Kolumun altında Jungkook'un babaannesinden kalan eski antika malzemelerin bir kısmını taşırken bir kısmınıda Jungkook taşıyordu.Ona yardımımın dokunduğunu bilmek beni gülümsetiyordu.
Bir kaç saat önce evlerine gitmiş antikaları karton kutulara yerleştirmesine yardım etmiştim.Radyodan açtığımız müzik grubunun şarkısıyla eğlenerek eski eşyaların tek tek tozunu almıştık.Şimdi ise kutulardan biri benim diğeri Jungkook'un kolunun altındaydı.Kısa süredir tanışmış olmamıza rağmen bu kadar samimi olması garipti ama samimiyetimi ve iyi niyetimi hissettiği için böylesine nazik ve sevecen davrandığını umuyordum.
"Taehyung kollarım kopmak üzere şu odunların üstüne otursak nasıl olur?" Kafasıyla gösterdiği yere bakıp önden yürümeye başladım.Kutulardan birini yere bıraktı,odunlardan birini ikimizin oturacağı gibi yan bir şekilde çalıların üstüne koydu.Yaz bitip sonbahar geliyordu bu nedendir ki dökülmeye başlayan yapraklar,kurumaya başlayan çalılar üstüne baktıkça keskin sesleriyle sonbaharı iliklerime kadar hissettiriyordu.
Bende onun gibi elimdekileri bırakıp yanına oturdum.Bir süre ikimizde sustuk.Yoldan geçen, sonbahar telaşıyla hazırlık yapan insanları izledik.
Elini cebine atıp metal bir kutu çıkardı.Şaşkınlıkla baktım yüzüne.İçtiğini bilmiyordum tabiri gerekse ilk defa şahit oluyordum.Otlardan birini sarıp bana uzattı.Kibrit almak için elimi cebime soktum,kibrit kutusunu açıp baktığımda kibrit kalmadığını farkedince kutuyu iki metre ötesinde ki çöp kutusuna fırlattım.Dudaklarımın arasında ki sigarayla kalakaldım.
Jungkook farketmiş olmalı ki tulumunun küçük cebinden kibrit çıkarıp ucunu kutuya sürterek yaktı.Kibriti dudaklarımın arasında ki sigaraya yaklaştırıp ucunu tutuşturdu.
O an dünya dursa kafiydi.
Güzel yüzü mest ediyordu insanı halbuki şuana kadar kimseye bu kadar uzun süre dönüp bakmak istememiştim onun yüzüne bakmak istediğim kadar.
"İçtiğini hiç düşünmemiştim."
Kibritin ucunda ki ateşi sallayarak söndürmeden kendininkini de yaktı ve sorgularcasına bir bakış attı.
"Neden?Yani neden şaşırdın içmeme zira burda bizim gibi çoğu kişi içiyor."
O an istemsizce dudaklarımı araladım.Lanet olası çenemi tutamadım lakin sigarayı yakarken ellerinin ne kadar güzel olduğunu farketmiştim bu yüzden bunu dile getirmekten kendimi alıkoymak benim için 1.dünya savaşını durdurmak kadar imkansızdı.
"Ellerin,bir zehri taşımak için çok güzeller..."
Kimi kandırıyordum ki?Güzel demek az bile kalırdı.
Şaşırarak baktı bana.Hoş,benimde ondan farkım yoktu.Fakat daha sonra yukarı doğru kıvrılıp tebessüm eden dudakları tüm uzuvlarımın afallamasına sebebiyet vermişti.
Utanıp kafasını eğdi.
Zar zor duyulan sesiyle konuştu.
"Teşekkürler Taehyung lakin inan bana seninkiler kadar değil." Gülümsedim.Evet deli gibi atan kalbime rağmen sadece gülümseyebildim.
O an anladım bi bir sınavdı ve ben kaldım zira yüreğim yangın yeriydi meşalenin ucunda tutuşmuş bir ateş misali.
Neticede jungkook sigarasının yarısına gelmeden yere atıp ayağıyla ezmiş ve bana bakmadan kutusunu omuzlayıp ilerlemeye başlamıştı.
Arkasından yürürken onun gibi sigaramı atmak yerine dibine kadar içmeyi tercih ettim.
Dükkanın önüne gelene kadar ikimizde konuşmamıştık.Nihayetinde dükkanın tabelasını gördüğümde rahat bir nefes verdim.Dükkanın camından görünen saatler,el işçiliği belli olan bir takım yüzükler ve çeşitli müzik aletleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortal Stars
Fanfiction"Neden sigaranı yıldız çizerek söndürüyorsun?" Sigaranın intihar edercesine dökülüp giden küllerine aldırmadan derin bir iç çektim. "Yıldızlar ölümlüdür Jeon,tıpkı bizim gibi." !taekook! [02.07.2022]