Saat sabahın altısı ,kepenk sesleriyle yankılanıyor bütün cadde.Bismillah diyerek başlayan ilçe esnafı tatlı bir telaş ile alışveriş yapma gayretinde,yavaştan yavaşa cadde hareketlenmeye başlıyor.Caddenin girişindeki yukarı ve az eğimli sokakta ağır ağır inen beyaz sedan model araba sanki cadde ve kalabalığa uyarcasına sakin sakin iniyordu caddeye doğru. Karşı kaldırımda kurbanlıklarını satmaya getiren, zayif uzun boylu esmer tenli ,elleri nasır tutmuş, yüzünde bir telaş ve hayatın omuzlarına bildirdiği koca yük ile "yetisen alir,yetişen alir" diyerek malını satmaya çalışan köylü. Bir yandan satın aldığı kurbanlığı yan yatırmış ayağını bağlayan ilçe sakini,bi yandan yerde yatan koyunun derin derin nefes alış verişi ve hayatının son saatlerinin yaşadığını bilmeden yeni sahibinin koklayarak tanımaya ve ne olup bittiğini anlamaya çalışması. Yan tarafta duran diğer satıcının beyaz, kulakları sarkık, alnında akıtma şeklindeki siyah nişanesi olan koyunun melemesi sanki yarın ölecekmiş gibi miskin miskin bakışı, az ötede saçı sakalı birbirine karışmış, üzerinde kirli bir gömlek ,ayağında tarihe tanık olmus bir çift kundura ve yeşili sonuna kadar yaşamış yesil renkli pantololu bir tamirci. İşine okadar dalmış ki yarının bayram olduğu belki unutmuşcasina var gücüyle elindeki ; gri renkli paslanmaya yüz tutmuş üstkapağıyla yıllara meydan okumuş çamaşır makinasını tamir ediyor.Bir yandan tamirhanede kahverengi tahta taburede oturan meraklı bakışlarla tamirciye pür dikkatli bakan, elli altmış yaşlarında, yüz çizgileri iyiden iyiye kendini belli etmiş, saçlarının beyazı hafiften siyah saç tellerinin arasinda belirginlestigi bir adam oturuyor.Bir yandan elinde siyah bir posetinden çıkardığı elektrikli el aletini tamirciye vermeye calisan ;(karakaşli hafif kilolu orta yaşlarında) bir adam ,az ötede sarı taksisiyle alınan kurbanlıklarını bagaja yüklemeye çalışan kel kısa boylu taksici Ahmet abi;kolay gelsin ,hayirli pazarlar demesiyle titrek bir sesile karşılık veren kurbanlık bakıcısı ve satıcı; sağolun Allah razı olsun. Küçük bir tebessüm ederek ahmet abiye karşılık verdi.İleride kalabalığın arasında el ele tutuşmuş ,üstünde kırmızı uğur böcekli bir kıyafet,saçları her iki yandan örgülü, tahminen beş yaşlarında sarı saçlı çakır gözlü bir kız çocuğu. Yanında elinde elma şekeri olan siyah saçlı, mor kazaklı, sıska kızla aynı boyda bir erkek çocuk. Sevinçle hafiften paytak paytak caddeden yukarı doğru yürüyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİFE GÜNÜ
HumorÇevremde talı bir telaşın,içinde sessizce olan biteni gözlemlemek. Bayramdan önce kalabalığın içinde olan biteni sessizce dinledikten sonra, onca kargaşaya rağmen insanların ne kadar mutlu ve huzurlu bir bekleyiş içinde olduğunu görmek o kadar da...