doksan iki

12.6K 917 853
                                    

Yiğit,

Ağlayacaktım.

Hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar gerildiğimi ve çaresiz hissettiğimi hatırlamıyordum. Kapıyı çalmaya elim gitmiyor, bulunduğum yerde deli gibi titriyordum. Çok fenaydım...

"Yapabilirsin Yiğit. İçeride seni bekliyorlar, bekletip kötü bir izlenim bırakma. Hadi lütfen şu lanet kapıyı çal artık."

Yapamadım.

Geri gitmek bile daha cazipti.

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve birden kapıya elimi kaldırıp kibar bir şekilde vurdum.

"Başardım!" diye fısıldadım heyecanla.

İşkence gibi geçen bir bekleyişin ardından kapı açıldı. Kapıyı açan elbette Emirhan'dı.

"Hoş geldin." dedi kısık gözleriyle.

Gülümseyişi beni bir nebze olsun rahatlatırken gergin bir şekilde dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Hoş buldum."

"İçeri gel. Bu ne gerginlik Yiğit, sakin ol."

"Olamıyorum... Çok feciyim."

Tam bir şey söyleyecekti ki arkasından annesi geldi. O an Emirhan'ın kime benzediğini anlamıştım. Annesinin de gülümseyince gözleri kayboluyordu.

"Yiğit hoş geldin oğlum."

Dişlerimi sıkıp içeriye girdim ve elimdeki çiçekleri uzattım.
"Hoş buldum, bunlar sizin için."

Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Elimdeki çiçekleri aldı. Hangi çiçeceği seveceğini Emirhan'a daha önce sormuştum ve o da lale demişti. Bu yüzden ona pembe-beyaz laleler almıştım.

Lale benim de en sevdiğim çiçekti.

"Niye zahmet ettin kuzum, teşekkür ederim."

"Ne zahmeti asıl ben teşekkür ederim." diye saçma bir cevap verdiğimde gülerek çiçekleri kucakladı.

"Siz içeriye geçin, ben çiçekleri suya koyar koymaz geleceğim."

"Tamam anne." dedi Emirhan.

Annesi arkasını dönüp gittiği an bir anda beni duvara yasladı ve dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu.

"Senin o düşünceli hallerine ölürüm."

"Emirhan ne olur dur. Birisi görürse bu sefer gerçekten ölürüm."

Gülerek beni süzdü.
"Ne güzel olmuşsun öyle."

Gülümsedim. İçime beyaz bir tişört, altıma koyu lacivert kumaş pantolon giymiştim, içine sokarak kemer takmıştım. Üzerimde de yarım kollu pantolonla aynı renk bir gömlek vardı.

"Teşekkür ederim."

"Sus. Isırırım teşekkür eden ağzını." dedi dişlerini sıkarak.

Bir anda yan odalardan birinden bir ses yükseldi.
"Kapının önünde çocuğa cilve yapmak yerine içeriye getir ki ben de göreyim Emirhan!"

Utançla ellerimi yüzüne kapattım. Emirhan benim aksime gayet rahat bir tavır takındı.

"Benim için sizinle tanışmaya geldi Ali Kaptan, bırak da erkek arkadaşımı karşılayayım!"

Emirhan'ın babası gemi kaptanıydı.

İyice utanırken Emirhan'ın omzuna vurdum.
"Ne olur sus ve beni götür artık."

Düşman (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin