|3|

40 9 60
                                    

"Felix ya beni reddederse o zaman ne yapacağım" telefonun diğer tarafından kocaman bir oflama sesi geldi.

"Ya dene sen güven bana korkma relax babe. Hem bu kadar çok korkuyorsan kendini belli etme sonradan açıkla kim olduğunu kankis"

Minho'ya açılmamın doğru oldugundan bile emin değildim. Aklımdan hep farklı senaryolar dönüp duruyordu. Ya rezil olursam,ya beni görmezden gelirse,ya dalga konusu olursam bunlar sadece bir kaçıydı.

"Peki, deneyeceğim bir şeyler yapmayı yarın görüşürüz"dedikten sonra telefonu kapattım.

Çarşafı yeni serilmiş yatağıma uzandığımda tekrar düşünmeye başladım.

Sanırım tek yaptığım buydu düşünmek,düşünmek ve düşünmek.Hic bir zaman düşünmekten ilerisine gidememiştim.Insanoğlunun çoğunluğu zaten düşündüğü şeyi denemeyi düşünmez diye kendimi avutmaktan başka cağrem yoktu.

Sanırım buna korkaklık deniyordu.Bende emin değilim her bir olayın başını,sonunu ve nasıl ilerleyeceğini düşünmekten bıkmıştım.

Sadece denemek istiyordum denemek,hissetmek,her tutkuyu tatmak.
Bunları derken bile düşünüyordum işin ikonik yani da buydu işte.

Zihnimin artık düşünmekten yorulduğunu anlayınca göz kapaklarımla savaşmayı kesip,yatakta uyku pozisyonumu almıştım.
Son kez Minho ile aklımda senaryolar kurup uykuya daldım.

Sıcacık bir yataktan esniyerek kalkmıştım.Etrafta kuşların sesleri geliyordu ne kadar hoş bir rüya diye düşünmeden edemedim.

Etrafa bakındıktan sonra olduğum odanın kapısını açarak dışarıya adım attım. Dışarıda ki insanlar *Hanbok giyerek dolaşıyordu.

Bir kaç adım daha atıp etrafı gezmek için adımladığımda bana bağırarak gelen bir kaç insan gördüm.

"Prens Jisung odamızdan çıkmamanız lazım,tekrar düşüp bayılabilirsiniz"
Demek soylu bir Prensim diye düşündüm "Prens Jisung" cümlesini duyduğumda.

Yanıma soluklanarak gelen adam kolumdan tutup nazikçe beni içeriye götürmeye çalıştı.

"Prens Jisung biraz daha dinlenmeniz lazım eğer Anneniz Chung-ja hanım sizi ayakta görürse daha çok endişelenir"

Kolumu yavaşça geçtikten sonra cevapladım.
"Iyi hissediyorum kendimi iyiyim yani"

Bu adamın ikna olmayacağını anladığımda olduğum mevkiyi kullanarak ona emir vermeyi karar vermiştim."Adın neydi"

"Young-il efendim ama siz bana çoğunlukla Youn diye hitap edersiniz"
Anladığımı belirtmek için kafamı salladım.

"Tamam o zaman Youn, beni buranın çarşısına götür"diyerek sağa doğru ilerlemeye başladım.Boyle bir rüya da etrafa bakinmak gezmek eglenceli olur diye düşünüyordum

Young-il hemen arkamdan gelerek "Efendim yol sağ tarafta bitiyor çarşıya sol taraftan gitmemiz lazım" diyerek köşeye çekildi rezil olduğumu düşünerek kafamı eğdikten sonra soldaki yoldan yürümeye başladım.

Çarşıya vardığımızda tüm standları tek tek inceliyordum. Arasıra insanların tatmam için verdikleri şeyleri tadıyordum sevmedikleri mi Young-il'e verip diğerlerini kendim yiyordum.

Young-il'e sıkıldığımı söylediğimde saraya geri dönme kararı almıştık.

Dönerken de etrafı keşif ediyordum.Hayal gücümün ne kadar geniş olduğunu düşünüp arasıra da kendi kendime övünüyordum.Izledigim diziler sağolsun diye düşündüm kendi kendime.

Saraya giden sakın yolda etraf çiçeklerle doluydu. Bir tanesini koparsam bir şey olmaz diye düşünerek çimenlere doğru eğildim tam beyaz çiçeği koparmak üzereyken boğazımın hizasına bir kılıç çekildiğini hissettim.

Korktuğum için aniden sendelenip yere düşmüştüm.O sırada bıçak hala boğazımın hizasındaydi.

