~1999
-Anne,anne ! Kapıyı kim çalıyor ? Korkuyorum anne !
-Korkma kızım, bebeğini al ve şu kenarda otur.
- Yatın yere ! Hepsini öldürün !
Yaşamak yerine masanın altından izlemek bile korkunçtu. Ne de olsa gözünün önünde annen ile baban vahşice öldürülüp evin yakılıyordu ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi kaçıp gidiyorlardı.
Duyulan tek şey küçük bir kızın masumca ağlama sesleri ve ona kapıya koşmasını söyleyen bir adamın sesleriydi. Karar vermek ne kadar zor olsada yapılması zor olan şeyi seçip kapıya doğru hızlı ve duraksayan adımlarla ilerledi. Kırkına yakın, saçları hafiften ağarmış, eski ve kenarları yırtık kıyafetli bir adam çocuğu kaptığı gibi kucaklayıp hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.
Diğer evlerde de aynı senaryonun döndüğü dışarıdaki patlamalardan anlaşıyordu.Başka bir evde ise bir erkek çocuğunun başından geçiyordu bu olay. Tatlı minik, mutfaktan suyunu içip çıkmıştı ki salona girecekken donup kaldı öylece. Yere yığılmış üç kanlı ceset, annesi, babası ve erkek kardeşine aitti. Cesetlere doğru 1-2 adım attı. Şok içerisinde olduğundan o da kapıdan ona gelmesini söyleyen adamı farketmiyordu. En sonunda kapıdaki adam içeri girerek kız çocuğunu kucakladığı gibi onu da kucağına aldı ve kapıda arkası dönük bir şekilde masumca ağlayan kız çocuğu ile birlikte hızlıca oradan ayrıldı.
Onun için hızlı bir veda olmuştu. Gözlerinin önünden gitmiyordu ailesinin cesedi. Ya da dinmiyordu kulaklarını ok gibi giren ağlama sesleri. Bir süre sonra o da diğeri gibi ağlamaya başladı. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı ama birinin kucağında olmak en azından bir tık rahatlatıyordu. Yolculukları çok da fazla sürmemişti, 10- 15 dakika sonrasında bir eve geldiler. Ara sokaklarda varlığı pek bilinmeyen, adeta kamufle olmuş küçük, eski bir evdi burası. Yırtık kıyafetli, adeta savaştan çıkmış gibi görünen orta yaşlı adam içeri girdi ve çocukları koltuğa oturttu, hemen geleceğini söyleyerek odadan ayrıldı. İki çocuk kalmıştı baş başa, ikisi de birbirine bakıyordu. Biraz sonra garip adam içeriye girdi ve çocukların ellerine çikolata tutuşturarak söze başladı
- Benden korkmayın, ben iyi bir amcayım. Burada güvendesiniz :)
- Sende kimsin ? Annem nerede ?
Küçük adam hala olanları anlamıyordu ya da anlamamazlıktan geliyordu. Gerçekler onlar için dayanılmayacak kadar zor ve ağır .
Meraktaydılar, kim olduğunu bilmedikleri bir adamın evindeydiler ve artık kimseleri yoktu, bu adam dışında...
-Ben Woo Shin Yu, artık benimlesiniz.
Bu kısa diyalog onlara az da olsa güven vermişti.
:・゚✧ *:・゚✧ *:・゚✧:・゚✧ *:・゚✧ *:・゚✧
*:・゚.✧:・゚.✧ *:・.
┊ ┊ ┊ ┊
┊ ┊ ┊ ❀
┊ ┊ ✧
┊ ❀
✧Merhaba ! Umarım bölümü beğenmişsinizdir .
Açıkçası çocukluk anılarını devam ettirmekte pek de anlam bulmuyorum bu yüzden çocukluk anılarını burda bitireceğim.
Eğer bu bölümle ilgili bir tavsiyeniz varsa bunu yorumlarda belirtin:) hoşçakalın:)
😘Eğer 10 yıldız ve 20 yorum gelirse diğer bölümü yayınlayacağım.
Bu bölüm biraz kısa ve sıkıcı olmuş olabilir ama 3. Bölüm baya heyecanlı ve uzun yani kitabımın baş kısmı çok geçişli yerler olduğu için bu 2 bölüm biraz kısa oldu :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REVENGE : LAST BREATH
ActionKüçük yaşta hükümet tarafından ailelerinin vahşice katledilmesine tanık olan jeon jungkook ve Lee ji eun , hükümetten ailelerinin ve nice masum insanların intikamını almak isterler SHİP KİTABI DEĞİLDİR !!! EĞER BAŞROLLERİ YAKIN GÖRÜRSENİZ BU ONLARIN...