jungkook,
bugün nasılsın?
yugyeom ile ayrılışının üzerinden yıllar geçse de etkisini gösterdiğini söylemiştin. sana kendini değersiz ve sevilmeye layık olmadığını hissettirdiğini... seni yeni yeni tanımaya başlıyorum ve bence sevilmeye layık bir insansın. çok fazla konuşmuyoruz ancak konuştuğumuz zamanlarda kendimi tarif edemeyeceğim şekilde mutlu ve iyi hissediyorum. umarım sen de benimle konuşurken kötü değil aksine iyi hissediyorsundur. iyi arkadaşlar olalım~♤♤♤
jungkook,
herkes senin kötü biri olduğunu söylüyor. onlara inanmak istemiyorum ancak bazen çok tuhaf davranıyorsun. seni anlamlandıramıyorum. neden böylesin? iyi arkadaşlar olabileceğimize inanmıştım... benden çok haz etmediğini düşünüyorum. umarım yanlış düşünüyorumdur. yarın sana yazmak için hikaye atmanı bekleyeceğim~
◇◇◇
jungkook,
bayağı uzun bir süre hikayende jimin diye birinden bahsediyordun. sahi, ne oldu? artık konuşmuyor musunuz? ben de çok sevdiğim birileriyle konuşmuyorum artık. çünkü onlar için sandığım kadar değerli degilmişim. bunu başka bir zaman sana anlatmak isterim. beni dinlersin, değil mi?
♧♧♧
jungkook,
tuhafsın... hayır bunu kötü anlamda demiyorum. ama kötü de anlamda diyorum sanırım? her zaman hikayelerine cevap vererek 3-5 kelime konuştuğum jungkook gibi değilsin. seninle daha fazla konuşmak istiyorum. seni daha fazla tanımak istiyorum. yugyeomun canı cehenneme, hâlâ onu hatırlayıp üzülüyorsan çok üzgünüm. keşke elimden bir şeyler gelse... üzülme olur mu? o aptalın tekiydi zaten. onun dediği, hissettirdiği her şey palavra. lütfen kendini bu yüzden yıpratma. sana daha sık yazacağım, iyi arkadaşlar oluncaya kadar. böylece o yugyeomu da unutmuş olursun, hım? olur mu yeni en yakın arkadaşım?
♡♡♡
jungkook,
bu nasıl mümkün olabilir bilmiyorum ancak ne zaman fotoğrafını atsan kendimi onu izlerken buluyorum. attığın ses kayıtlarını birkaç defa dinliyorum. jungkook, bana ne yaptın? bu hissettirdiklerin doğru değil. sen benim en yakın arkadaşlarımdan birisin. lütfen jungkook, üzerimdeki etkini kaldır, bu yanlış...
♤♤♤
jungkook,
bana hitap şekline bayılıyorum, çok hoş. ben de sana farklı bir şeyler demek istiyorum. hey... "ev'im"e ne dersin? seninle konuşurken kendimi sıcacık hissediyorum. güvende ve evimde hissediyorum. yumuşacık sevgi dolu bir kucaklaşma gibi... jungkook, bir gün ben de sana bu şekilde hissettirmek istiyorum. biliyorum, mümkün değil, biz seninle arkadaşız ancak... umudun olmadığı yerde biz de olamazdık, değil mi?
◇◇◇
jungkook,
senden hoşlanıyorum. bunu kendime nasıl itiraf ettim bilmiyorum. sana atmak için fotoğraf çekiyordum. güzel çıkmak istedim. beni yakışıklı bul istedim. jungkook, sana o fotoğrafı atmak için tahmin edemeyeceğin kadar çok deneme yaptım. sonunda attım ama hoşuma gitmemişti. sense çok beğendiğini söyledin. sanırım o an cidden tekrar kendimi sevmeye başladım. ve hey, Tanrı aşkına, ben aslında kendimi değil seni sevmeye başladığımı fark ettim. jungkook, seni sevebilir miyim?
♧♧♧
jungkook,
gerçekten iyi arkadaşlar olduktan sonra sana bu duyguları hissetmeye başlamam ne kadar doğru, bilmiyorum. hasta olmuşsun, basit bir soğuk algınlığı ancak sana yemin ederim çıldıracak gibi oldum. jungkook, sana çorba yapmak ve ilaç almak, hastalığın geçene kadar başında beklemek istedim. ama üzgünüm, yapamıyorum. çok uzaktasın. keşke daegu'dan kalkıp busan'a gelebilsem. mesafelerden nefret ettim. şimdiye kadar yalnızca yıldızlarla olan mesafelerden nefret etmiştim; bilirsin, efsaneye göre ölen bedenlerdeki ruhlar, Tanrı tekrar bizi diriltinceye kadar yıldız olurlarmış. gökyüzünde bir sürü yıldız var jungkook. belki de onlardan birisi ben olabilirdim, sevdiğim yıldızlara kavuşabilirdim. ancak buradayım, bunun kıymetini bilmeliyim. her şeye rağmen...
♡♡♡
jungkook,
bana bugün jimin'i anlattın. üzgünüm, çok üzgünüm jungkook.