Benim rüyamda ben prens iken kim boğazıma kılıç çekmeye cüret eder ki diye kılıçı tutan kişiye baktım tanıdık bir surattı şapkası yüzünü tam göstermiyordu.

Young-il sonunda yanıma ulaşmıştı "Veliaht Prensi Minho lütfen bağışlayın Teyzenizin Oğlu Prens Jisung bir şey yapmadı lütfen bağışlayın"diyerek bir yandan eyiliyordu.

Adının Minho olduğunu öğrendiğim kişiye tekrar baktığımda ağzım açık kalmıştı bir dakika bu Minho'ydu, bizim Minho,Benim aşık olduğum Minho'ydu.

Kendi kendime Minho diye mırıldanmıstim. O da o sırada kılıçını kınına sokmuştu.

"Bir daha sizi alıştırma yaparken etrafta görmek istemiyorum"diyerek sertçe konuşmuştu. Young-il kolumdan tutmuş beni kaldırmaya çalışıyordu.

Özür dilemek amacıyla Minho'nun önünde eğilerek geri çekildim.
Young-il koluma yapışmış bir şekilde ucuz atlattik diyerek ilerliyordu.

Saray'a bir başka yoldan döndüğümüzde bir anda gözlerim kararıp basım ağrımaya başladı bu ağrı migren ağrısından daha kötüydü bunu yaşarken aynı zamanda uyandığımı hissediyordum.

Son duyduğum şey "Prens Jisung bayıldı yardım edin" cümlesiydi.

Rüyamdan uyandığımda başımı tutarak yatakta doğrulmuştum. Tekrardan içimden ne garip rüyaydı diye geçirdim. Içinde Minho olması rüyayı ayrı güzelleştiriyordu tek sorun şuydu birileri bana dokunduğunda yada ben bir yere deydiğimde hiç bir şeyden igrenmemiştim

Tanrı bari rüyasında normal olsun diye belki bana açımıştır diye düşünmeden edemedim.

Yataktan kalktığım gibi işlerimi halledip okul üniformami giyerek mutfağa doğru ilerledim. Masadaki çikolatali ekmeği alıp anneme öpücük attıktan sonra okula doğru ilerlemeye başlamıştım.

Okula vardığımda teneffüsttu hemen sınıfa çıkmak yerine çalılıkların arasında oturmaya karar verip Minho'yu izlemeye başladım.

Bir anda bakışları bana döndü ve yüzü şaşkın bir hal aldı. Içimden kendi kendime aha sıçtın Jisung diye küfürler saydirirken aceleyle yerimden kalkarak okul binasına girdim.

"Siktir Jisung,siktir Jisung,siktir siktir artık seni bir sapik olarak tanıyor siktir" diye ilerliyordum.

Bir anda kolumdan bir sınıfa çekildim perdeler kapalı olduğu için içerisi de karanlıktı o yüzden kim olduğunu göremiyordum. Çığlık atmaya çalışıp ağzımda tutulan eli ısırıyordum.

"Ayı misin ne ısırıyorsun" bu Minho'ydu
şaşkınlığımı korumaya çalışarak sessizce özür diledim hala içimden kendime küfür ediyordum.

Daha çok Minho'nun aklında rezil utangaç bir sapik olarak kalmamak için kapiyi açıp çıkacaktım ki Minho bir anda kapi kolunu tutup beni geriye doğru sarsmadan ittirdi.

Sanırım ben şuan  kalbimi hissetmiyordum.

"Neden,neden böyle yaptın"dedim heyecanımı gizleyerek bir yandan içimden daha fazla yapar mısın Minho diyordum.

"Bir tanıdığıma benziyorsun ve sana bir soru sormam gerekiyor"
Tamam anlamında kafamı salladım.

"Dün rüyamda gördüğüm kişiye benziyorsun belki bir ihtimal telepatik yollarla falan ayni rüyaya ışınlanmış olamaz miyiz?yani dizi,film ve çizgi romanlarda hep öyle olur ya".

"Hayır rüyamda seni görmedim" dedim ASLINDA BUYUK BIR YALAN SOYLUYORDUM SUAN O KADAR COK "HER GECE SENI GORUYORUM" diye bağırmak istiyordum ki.

_________________________________________

selamm bebislerr 😽
nasilsiniz?
biraz sacmalamis olabilirim hafta fazla
ASDFGHKLJWHBRLVBABC
aklima bisi gelmiyor valla uzgunum uhu
BIDE KITABI 2 KISI OKUYOR NEYSE COK BUYUK BIR SORUN DEGIL HIC OKUMAYANDA OLABILIRDI
votelamayi ve yorum yapmayi unutmayin 😻
gorusuruzz!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

See me in ur dreams | MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin