4.BÖLÜM: Güven

365 32 36
                                    
















Damarlarımdan gerginlik akıyordu. Ve kanın yerine beni hayatta tutmak için değil, her şeyimi almak için mücadele veriyordu.

Tek bir soru, beni bu kadar uzaklara savurması normal miydi?

Aslında cevabımı merak etmediğini biliyordum. Garip bir şekilde aramızda soğuk savaş vardı. Aslında ben sadece çekiniyordum ve gergindim. Ama o bana neden böyle ters davranıyordu, kestiremiyorum. O da mı benden çekiniyordu ve yanımda gergindi? Hiç sanmıyordum. İlk karşılaşmamızdan beri ters davrandığım anlar olmuştu ama öyle uzatılacak bir konu yoktu.

Ve neden böyle davrandığını merak ediyordum.

Şimdiki amacı da aramızda soğuk savaş yaratıp ona çıkışmamdı. Ona çıkışmamı istiyordu. Ama neden?

Yapmayacaktım. Sessizliğimi koruyacaktım. Beni kışkırtmasına izin vermeyecektim. Bu değişken adamın enteresan tavırlarıyla başa çıkmak, eğlenceli bile olabilirdi.

Ve o an beni kurtaran bir şey oldu. Cebimdeki telefonum çaldı. Telefonumu çıkartıp ekrana baktığımda Ali'nin adını gördüm. Yüzüme geniş bir gülümseme yayıldı. Fedaim yine imdadıma yetişmişti.

Malik'e baktım. "Affedersin, açmam gerek." Ve bir şey söylemesine fırsat bırakmadan oturma odasından çıkıp ikinci kata yöneldim. Koşturarak koridorun sonunda, bana verilmiş olan odaya girip aramayı yanıtladım.

"Tam kapatıyordum. Müsait değildin sanırım."

"Hayır. Tam vaktinde aradın. Odaya geliyordum sadece." İlerleyip yumuşacık çift kişilik yatağa oturdum. "Nasıl geçti? Yapabildin mi bir şeyler?"

"Üç soru vardı. Birinden net eminim güzel açıkladım. Diğer ikisi sallantıda." Ali derin bir soluk verdi. "Sen ne yaptın, yeni gelin?" Sesindeki alay beni de güldürdü. Gelin mi?

"Deme şöyle. Evlendim işte. Nida da yeni gitti. Şimdi odaya yerleşeceğim."

"Zaman gösterecek diyoruz yani." Doğru diyordu. Şimdilik söyleyebileceğim bir şey yoktu. Ne diyebilirdim ki? Birkaç güne az çok anlardım neyin ne olduğunu, ne olacağını. Gerçi biraz zor bir adam olduğu belliydi ama Nida'ya karşı kibarlığı, benim kendimi kötü hissetmemem için yaptığı ufak davranışlar... İyi biri gibiydi de. Ama çelişkiliydi işte. Anlam veremediğim bir şekilde, çelişkili.

"Aynen öyle. Neyse, ben odama yerleşeyim. Sonra görüşürüz olur mu?"

"Olur. Arka planda Nida mesaj atmış zaten. Ona döneyim."

O göremese de kaşlarım havalandı. "Hadi ya! Durun bir, yerim soğusun. Gideli şurada kaç saat oldu sanki!" Alaycı çemkirmeme, sinir bozucu gıcık bir tavırla karşılık aldım.

"Bu işler böyle. Artık evli barklı bir kadınsın. Kusura bakmayacaksın." Ali ile gülüştük ve telefonu kapattım. Bundan sonra böyleydi tabi. Beni dışladığını hissettirip, hatta direkt yüzüme yüzüme söyleyip deli edecekti.

Bulunduğum durumda hala gergindim ve daha neyin ne olduğunu tam olarak idrak edemediğim için orayı özleyemiyordum.

Odada gözlerimi gezdirdim. Sıradan bir odaydı. Çift kişilik bir yatak, çift taraflı bir dolap, yatağın iki yanında tekli komodinler, bir banyo kapısı. Sağ taraf bu şekildeydi. Başımı sola çevirince de bir büyük cam ve balkon kapısı vardı. Kapının cam ile arasında kalan boşlukta da makyaj masası vardı. Oda genel olarak krem rengi ağırlıklıydı. Perdeler kapalı olduğu için karanlık sayılırdı.

Ayağa kalkıp önce perdeleri açtım. Hava yavaş yavaş kararmaya başladığı için fazla ışık girmemişti odaya ama iş görürdü. Sonra kapını yanındaki valizleri yatırıp hepsini açtım. Çok işim vardı. Açık valizlerin görüntüsü bile bir anda yorulmamı sağlamıştı.

ÇIKARLARIN KAFESİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin