Sıradan bir pantolon ve üst giyerek evden ayrıldım. Saat henüz 1'e gelmemişti. İşe biraz erken gidiyordum. Gerçi benden önce gidenler fazlaydı. Otobüse binerek düzgün bir yerde indim. Bara girdiğimde çalışanların kabinlerine girdikten sonra önlüğümü giyip sırtımdaki çantayı masaya bıraktım. Kabinden çıkıp arkadaşıma selam vererek gülümsedim. Tezgahın başına geçip elime geçen bira şişesini alıp bardaklara döktüm. Tezgahın önündeki sandalyelere oturan insanlara bardakları uzattım. Burnuma vişne kokuları geliyordu. Etrafa göz gezdirmiştim ancak önümdeki bayan istediği alkolle dikkatimi dağıtmıştı. Gülümseyerek döktüğüm şarabı önümdeki bayana uzattım. Şarkıya ayak uydurarak başımı sallamaya başladım. Vişne kokuları artınca önümdeki adamla göz göze geldim. Dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
"Vişneli şarap."
Şimdi anlaşılmıştı. Vişne kokuları demek ki buradan geliyordu. Dudaklarımı ıslatıp gülümsedim. Şarap bardağına vişne aromalı şarabı döktükten sonra bardağı önümdekine uzattım. Gülümsedi. Anlına düşen ıslak saçlarıyla oldukça etkileyici gözüküyordu. Başımı başka tarafa çevirip başımı şarkı eşliğinde sallamaya devam ettim.
"Taehyung ben, Kim Taehyung."
Boğazını temizleyip konuşmaya devam etti.
"Ya sen?"
Müşterilerimle özel konuşmalara girmem yasaktı. Patronumun emriydi. Bu yüzden yutkunup alt dudağımı dişledim. O sırada gözleri önlüğümün ucundaki isim kartını buldu.
"Kook,"
"Sevmedim, Gguk."
Gguk mu? Daha öncesinde kimse bana böyle seslenmemişti. Garipsemiştim. Doğal davranmaya çalışarak tam konuşacaktım ki memnun oldum diyişiyle dudaklarımı ısırmama sebep oldu. Daha önce hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.
"Müşterilerim arasında özel hayatım hakkında konuşmam yasak."
"Ben müşteri sayılmam, Ggukkie."
Ne demek istiyordu? Henüz anlayamamıştım. Kemikli elleri masanın üzerini bulduğunda ellerinin ne kadar seksi olduğu dikkatimi çekmişti. Bu kadar pasif duruyor olmam şaşırılası bir durumdu fakat iş yerindeydim. Doğal olarak sessizliğimi korumam gerekiyordu. Şarap bardağının içine hap tarzı bir şey attı. Hap, şarabın içinde erirken baloncuklar çıkarıyordu. Şarabı önüme doğru uzattı.
"İç şunu."
"Ne?"
"İç dedim sana."
"İş sırasındayken alkol almam yasak."
"Hadi ama, sanki hiç kaçamak
yapmadın güzelim?"Haklıydı. İşten çoğu kez kaçmışlığım olmuştu. Başını kolundaki saate çevirdi. Cebindeki silahı göstermişti sakince. Yutkundum. İçinde ne olduğunu sormadan bardağı kafama diktim.
"Uslu kedi seni."
Gülümsedim ve yüzümü ondan taraf olmayan bir yere çevirdim. İçine ne koyduysa beş belki de on dakika sonra esnemeye başladım. Sonrasını hatırlamıyorum ancak bir yatakta uyandım. Üzerimde bir ağırlık vardı. Gözlerimi açsam bile etraf karanlıktı çünkü gözlerimin üzerinde uyku bandı vardı. Taehyung yavaşça uyku bandını açtı. Üzerimde ipler vardı ve çırılçıplaktım. Transeksüel olduğumdan göğüslerim iplerin arasından çıkartılmıştı. Kızardım. bu hâlim Taehyung'un hoşuna gitmiş olacak ki, vampir gibi keskin olan dişlerini göstererek gülümsüyordu. Sandalyeyi ters çevirmiş, yüzünü yüzüme çevirmişti.
Taehyung: Neden burada olduğunu merak ettiğini biliyorum. Büyük bir oyunun içindesin, pisiciğim. Neden bir başkası değilde sen? Ona açıklık getireyim. O kadar seksiydin ki içeri girdiğimde bu gece sahip olacağım pisi bu olmalı demiştim. Kedi kulakları da yakıştı ayrıca. Henüz kuyruğunu takmadım, takarken ki yüz ifaden beni azdıracağı için buna gözlerimle şahit olmak istedim. Hem tenin o kadar hoşuma gitti ki, sadece bu geceden ibaret olmayabilirsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry secrets, taekook
Fanfiction!bdsm! !kittenkink! bir barda işçi olarak çalışan kook, oldukça ünlü olan ancak daha önce adını hiç duymadığı kim taehyung'un vişneli şarabına kendini kaptırır.