yer: Bordeaux, France.
zaman: baharın başlangıcı, 1950 - 20.00Her seferinde onu göreceğim zaman olduğu gibi bu sefer de içim kıpır kıpır hislerle dolu, bekliyorum artık mesken bellediğim evinde. Onu beklediğim her bir saniye benim için saniye olmaktan oldukça uzak. Düşlere dalmayı engellemek mümkün değil bu sürede. Onun için özenle yaptığım, her bir dikişini dahi defalarca kez kontrol ettiğim elbiselerin içinde gelecek az sonra. Onun için seçtiğim en güzel ipekten kumaşların içinde salınacak ve şüphesiz, her zaman olduğu gibi bana tek bir kirpiğinin oynamasıyla dahi cenneti getirebilecek.
Bekleyişim nihayet son bulduğunda zavallı kalbim onun için daha çok çırpınmaya başladı. Ellerim, gözlerim ve dudaklarım bir an önce ona kavuşmayı arzuluyordu, bütün bunlarla baş etmek çok zordu. Neyseki uzun süre geçmeden ızdırabımı dindirdi ve merdivenlerden salına salına indikten sonra kendini kollarım arasında atıverdi.
Üzerindeki kırmızı elbisenin belindeki korse bilhassa onun kıvrımlarını ortaya çıkarmak için eklediğim bir detaydı. Güzelliğini saklayan bol kıyafetlerden onu kurtarmayı kendime görev bilmiştim tasarımlarımı yaparken. Tenine en çok yakışan renk olan kırmızıyı seçmemem ise herkesin anlayacağı gibi, imkansızdı.
"Büyüleyici görünüyorsun." dedim, yeşil gözleri benimkileri delerken. Ellerim güzel tenini saran saten kumaş üzerinden ince beline kavuştu. Onu iyice sarmaladım ve aramızda tek milim boşluk kalmayacak şekilde kenetledim vücutlarımızı birbirine. Bir anlığına saçlarına dokunmak istedim fakat özenle yapılmış olduklarından elimi sürmedim, böylece parmaklarım boynuna yöneldi ve oradaki ince tenini yavaşça okşamaya başladılar. Bu temasla gözlerini yavaşça kapattı, dudaklarında küçük bir aralık belirdi. Gözlerimin önündeki ifadesi beni yine ve yeniden mest etti, içimdeki bütün arzuları uyandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wine red ❘ taekook
Short Story✓ Benim sevgilim cesur adamları severdi, benim sevgilim onun için yanıp tutuşmamı; kendimden geçmemi ve her bir zerremin ona aşık olmasını severdi. Ben de onun altımda, ipek çarşaflarım içinde kıvranışını. [ minific ]