Merhaba!☺️
Burada size yalnızca iyi okumalar dilemek istiyorum çünkü bölüm sonunda zaten uzun uzun konuşacağız. Umarım beğenirsiniz. ☺️
1. Bölüm: Normal Bir Gün
"Evet sayın seyirciler, yarışmamıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bildiğiniz üzere son pozisyondan kimin kazanacağı asla anlaşılmıyordu. Karşılıklı pusu kurarak bekleyen siyah ve beyaz takımlar adeta gözleriyle savaşıyordu. Bakalım durum değişmiş mi?"
"Kızım!"
"Bir dakika anne!" diyerek anneme seslendim ve annemin bağırmasıyla ürkmüş ve oyunlarına ara vermiş kedilerime baktım.
" Hadi. Biraz daha oynayın gideceğim ben zaten."
"Aslı!"
"Efendim canım anneciğim." diye bağırdım en sonunda pes ederek.
"Arkadaşların geldi kızım. Seni çağırıyorlar." dediği an anlık bir telaşla az önce oturduğum sandalyemle birlikte kendimi yerde buldum. Böyle anlaşmamıştık. Buraya geleceklerini söylememişlerdi.
İçimden onlara nasıl hesap soracağımı düşünürken dolabımdan hızlıca birkaç şey alıp giydim ve saçımı özensizce tepeden topladım. Annemi öpüp evden çıktım. Merdivenlerden inerken içimden "Lütfen parkta onunla karşılaşayım. Lütfen parkta onunla karşılaşayım." diye tekrar ediyordum. Küçük aile apartmanımızın bahçesine çıktığımda çardakta oturmuş beni bekliyorlardı. Baran, Çağla ve Giray kendi aralarında sohbet ederken Alev her zaman yanında taşıdığı el aynasıyla bence hiç bozulmamış olan saçlarını düzeltmeye çalışıyordu.
Bu arada ben sizinle tanışmayı unuttum. Ben Aslı. Aslı Güzel. Ve en azından şuan normal bir hayat yaşıyorum. Şarkı söylüyorum, piyano çalıyorum ve en çok da üç aylık olan iki küçük kedimle oynuyorum. Tabi bunlar sadece yüzde otuzluk kısmı. Geriye kalan yüzde yetmişte de bizimkilerle takılıyorum.
"Hani parkta buluşacaktık!" diye söylenerek onların yanına doğru yaklaşırken hepsi gülüyordu. Nihayet Baran bir açıklama yapma ihtiyacı duydu.
"Ne yani hep birlikte gitmek istemiş olamaz mıyız? Ayrıca gruptan haberleşmiştik. Sanırım sen görmedin."
Ben içimde bir anda büyüyen utanma duygumu bastırmak için telaşla telefonumu elime alırken onlar sohbete devam ederek ayaklanmışlardı. Evet gerçekten de gruptan gelen bildirimler vardı. İlk Baran ve Çağla çıkmış, sonra sırasıyla Giray'ı ve Alev'i almışlardı. Parka en yakın ev benim evim olduğu için de en sona beni bırakmışlardı.
Yavaş yavaş yolda yürürken bir yandan da içimden hala aynı cümleyi tekrar ediyordum. Parkta onunla karşılaşmayı o kadar çok istiyorum ki. Tahmin bile edemezsiniz. Yani tabi ki de yanımda arkadaşlarım var onlarla da oturacağım ama onunla sohbet etmek beni dünyadaki her şeyden daha fazla rahatlatıyor. Bu arada "O kim?" diye merak ediyorsunuzdur şimdi siz. Hemen söyleyeyim. O benim tanıdığım en tatlı insancıklardan Cüneyt Amca. Onunla konuşurken sizinle uğraşır ama asla canınızı sıkmaz. Çok komiktir, masallar anlatır. Kısaca size kendi torunuymuşsunuz gibi muamele eder.
Parka ulaştığımızda hızlıca etrafıma bakındım. Cüneyt Amca'dan bir iz yoktu. Belki birazdan gelir diyerek bizimkilerin peşine takıldım. Çağla bir bank seçmeye çalışırken arkamızdan Giray'ın sesi duyuldu.
"Hepinize merhabalar arkadaşlar. Kanalıma hoş geldiniz. Bugün sizlerle birlikte masa üzeri Giray dansı yapacağız."
Tam tahmin ettiğim gibi Giray gelir gelmez başlamıştı. Alev onu kamerayla çekerken, o tahta bir bankın üzerine çıkmış dans ediyordu. Alev bu durumdan pek de hoşnutmuş gibi görünmüyordu. Gülerek oraya doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Mini Ordu
De TodoSadece biraz değişiklik istemiştik. Bu biraz(!) fazla olmadı mı? Yerin altında saatler, belki de günler... Üstelik buradan çıkıp çıkamayacağımızı bilmeden... ~Fons