İyi okumalar ~
° Emir 'den
Hissettiğim bunalma ile olduğum yerde yan döndüm, kaç saattir uyuduğumu bilmiyordum fakat aralık gözlerimden gece olduğunu anlamıştım.
Bir kaç defa gözlerimi kırpıştırarak tamamen gözlerimi açtım. Gözlerimin karanlığa alışmasını beklediğimde etrafa bakındım. Yerimde dikelmeyi denediğimde olduğum yumuşak yere hızla düştüm. Neler oluyordu...
Tekrar denediğimde aynı sonucu yaşamamla kaşlarımı çattım, hareket etmek her zaman olduğundan daha zordu. Fazla yorulmuş olsam belki hareket etmem zorlardı.
Ben ise tüm gün yatırıyordum resmen, bitkisel bir hayatta gibi.Bacaklarıma baktığımda uyuşmuş gibi hareket etmediğini fark ettim. Umarım birazdan geçerdi. Artık korkmaya başlıyordum. Zorla denediğim hareketlerden altımda bir acı hissettiğimde inledim.
Tanrım ! Bez takıyorum, ben bez takıyordum. Olmuş olamazdı değil mi, yapmış olamazdım değil mi..
Gözlerimin dolduğunu hissetmiştim, az sonra yüzümden süzülen sıcak gözyaşlarıyla başımı yastığa bıraktım. Yanımda bir de demirlikler mi vardı sahiden.Bir beşikte, hareket edemez biçimde, bir bebek gibi altıma kaçırmışım. Anlamıyordum, nasıl oluyor da bu oluyordu, imkansız bir olaydı.
Bir kaç saat önce aklıma gelen acı görüntüler ile şaşkınla ağzımı araladım. Sanırım parçalar şimdi birleşmişti.
Ceza, iğne, buydu. Evet bu olmalıydı. Ceza bu olmalıydı. Bugün içinde yaşadığım olaylar aklıma geldiğinde, Demir'in sözünü anımsadım.
"evet, sen bir cezayı hak ediyorsun" bu tamamen haksızlıktı, karanlık bir odaya kilitlensem daha az ağlardım.Hızlanan gözyaşlarımla istemsiz bir hıçkırık bıraktım odaya. Refleksimle ellerimi ağzıma kapatmayı denedim fakat olmamıştı, yapamamıştım.
Devamı gelen hıçkırıklarımla daha çok sinirleniyordum, sinirlerim ağlamamı tetiklerken nasıl sakin kalabilirdim. Bu muydu bana uygun gördükleri, karar verdikleri ceza.
Gecenin karanlığında gelen gıcırtı ile korkuyla bir çığlık bıraktım odaya. Hızla yaklaşmaya devam eden ayak sesleriyle gözlerimi sıkı sıkıya kapadım.
"güzelim" tanıdık gelen, pürüzlü sesle gözlerimi araladım korkuyla, yavaşça. Ezberlediğim yüzün eşliğinde güven duygusu kaplanan bedenimle birlikte titrek bir nefes bıraktım.
"ne oldu miniğim" sorduğu soruyla içimi hırs dalgası bürüdü. Bir de soruyor muydu, bir yüzsüz gibi.
"si - sizden ne - nefyet ediyoyum"
Peltek mi konuşuyordum, iğnenin yarar sağladığı bir şey de bu muydu. Oh! Çok kötüydü.
Umarım yakın zamanda geçerdi. Yoksa düşünmek bile istemiyordum. Ya sonsuza dek böyle kalsaydım."bir ceza daha istemiyorsan, ağzını kapalı tut Emir"
"ko - konuşamıyoyum zateyn"
Ufak bir hıçkırık daha bıraktığımda iç çektim. Burnumu kırıştırıp yüzümü çevirdim. Gönlümü almasını istiyordum.
Büyük ellerini beşikten içeri soktuğunda koltuk altlarımdan tutup yavaşça kaldırdı. Kucağına çektiğinde yavaşça zıplatıp yerleşmemi sağladı.
Başımı boyun girintisine yatırdığında bacaklarımı beline doladı."korkuyor musun hâlâ bakalım" dediği şey ile hızla başımı sallayıp, yanan gözlerimi sıkı sıkıya kapadım.
Bedenimi daha sıkı sarıp enseme kondurduğu öpücükler kendimi daha iyi hissettirirken, hoş bir şekilde sert kokan boynuna sokulup ciğerlerime çektim, derince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
≼𝘌𝘷𝘭𝘢𝘵𝘭ı𝘬≽{𝒜ℊℯ𝓅𝓁𝒶𝓎}
Teen FictionMasum bir küçük ve disiplini elden bırakmayan iki dominant adamı kader bir araya getirirse en fazla ne olabilirdi ki... °Ageplayın ne olduğunu bilmiyorsanız, araştırıp öyle okumanızı yeğlerim. °Smut sadece evli çift arasında bulunacaktır. °Homofob...