♤♤♤
jungkook,
her yerde jimin var... jungkook, bunu bana neden yaptın? hayır, amacım seni suçlamak değil, kalbimi ne denli hızlandırdığını ve yavaşlattığını bile bilmiyorsun. ama... bunu neden yaptın?
◇◇◇
jungkook,
neden o? bu kadar güzel bir aşk, bu kadar kıymetli bir sevgi... jungkook, o'nu kıskanıyorum. bu, utanç verici ancak öyle. hayır, bunu sana yapamam. sana ihanet edemem. seni sevmemeliyim. jungkook, kalbimden git.
♧♧♧
jungkook,
her yerde o var. insanlar aşık olunca her yerde aşık olduğu kişiden eserler görmezler mi? romanlarda, şarkılarda, dizilerde ve filmlerde... jungkook, ben seni değil ona olan aşkını görüyorum, onunla kurduğun hayalleri, ona verdiğin sözleri. jungkook, kitaplar yalan mı söylüyor yoksa? doğrusu hangisi? sanırım onlar haklılar, tıpkı senin de dediğin gibi, insanlar aşık olunca sevdiceklerini "her güzel şey"de bulurlar. ama jungkook, ona olan aşkın o kadar canımı acıtıyor ki benim "her güzel şey"imde de o var. yahut ikiniz varsınız. jungkook, göğsüm acıyor. gözlerim doluyor ancak asla düşmüyor yaşlar.
jungkook, kalbimden gitmelisin.♤♤♤
jungkook,
biliyorsun. seni sevdiğimi biliyorsun. ne denli seviyorum bilmiyorsun, heves sanıyor olduğunu düşünüyorum. jungkook, sana veda etmeye çalıştıkça kendine bağlamaya çalışıyorsun, lütfen yapma. jungkook, kalbin hastalıklı aşkınla hala onun için çarparken bana bunu yapma. seni seviyorum, bana hangi sıfadı uygun gördüğün mühim değil; arkadaşın, tanıdık birisi... ancak böyle yapma. lütfen jungkook, kalbimden git.
◇◇◇
Jungkook,
Sana veda etmeye geldim. Beni öldü bilebilirsin, ya da benimle hiç tanışmamış gibi yapabilirsin. Haklısın, seni tanımıyorum, sana ne anlam ifade ettiğimi bilmiyorum. Jungkook, eğer beni hatırlamak gibi bir hata yapar isen günün birinde beni iyi hatırla, olur mu? Sana yemin ederim, hâlâ kalbimdesin. Ama hey, sen orayı terk edene kadar tekrar oraya sahip çıkamam, değil mi? Jungkook, veda etmeyi bilmem ben, deniyorum; gördüğün gibi zihnim bile seninle doluyken nasıl yapacağım, inan bilmiyorum. Her şey karman çorman, kelimelerim de. Dilerim, Jungkook, dilerim tekrar üzülmezsin. Kokunu naaşından duyumsamak istemem.
□
Taehyung, kalemini bıraktı. defterini kapattı ve çalışma masasının çekmecesine koydu. burada aşkı güvende olacaktı. sandalyesini ittirdi, odasındaki balkona çıktı. hava çok güzeldi, yaz meltemi esiyor, kıvırcık siyah saçları uçuşuyordu. bu mevsimi seviyordu. elini balkon demirine yasladı, damarlarında hâlâ içtiği şarap dolaşıyordu. başı dönüyor, midesi bulanıyor, zihninde susturamadığı o kişiler çığlık çığlığa ne kadar iğrenç bir insan olduğunu haykırıyordu. Hayır, Taehyung iğrenç bir insan değildi, en azından o öyle sanıyordu. öyle olduğuna inanmak istiyordu. belki de o sesler haklıydı. artık Taehyung, neye ve kime inanacağını bilmiyordu. doğruyu yanlışı çözemiyordu. mantık, artık ona uğramıyordu bile. yorgundu. belki de gerçekten veda zamanı gelmişti. cebinden telefonunu çıkardı. kapattı ve ayak ucuna koydu. belki de bir tık fazla sarhoş olmuştu, beyninin uyuştuğunu hissediyordu. şu an attığı gibi kalbi hiçbir zaman atmamıştı. çünkü şu an hazırdı. gerçekten veda edebilirdi. gülümsedi, her güzel şey'in oldugu gibi, bu'nun da sonu gelmişti. gözlerini kapadı ve gülümsedi, uzun zaman sonra ilk kutu gülümsemesiydi. geceyi siren sesleri doldurduğunda, gün ışırken kuş seslerini haykırışlar bastırdığında, acı yerini alışılmışlığa bıraktığında... Taehyung gök yüzünde sönük bir yıldız olduğunda bile Jungkook, değişmedi. Haber alabileceği kimse yoktu, Taehyung'u sessizce hayatından çıktı sandı ve hastalıklı aşkıyla pek çok can yaktı. Zaman geçti, bir gün yolu Daegu'ya düştü. Kabristanı ziyaret etti ve onu gördü.
"Kim Taehyung.
2022/07/23
Işıklar içinde uyu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jungkook, kalbimden git. •taekook•
Saggisticataehyung, jungkook'u seviyordu. jungkook ise bir başkasını... angst