Elimdeki kalemi masaya bırakıp yanımdaki Çağrı'ya döndüm.
"Biraz mola mı versek?"
O da bana döndü ve gülümsedi. "Süper olur."
Güldüm. "Çok yoruldun herhalde?"
"Yok canım, ne yorulması. Altı üstü birkaç saattir çalışıyoruz."
"Bitirelim istersen."
Son dediğinden sonra yüzündeki gülümseme solmuş, biraz gerilmiş gibiydi. "Ha, yok. Biraz mola verelim yeter. Devam ederiz sonra."
Tekrar güldüm. "Peki. Acıktın mı? Pek yetenekli olduğum söylenemez ama bir şeyler hazırlayabilirim."
"Olur aslında, birlikte hazırlayabiliriz."
Ayağa kalktım. "Hadi o zaman."
-
"Çalışkan birine benziyorsun aslında."
Bardaklara meyve suyu doldururken cevapladım. "Sadece benziyorum işte."
Güldü.
Gerçekten çok güzel gülüyordu. Aşık olunacak cinsten.
O yüzden aşık oldun herhalde?
Ne aşık olması ya?
Aşıksın işte.
"Aşık falan değilim!"
Bir anda bağırmamla ben bile korkarken Çağrı durduğu yerde zıplamıştı. "Ne?"
Sertçe yutkunup ona baktım.
"Ha, yok bir şey ya. Kusura bakma."
Bir anda eski moduna döndü ve yüzüne her zamanki gülümsemesini aldı. "Aşık falan-"
Cümlesini bitirmeden elimi onun dudaklarına bastırdım. "Hayır!"
Gülümsemesi solup dudaklarındaki elime bakarken hemen geri çektim elimi. "Kusura bakma. Bak gerçekten önemli bir şey değil. Bir an ağzımdan kaçtı. Konusunu açmayalım tamam mı?" Hızlıca konuşurken bir yandan da meyve suyu ile dolu olan bardakları alıp bahçeye çıktım.
Temiz rezil olmuştum. Olayı kurtarayım derken daha da batırmıştım ayrıca.
Bahçeye çıktığımda yine aynı yerime oturdum. Birkaç saniye sonra da Çağrı gelip yanıma oturdu.
Sandviçimi alıp yemeye başladığımda o da aynı şeyi yapıyordu. Aramızdaki oluşan sessizlik çok gericiydi. Yani, bana göre.
"Aşk nasıl bir şey?"
Sorusuyla içtiğim meyve suyu boğazımda kalmıştı. Yavaşça sırtıma vurduğunda ben de kendimi toparlayabilmiştim.
"Bilmem ki, ben hiç aşık olmadım."
"Peki, nasıl bir şeydir sence?"
"Hiç düşünmedim. Düşünmek de istemem."
"Güzel değil mi?"
"Sanmıyorum."
"Aşka inanmıyor musun?"
"Galiba."
"Daha önce hiç sevgilin olmadı mı?"
Art arda soruları sıralarken gerilmedim değildi.
"Oldu."
"Ee, o zaman?"
"Hepsi hoşlantıdan ibaretti, kısa sürede bitti de zaten."
Derince nefes alıp devam ettim.
"Eğer aşk gerçekse de bana bunu inandıracak kimse çıkmadı karşıma."
"Çıkar belki."
"Ha?"
"Çıkar diyorum. Belki çıkmıştır bile."
Şaşkınca ona baktığımda neyi ima ettiği anlamamıştım. "Neyi ima etmeye çalışıyorsun?"
Arkasına yaslandı ve omuzlarını silkti. "Hiçbir şeyi. Sadece bazen beklediğin kişi yakınından biri çıkabiliyor."
O kadar karmaşık konuşmuştu ki onu ben bile anlamamıştım. (Y/N: Aslında cümleyi ben toparlayamadım ama Çağrı konuşamamış gibi yapalım. 🙄)
"Peki." Daha fazla uzatmak istememiştim. Çünkü konu ilerlerse çok saçma yerlere gidecekti.
İlan-ı aşk falan mı yapardın acaba?
Yine saçmalamayan iç sesime karşı hiçbir şey düşünmedim. Aksi takdirde tekrar bir rezilliği kaldıramazdım.
•••
bu naz da aynı ben ya saftirik kız
oy ve yorumu unutmayalımm fikirleriniz benim için çookkk önemli 🫶🏻💗🫶🏻💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
him & i • tozluyaka
Fanfiction"Biz diye bir şey hiçbir zaman olmayacak, sok bunu kafana." çağrı x naz dizinin akışından alakasız bir şekilde yazılacaktır.