"Hey Phoebe dans etmek ister misin?" diyen Ian ile dudaklarımı büzdüm. kişi de ayrılmıştı yanımdan. Phoebe bana öpücük atıp uzaklaşırken Nathaniel'in hemen elimdeki beşinci şişeyi bırakıp yanıma gelmesini diledim. Tabii ki sevgililerini bırakıp gelmemişti. O yüzden ben gittim ve yanına sandalye çekip oturdum. Tabii elindeki şişeyi almamla bana tersçe bakmış, elimden şişeyi kapıp arkasını dönmüştü bana.
Lanet olsun sana Nate.
"Dans edelim mi ufaklık?" diyen sesle yutkundum, kaskatı kesildim. Ciğerlerim bir gıdım nefes dilenene kadar nefesimi tuttuğumu bile farketmemiştim. Usulca başımı kaldırdığımda bana elini uzatmış, sevecen bir tavırla bakıyordu aşık oldduğum mavileriyle. Daha sonra ufaklık dediğini farkedip bir küfür savurmamak için kendimi zorlayarak elini tuttum. Bu temas ile vücudumun titrememesi için içimden Tanrı'ya yalvardım. Bu adam bana neler yapıyordu böyle?
Parmak uçları elime nazikçe temas ederken, beni dans eden bedenlerin biraz uzağına götürdü. Dans alanındaydık ama onlardan biraz uzaktaydık.
Ellerini belime yerleştirdiği anda i was never there şarkısının çalmasıyla içimden binlerce küfür savurdum. Şu an onu çılgınca öpmemek için o kadar çaba sarf ediyordum ki. Elleri çıplak tenime temas ederken gülerek, "Çok tatlı olmuşsun Val." dedi. Gülüşü bana dünya üzerinde hiç tatmadığım hisler yaratıyordu.
Midemdeki kelebekler, gırtlağımdan çıkmaya çalışırken her an pes edebilirdim.
"Bu favori şarkılarımdan." dedikten hemen sonra bir küfür savurmuştum. Bu halime gülmesiyle yanaklarımın kızardığına eminim. Utançla başımı omzuna dayadım. Lanet olsun bugün kendimi rezil etmeden durmayacak gibiydim.
"Bu benim de favori şarkılarımdan." deyip beni etrafımda döndürmesiyle dengemi kaybedip üzerime düşmesini sağladım.
Evet.
Bugün en büyük rezilliğimi yaşadım.
Sanırım bana içinden gülüyor
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
