6. BÖLÜM: Kayıp Ruh

437 32 14
                                    







Küçükken kararlarımı vermekte hiç zorlanmazdım. Bir şeyler ya evetti, ya da hayır. Ergenlik döneminde kararlarıma, belki, kelimesi eklendi. Lügatıma bu kelimeyi eklemek, ilk büyük hatamdı. O zamandan beri kesin kararların insanı olamadım. Ve bundan sebeptir ki, her karar vermem gerektiğinde uzun uzun düşünmek zorunda kalıyordum.

Ani kararlar vermem gerektiğinde ise, şimdiki gibi, kumar oynuyor gibi hissediyordum. Şans oyunu. Ama daha önce hiç bu kadar büyük bir kaybım olmamıştı.

Bu kadar zorlayıcı ve yıpratıcı olacağını düşünmemiştim. Bu kadar zor olacağını. Daha önceden hep, düşünerek konuşurdum mesela. Ama şimdi iki katı, üç katı düşünüyorum ve öyle konuşuyorum. Bu beni yoruyor. Garip hissediyorum. Günlerdir bir başkasının hayatını yaşıyor gibi hissediyorum.

Evden çıktığım anda özel şoförüm haline gelen adam kapımı açtı. Binmedim. İyi geceler, dileyip kendi imkanlarımla bu evden uzaklaştım. Yol boyunca biraz rahatlamak amaçlı hiçbir şey düşünmemeye çalışarak sadece gözlerimi kapattım ve dinlendirdim.

Anlayışlı ve sabırlı olmayı sürdürmem gerekti. Düşünerek veya düşünmeyerek, bir yola girmiştim ve buna uygun davranmam gerekiyordu. Aslında düşününce, bir yerde haklıydı da. Sonuçta evliydik ve o evde otururken ben arkadaşlarımla eğlenmeye gidiyordum. Biri sorsa ne diyecektim? Eşim pek sevmiyor böyle yerleri, mi? Kim bilir neler düşünülür, yazılır çizilirdi?

Kendine göre Malik fazlasıyla haklıydı.

Telefonumu çıkardım ve Mesut ağabeye, gece yarısı beni alması gereken yeri mesaj attım.

Biraz düşününce mantıklı kararlar verebiliyordum tabi. Tek problem, Malik'in her seferinde kanuni bir suç işlemişim gibi davranmasıydı. Bu da benim savunma mekanizmamı biliyor ve sinirlerimi yıpratıyordu.

Ama biraz daha sakin olmalıydım. En azından evime sağlam, sakin gidip gelmek istiyordum.

Sonunda bizimkilerin yanına varabilmiştim. Clupda beni bekliyorlardı. Çoktan sipariş vermişlerdi bile.

"Hoşgeldin bebek. Kocan mı erken salmadı yoksa."

Bakışlarımı önce Nida'ya, sonra Ali'ye çevirdim. "Bu kızı da kendine benzettin iyice."

Ali ellerini havaya kaldırdı hemen. "Bir şey yapmadan bile nasıl birçok şeyden sorumlu tutuluyorum anlamıyorum ki."

"Neyse, gidip bir şeyler alayım kendime." Yanlarından uzaklaşıp kendime de kokteyl aldım ve geri geldim. Bir sonraki içeceğimi ise birilerine kitleyip kendim almak için o kalabalığa girmeyeceğime dair kendime söz verdim.

"Eee, evlilik hayatı nasıl gidiyor yeni gelin?" Nida yine böyle Ali ağzından soru sorunca garip bakışlarım Ali'yi buldu.

"Kendisi biraz sinirli sabahtan beri. BB ile geçti ya, Hakan'a bileniyor. Bu da aklını meşgul etmek için bir yöntem işte."

Bakışlarım tekrar Nida'yı buldu. "Biraz abartmıyor musun?" Öldürücü bakışları beni bulunca da çenemi bu konu hakkında kapalı tutsam iyi olacağını gösteriyordu. "Üzgünüm tatlım ama aklını meşgul edebileceğin kadar renkli bir yeni gelin değilim maalesef."

"O iyi mi? Yani sana nasıl davranıyor?" Sonunda Nida kendi diline ait bir soru sorabilmişti.

"İyi. Normal yani. Bazen kafamız uyuşmuyor, birbirimize dikleniyoruz, ters düşüp bağırışıyoruz. Ama bazen de oldukça anlayışlı. Kibar, ilgili ve ben daha ağzımı açıp bir şey demeden ne istediğimi anlayabiliyor." Kokteylimi yudumlayıp dalıp giden gözlerim ile onu anlatmaya devam ettim. "Analizleri harika. Neyin ne olduğunu anlaması için birilerinin anlatmasına ihtiyacı yok. Sadece izliyor. Hatta uzun süre gözlemlemesine bile gerek yok. Göz ucuyla bakması yeter. Onu çok kısa bir süredir tanıyorum ama içinde saklı harika bir adam olduğunu anlayabiliyorum." Bir yudum daha içtim. Gürültüden beni duyuyorlar mıydı bilmiyorum. Belki de sıkılmışlardı beni dinlemekten. Ama onu anlatmak istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇIKARLARIN KAFESİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin