16; You're my prettiest baby

2.8K 178 385
                                    

Lana Del Rey - Burning Desire

❗Hala geçmişteyiz,,❗

***

Soğuk hava yüzünden kabanına iyice sarılmış olan Jisung havanın neredeyse dondurucu olmasından değil de gerginlikten tir tir titriyordu.

Saat akşamın altısıydı ve Jisung kendinin bile inananadığı bir şekilde taksiyle Minho'nun evine gidiyordu.

Şimdiden o kadar utanmaya başlamıştı ki defalarca şoföre geri dönmesini söyleyecek raddeye gelmişti. Bir türlü sakinleştiremiyordu hem bedenini hem de zihnini.

Ya evde yoksa ya bana dediği şeyi unutmuşsa ya benimle dalga geçtiyse ama ben bunu fark etmediysem?

Aklından milyon tane düşünce geçerken bazıları biraz da olsa sakinleşmesini sağlıyordu.

Belki de Minho'ya karşı olan hisleri karşılıklıydı. Jisung hayal dünyasını bu kadar zorlayarak daha fazla ileri gitmek istemiyor olsa da içinde çok heyecanlı biri vardı. Minho'nun da ona aşık olduğuna çoktan inanmış bir saf.

Aklına gelen şeylerle istemsizce gülümsedi.

Eğer her şey yolunda giderse kesinlikle duygularını Minho'ya söyleyecekti.

Taksi büyük bahçenin önünde durduğunda kalbi tekleyen Jisung artık geri dönüşün olmadığının farkında olarak hızla dışarı çıktı. Hava kararmak üzereydi, üstelik gökyüzü tamamen gri bulutlarla kaplıydı. Her an büyük bir sağnak başlayacak gibiydi.

Omzundan düşüp duran çantasının koluna sıkı sıkı tutunarak daha önce defalarca geldiği evin kapısına yürürken derin nefesler alarak hızlanan kalp atışlarını yavaşlatmaya çalışıyordu.

Kapının önünde birkaç saniye hiçbir yapmadan durduktan sonra ardından kaçmayı isteyecek bir şekilde kapıyı çaldı.

Ellerini derhal ceplerine sokarak kapının köşesine yaslandıktan sonra aynı anda hem kapının açılması hem de açılmaması için dua etmeye başladı.

Hemen hemen bir dakika geçip kimse kapıyı açmazken zor topladığı cesaretinin büyük bir hızla yok olduğunu fark eden Jisung parmaklarıyla tırnak kenarlarını yoluyordu.

Belki de yurttaydı Minho.

Ama kendi demişti, yarın bana gel demişti. Jisung da aptal gibi gelmişti işte.

Gökte gürültülü bir şimşek çakarak neredeyse sisli olan yeryüzünü aydınlatırken kapı açıldı.

"Geldin..."

Islak saçlarıyla tişörtünü giymeye çalışan Minho nefes nefese kalmış bir şekilde gördüğüne şaşırdığı Jisung'a gülümserken diğeri sadece başını sallayabildi.

"Gel buraya."

Minho onu kolundan tuttuğu gibi içeri çektiğinde Jisung henüz onu görmenin doğal şokunu atlatamamışken sırtı sertçe kapatılan kapıya yaslandı.

Minho geldiğine inanamazmış gibi onun lacivert atkısı içinde kaybolmuş yüzünü avuçlayıp birkaç saniye gözlerini Jisung'un suratında gezdirdikten sonra hiç beklemeyerek dudaklarına kapandı.

Soğuk yanakları sıcak elleri sayesinde ısınırken sonunda rahat bir nefes alabildiğini hisseden Jisung onu nefessiz bırakan adamın boynuna sarılarak öpüşüne karşılık verdi.

Dışarıda donmak üzereyken şimdi bir çift dudak yüzünden yandığını hissediyordu. Minho'nun nazik dokunuşlarını afallatacak sert öpüşleri çok uzun sürmeden bittiğinde Jisung hala kapının önünde dikildiklerini fark ederek kendine hakim olmaya çalıştı.

are u mine? // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin