13.

664 75 18
                                    

Başka bir gün. Seungmin yine Minho'nun yatağındaydı. İnkar edemezdi, bütün inatının sonunda sahip olduğu bu ilişki türünü seviyordu.  Dışarıda Minho'yla alakası yokmuş gibi davranıp bütün duygularını kendine saklamayı başarmıştı. Eğer düşerse ya da kırılırsa bundan kimsenin haberi olmayacaktı. Seungmin incinirse, kolayca toparlanabilecekti çünkü bir sevgilisi yoktu. Gözlerden uzaktayken Minho'su vardı. Bu, Seungmin için kârlı bir ilişkiydi.

Ama Minho'yla yalnızken... Seungmin Minho'ya aşıktı. Ayrılıkların ve yokluğun hüzün dolu olduğunu bilerek yoğun bir coşkuyla onu doyasıya öpmekten o kadar zevk alıyordu ki... Bir Minho vardı, bir de ona olan aşkı ve doğrusu bu aşkın nasıl karşılıklı olduğu pek sikinde değildi. Minho onunla bir aşk yaşamaya aşk duyuyor olabilirdi, veya tamamen hislerini Seungmin'e vermişti; önemli değildi ama sonunda, sikinde olan Minho'nun hissettiklerinin tanımı değil ağzıydı.

Seungmin seks sadece seksten ibaret olmadığında işlerin yolunda gidiyor demek olduğunu biliyordu. Evet, birbirinin kolları arasındayken her şey muazzamdı. Dudakları kızarana ve burunlarına kadar morarana dek öpüşebilir, kollarını kıpırdatmaya güçleri kalmadığında göğüs göğüse birbirlerinin soluğunu dinler ve sonda sevişmeye devam ederlerdi. Güler, gölgeli gözlerle uzun uzun birbirlerinin suratlarına sessizce bakar, Minho'nun yüksek sesi üst katı rahatsız edene kadar Seungmin'in merhametine kalmadan orgazm esnasında da sikişi sürdürürlerdi. Bazen ikisi de tutunacak yer bulamaz, yatakla beraber hakkın rahmetine yol alırken bazen de parmaklarını hiç ayırmamacasına kenetlerlerdi.

Sonra sabah olur. Beş ya da altı. Seungmin sigaraya çıkar. Minho uyanırsa peşinden gider. Birlikte mutfakta bir şeyler atıştırır, sonra sarılmak şart olmadan aynı yatağa yeniden girerler. Seungmin mutfağa kadar gitmek yerine odanın camını açarsa içeri hafiften serin havalar nüfuz eder. Minho'nun çıplak teni ürperir. Teri üstünde kurumuş bedeni yorganın içine sokulur ve yattığı yerden gözlerini Seungmin'e diker. Bu onlar, gözler, için bir ziyafet; ruhu için son lokma şarabıdır. Seungmin'in sokulduğu yer olmanın şerefidir. Karar verilen bağımsızlık ve sahipsizliğin çiğnenip birbirleri içine bu kuralları çiğneyen tohumların atıldığı andır.

Ve o gün, Seungmin mutfakta, üzerinde bir tişört ve altında minik baksırıyla uzun ince bacaklarının şovunu yapa yapa sabah beş ışığında buzdolabının başında seks sonrası iştahıyla yiyecek bir şeyler arıyor. Minho çıplak ayaklarıyla hiç ses etmeden içeri girdi. Gözleri uykulu, adımları sarsaktı. Seungmin'in dışa çıkmış kuru kıçına elini ebediyen oraya yerleştirmek üzere bir nazik bir şaplak attı. Seungmin doğruldu. Sırtı Minho'nun göğsüne yaslandı. Biraz daha yapıştı ve Minho ötekini elini buzdolabının kenarına koyup Seungmin'in omzu üzerinden yüzüne eğilerek onu yanağından öptü. Buzdolabı ötüyordu.

"Yumurtaları al. Ben Changbin kalkmadan markete gider alırım sabah," dedi Seungmin'e.

Seungmin kalan son iki yumurtayı tek eliyle alıp bir tane domates ile geri çekildi. Gidip sandalyeye oturdu. Minho sessizce tavayı çıkarmış, elindekileri yıkayıvermişti. Karşılıklı oturduklarında doğal olarak bir sessizlik hakimdi. Minho nedense bunu kahvaltı yaparken konuşmanın iyi olacağını düşündü.

Sesi alçaktı. Bu atmosferi seviyordu.

"Biriyle konuşmaya başladım."

Seungmin'in kasten doğal karşılamaya çalıştığını görebiliyordu. Yüzüne bakmıyordu ama.

"Ve?"

"İyi gidiyor ama zaman alır. Seninle geçireceğim vakitten nasıl fedakarlık ederim bilmiyorum."

Her şey yolundaydı. İkisi de hala sakindi. Seungmin ona baktı.

"Sevgilin olabileceğini söylemiştim," dedi ona. Minho gülümser gibi oldu. "Biliyorum. Haberin olsun istedim sadece." Bu yutkunmalar. İkisi de doğru olanı yaptığını düşünüyordu. Anlaşmışlardı bir kere. Seungmin de Minho da bağımsızlığı seviyordu. Açık ilişki faslına alışabilirlerdi.

"Teşekkür ederim."

Minho elini çenesi altına koydu. Bu kez gerçekten gülümsedi. Seungmin güldü. İyiydi. Bir problem çıkmak zorunda değildi.

"Geri dönüp uyuyacak mıyız?" diye sordu Seungmin ayağa kalkıp boş tavayı ve çatalları toplarken. Lavaboya gitti, ellerini yıkadı. Arkasına döndüğünde Minho'nun duvara yaslanmış onu izliyor olduğunu gördü.

"Başka bir şey mi yapmak istiyorsun?"

Sert bir gece değildi sonuçta. Yeterince sarılıp romantik vakit geçirmişlerdi.

"Evet."

"Mesela?" derken dudağının kenarıyla yaramazca güldü Minho. Seungmin ona yaklaştı. Eğilip boynuna dokundurdu dudaklarını. Parmaklarını Minho'nun karnına yerleştirip aşağı doğru indi, taşaklarının üzerinden geçip o noktaya bastırdı.

"Belki tadını özlemişimdir."

Minho'nun dudaklarını onu onaylarcasına cüretkarca açıldı. Seungmin gizlediği kıskançlığının acısı diliyle çıkarmasa iyi olurdu. Ya da çıkarsındı. Düşüncesi Minho'yu daha da heyecanlandırmıştı çünkü.

😼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

😼

Bu filmin sonunda virgül var, 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin