"ah,nasıl unuturum.." tam eve gireceğim zaman aklıma markette aldığım kedi mamasını orada unuttuğumu hatırladım. Elimdeki poşetleri mutfağa bırakıp geri markete gitmek için binadan dışarı çıktım. Neyse ki market yakın,diye geçirdim içimden. Üç dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra markete varmış,kasaya doğru ilerlemiştim. Acilen eve gidip yarım kalan çizimlerimi bitirmem gerektiği için fazla hızlı davranıyordum ki yanlışlıkla birine çarptım.
"Kusura bakmayın,lütfen." önünde saygıyla eğilip kalktığımda,yüzüne daha yeni bakmayı akıl ettiğim için kendime küfür ettim.
Simsiyah kıyafetleriyle karşımda duran Jihoon,şaşkınlıkla bana bakıyordu. Sanırım karşılaşmamızı beklemiyordu ki ben de onun gibiydim.
"Ne işin var burada?"
sorduğu sorunun saçmalığını bir kenara atıp cevap vermemiş ve gitmeye yeltenmiştim. Kolumdan tutup beni bırakmıştı.
"Tamam,sorduğum soru saçmaydı." kafamı sallayıp kolumu geri çekecekken daha sıkı tutmasıyla bu fikirden vazgeçtim.
"Sana karşı gerçekten kırıcı davrandığımın farkındayım ve bunun için özür dilerim." gerçekten,durduk yere buna ne olmuştu?
"Ben,seni dinlemek istiyorum,hyunsuk." ifadesiz yüzümle ona bakarken o benden gözlerini kaçırıyordu. Derin bir nefes alıp kafamı salladığımda hafiften bir tebessüm ettiğini görmüştüm. Kolumu elinden kurtarıp kasaya koştum. Eğer biraz daha kedi mamasını almazsam belki başkalarına verebilirler diye endişe ediyordum. Eğer yine almak durumunda kalırsam kötü olurdu çünkü resmen hiç param kalmamıştı. Kasaya gittiğimde etrafta mama paketini ararken oradaki çalışanın "Buyrun?" dediğini duydum.
"Ben bir 20 dakika önce falan,kedi maması almıştım ama burada unutmuşum." kadın yüzüme boş boş bakmaya devam ederken kaşlarımı çatmıştım.
"Üzgünüm beyefendi,kedi maması yok burada."
"Ne demek yok? Alın fişe bakın,lütfen. O kedi mamasını aldım ben." Elimdeki fişi kadına uzattığımda kadın oflayarak elimden alıp incelemeye başladı. Sinirlerim yavaştan bozulmaya başlamıştı.
"Evet,kedi maması almışsınız. Ama burada yok."
"Ne yaptınız o zaman? Nerede bu mama?" kadın cevap vermeyip arkamda bekleyen müşterinin aldığı şeyleri geçerken,sinirle nefes almış ve marketten çıkmıştım. Kedimin maması hiç kalmamıştı ve üstüne aldığım mamayı kaybetmiştim. Üzüntüyle marketin kenarında bulunan kolilerin yanına oturdum. Eğer dışarda olmasaydım ağlardım bile ama insanların içinde ağlamayı her zaman güçsüzlük olarak görmüşümdür ve güçlü durmak için her zaman yalnızken ağlardım. Kendimi zor tutsam bile olmuyordu. Marketin kapısının açıldığını duyunca bakışlarımı oraya çevirdim. Jihoon,elinde poşetlerle çıkmıştı. Bakışlarımı anında yere çevirip ellerimle oynamaya başladım. Poşetlerin çıkardığı sesler yüzünden jihoon'un bana doğru geldiğini anlamıştım. Kafamı kaldırıp ona baktığımda bana gülümsediğini gördüm. poşetlerden birini bana uzatınca kaşlarımı çatmıştım.
"O kedi maması aslında oradaydı,ama senden yine para almak için vermediler. Ben aldım." şaşkın bakışlarım bir poşet,bir jihoon'da geziyordu.
"İnsanlar,çok kötü. Kedi mamasını bedavaya bile vermeleri gerek! ama onların tek düşündüğü şey para." Sinirle söylediğim şeyleri jihoon ağzından garip bir ses çıkarıp onaylamıştı. Yerimden kalkıp elinden poşeti alınca gülümsedim.
"Teşekkür ederim,jihoon." jihoon cevap vermemiş,elini omzuma koyup hafifçe sıkmıştı. Tam evime gideceğim zaman jihoon yine kolumdan tutmuştu.
"Yarın,beraber kahve içmeye ne dersin?"
---
evt jihoon'un başına taş düştü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her gün,her gece. | Hoonsuk texting
Randomhyunsuk: her gün,her gece yormadı mı bu çile?