Iki çocuğun o anları o kadar hoş ,o kadar güzeldi ki anlatamam. Caddeye göz ucuyla baktıktan sonra kalabalığın giderekhareketlilik kazandığını, gürültünün giderek arttığını söylemek doğru olurdu. Bu arada Tutak İlçesi:
Ağrı'nın yedi ilçesinden bir tanesi nüfusu az olan(7200) rakımı yüksek bir ilçedir. Halkın çoğu çiftçilikle uğraşmakta ,oldukça şirin küçük bir kasabayı andırıyor. Insanlar bu arada mutlu ve yaptıkları çiftçiliğin hakkınız sonuna kadar veriyorlar. Içinde Murat Nehri geçmekte ve bu da ilçeye farklı bir hava katmaktadır. Coğrafya olarak yüksek rakıma sahip, kışları oldukça soğuk adeta kutupları andırıyor. Yazları yalnızca temmuz ve Ağustos ayları sıcak geri kalan 10 ay mevsim normallerinin altında seyretmektedir. Zengin bitki örtüsüne sahip,Nisan ve Mayıs aylarında adeta yeşil bir denizi andırmakta.
Herkes birbirini tanır ve birbirleri ile bağlantı kurma açısından oldukça başarılar. Misafirperver ve cana yakın olan halka sahip .Caddemize geri dönelim:
Kalabalığın artması hareketin uğultu ve sesin artması caddeye farklı bir hava katıyor. Olup biten adeta eski bayram havasında ve sanki bir festival alanını andırıyordu. Manav tezgahlarında sebze ve meyve sokağa renk kattığını söylemek mümkündü. Kendi Mesleğimi unutup kalabalığı seyre dalmıştım. Hayranlıkla olup biteni izlemeye devam ediyordum. Karşı taraftaki kahvehanede oturan ahalinin aralarındaki konuşmalar anlaşılmıyor ama yüzlerindeki ifadeler melül ve miskindi.
Belki fiyatlar cep yakıyordu ama artan yüksek fiyatlara rağmen tezgah ve manav reyonlarında neredeyse sebze ve meyve bitmek üzereydi. Neticede dini vecibelerini yerine getirmek ve yılda bir defa kutlanan Kurban Bayramı içindi. Fiyatlar cep yaksa da alışveriş yapmak insanları mutlu ediyordu. Güneş neredeyse tam tepede ve caddeye adeta sırıtıyor bedavaya ısı dağıtıyordu.
Cadde ortasında duran yolcu minibüslerinin motor ve korna sesleri yükselen gürültü ve sesi adeta orkestra enstrümanları gibi eşlik ediyordu. Tıka basa dolmuş olan minibüsler öğlenleyin dinlenme molasına geçmeden önce caddedeki asfaltlı biraz tahribata uğramış, yolda ilerlemeye devam ediyorlardı. Bakkal Amcalar ellerindeki malları bir bir satıyor ve yüzlerindeki tebessüm giderek artıyordu.
Onca kalabalığın içinde tahta boş domates kasasının üzerinde oturan, yeşil entarili, yaşlı ve zarif bir kadın oturuyor. Gözlerini yola dikmiş kalabalığa aldırış etmeden uzun uzun bakıyordu. Kim bilir ne badireler atlatmış, ne zorluklar görmüş ,ne çileler çekmiş ,bakışlarından anlamak zor olmuyordu. Hatta kalabalığın içinde bir çoğunun dikkatini çekiyor ve gelen geçen Hal hatırını soruyor, bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu. Kafasını bir sağa bir sola sallayarak, hayır anlamındaki yüz ifadesi ile nazikçe reddediyordu.
Güneş tam tepede yerini almış, dik açıyla biraz önce bedavaya verdiği ışınların hesabını sorarcasına insanların beynine işliyordu. Bunca sıcaklığa rağmen kalabalık güneşe kafa tutmuş ve alışverişe devam ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİFE GÜNÜ
HumorÇevremde talı bir telaşın,içinde sessizce olan biteni gözlemlemek. Bayramdan önce kalabalığın içinde olan biteni sessizce dinledikten sonra, onca kargaşaya rağmen insanların ne kadar mutlu ve huzurlu bir bekleyiş içinde olduğunu görmek o kadar da...