin birbirine baktığını gördü. Hyunjin ve Minho yani. Bu yapacağından pişman olmak istemiyordu. Karar değiştirmişti.
"Üç kişi beraber yapabiliriz. İnkar etmiyorum ama dört daha iyi. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz."
Hyunjin kafa salladı.
"Sabaha da varmış," dedi Felix. "Ama akşam otobüsle dönmemiz gerek."
Sorun değildi. Bu sayede konaklamaya gerek olmazdı. Felix yer ayırttıktan sonra ortadan kayboldu.
Jisung gece orada kalacaktı. Ekipmanlarını taşıması zor olacağından nasıl giderlerse gitsinler Felix'le beraber olacaklardı. Seungmin ise planı yaptıktan sonra toz olmayı düşünüyordu. Uzadıkça uzadı. Felix'in elinde bir bira gördü. Son üç, demişti. Bir birayla bir halt olunmazdı. Onlara katıldı ama ortaya olay filan yoktu. Jisung, Felix'in odasında erkenden uykuya dalmışken Felix kanepede ayaklarını orta sehpaya uzatmış, dünya umrunda olmaksızın bilgisayarıyla meşguldu. Kanepenin öbür ucunda Minho ve karşısındaki armut koltukta Hyunjin. Telefonlarıyla meşgullerdi. Seungmin Felix'in ikram ettiği birasıyla ikisinin ortasından orta sehpaya uzandı ve eve geldiğinde koyduğu sigara paketi ile küllüğü tek eline alıp yeniden doğruldu. Sonra da balkona çıktı. Kapıyı kapadı. Perde yoktu, tül takılmıştı. Arkasını döndü o yüzden.
Çok değil, belki on dakika sonra kapı açıldı. Minho dizlerini Seungmin'in yanındaki plastik oturağa yerleşti. Seungmin'in üst üste attığı bacakları ile arasında kalmış kucağındaki sigara paketinin üzerine özenle yerleştirilmiş çakmağı aldı önce, sonea paketi. Seungmin yalnızca göz ucuyla bakmıştı ona. Karşı apartmanın arkasından gözüken evin içini izliyordu.
Minho sigarasını yaktıktan sonra aldıklarını yerine koyup Seungmin'in üstteki dizine koyduğu küllüğü balkonun incecik demiri üzerine yerleştirdi.
"Pek hayranı değilim," dedi üflerken. Seungmin şöyle bir bakıp geri çevirdi gözlerini. "Tütünün yani. Yanımda da çok gezdirmem. Filme başlayana dek nadir içerdim."
Belki Hyunjin içerideyken böyle olmamalılardı. Seungmin arkadaşını üzmek istemezdi.
Üfledi. "İçiyorum dedin ama. Bana hem de."
"Öyle oldu."
Seungmin takmadı. İzmariti küllüğün içine bırakıp bir tane daha yaktı.
"Senin elinde güzel duruyor. Kokusunu sevmiyorum ama... Saçlarına yakışıyor. Dayanabilirim diye düşündüm."
Seungmin bu andan ölesiye nefret etti. Bitecek olmasından, bu anın bu kadar çok hoşuna gitmesinden... Sadece bu kadar dramı bırakıp onun sevişseydi ve günaydın mesajı atıp bazen beraber yemek yeseydi her şey daha kolay olurdu değil mi? Seungmin aşık olmak istemiyordu.
"Keşke Hyunjin gelecek olsaydı."
"Ama benim gelmemi istedin. Kendinle zıtlaşıp duruyorsun. Zor olmalı."
"Zor."
Minho külleri silkelemek için korkuluktaki kül tablasına uzanırken Seungmin'e iyice yaklaşmıştı. Göz göze geldiler. "Belki de sen de onu kullanıyorsundur," dedi Seungmin'e. "Bize bir bahane bulmak için."
Seungmin kaçmadı. Çektiği son dumanı yüzleri arasına bıraktı. "Öyle yapıyorum, Minho."
Minho hafifçe gülümsedi. İkisi de eğilmiş, birbirlerine bakıyordu. Dönüş yoktu. Kimin gördüğünün önemi yoktu.
"Ne kadar güçlü karşı koyuyorsun?" İşte, Seungmin onun dudaklarına bakıyordu. "Beni sımsıkı tutup öpmemek, benimle birleşmemek için?"
Seungmin kafa tuttu. Yüzünü onunkine yaklaştırdı. Minho'nun kirpikleri titredi ve gözleri Seungmin'in yüzünde hangi noktaya bakacağını şaşırdı.
"Seni de çıldırtacak kadar direniyorum," dedi ona. Minho dudaklarını yaladı. Serindi. Nefesi midesi içinde kırılıyordu. Seungmin geri çekildi. Ayağa kalkıp Minho'nun önündeki ince aradan geçiverdi ve içeriye girdi. Hyunjin yoktu. Felix'le göz göze geldiler. Seungmin kendi kendine yine, aralarında bir şey olmadığını söyledi.
☆
Sictim batirdim ask hayatim bombok hepinize sikik ask hayatlari dilerim cunku bunu okuyorsunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu filmin sonunda virgül var, 2min
FanfictionEski sevgilisi, Minho'yu onunla seks yaparken çektiği videoyu herkese yaymasaydı Minho asla Seungmin'e yazmazdı. Sadece konuşmaya ihtiyacı vardı o an. Aşık olmayı beklemiyordu ki. Bu filmin çekimi bitene kadar kalbinin ağında olacaktı. ☆Temmuz 2022.