2. Bölüm

458 65 4
                                    

Elsie, deklanşörün tıklama sesi ve birkaç boğuk kıkırdama sesiyle uyandı. Nerede olduğunu hatırladığında sesleri görmezden gelmek ve uykuya dalmak üzereydi. Hala uykuda olan James, kollarını ona sarmıştı. Elsie, James'in vücudunun sağ tarafındaydı ve James ona arkasından sarılmıştı. Bu ikisi arasında sık sık yaşanan bir şeydi, James fiziksel olarak çok sevecen bir insandı ve Elsie ondan gelecek bedava kucaklamayı asla geri çeviremezdi. Yine de deklanşör sesinin tam olarak ne olduğunu fark ederek uyandı.

Önünde, yüzünün yarısı kamerayla kapalı şekilde kıkırdayan bir Remus Lupin duruyordu. Sirius ve Peter, yüzlerindeki bilmiş sırıtmayla onun arkasındaydılar. Elsie'nin yanakları kızardı.

"Remus John Lupin, ne yaptığını sanıyorsun sen!?" James'i uyandırmamaya çalışarak sertçe fısıldadı. Hareketli fotoğraflar çekmek için büyülenen muggle Polaroid kamerasından bir görüntü çıkmaya başlamıştı.

"Şimdi, şimdi küçük Tibbles..." Onunla alay etmeye başladı, "Çok yüksek sesle konuşmasan iyi olur. Uyuyan güzeli uyandırmak istemeyiz, değil mi?" Yüzünde büyüyen bir sırıtışla James'e işaret ederek konuşmasını bitirdi.

Elsie, James'in pençesinden dikkatlice kurtulmaya çalışırken somurttu ve kollarını birbirine bağladı. James uyku sersemliğiyle onu kendine yaklaştırıp başını boynunun kıvrımına sokarak kızın girişimlerine direndi, "Elsieeee... kıpırdama." dedi inleyerek. Elsie'nin yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"Evet Els, kıpırdama," diye alay etti Sirius, "Aşık çocuğu üzme." Şarkı söyleyen bir sesle devam etti, "Tibbles ve Çatalakcık, bir ağaçta oturuyorlar..." Remus'un elinden hareketli fotoğrafı kaparken sesi giderek daha da yükseliyordu. Sirius yavaş yavaş kapıya doğru geri adım atmaya başlarken Elsie fotoğrafın hala onda olduğunu fark etmişti.

Paniklemeye başlamıştı, "Sirius Black! Buna cesaret etme bile! Onu hemen bana ver!"

"Ö-P-Ü-Ş-..." diye başlamıştı ki Sirius, "BURAYA KADAR!" diye bağırarak yataktan atladı Elsie ve ona doğru koşmaya başladı. James çığlık atan kızı duyunca irkilmiş bir şekilde sarsılarak uyandı.

Sirius'un odasından çıktıktan sonra Elsie'nin arkasından koşmasını izledi ve oturma odasına giden merdivenlerden ayak sesleriyle birlikte Sirius'un "...-Ü-Y-O-R-L-A-R" diye bağırmasını duydu.

Oturma odasına ulaştıklarında, Elsie Sirius'u yere düşürüp doğrudan onun üstüne yerleşti. Remus, James ve Peter iki arkadaşını uzlaşmacı bir konumda bulmak için merdivenlerden aşağı koşarak geldiler.

"Kahretsin, Els. Üstümde olmayı bu kadar istiyorsan, sadece sorabilirdin," dedi Sirius, bunu duyan her kızı -tabii ki Elsie hariç- baştan çıkaracak pürüzsüz bir tonda. Kız gözlerini devirip kolunu tutarken Sirius ona göz kırptı, hala ondan fotoğrafı almaya çalışıyordu.

James, savunmacı bir tonda, "Hey, ondan uzak dur, seni pislik," dedi Sirius'a. "Senin yerine benim üstümde olma seçeneği varken neden senin üstünde olmak istesin ki," diye sırıttı ikisine doğru yürürken ve Elsie'yi Sirius'un üzerinden almak için elini beline doladı. Daha sonra Sirius'a elini uzattı ve onu da yukarı çekti.

"Lütfen ama hepimiz senin bir seçenek bile olmadığını biliyoruz, Çatalak," Sirius yuvarlak gözlüklü çocukla konuşurken gözlerini devirdi. Bir anlık dikkat dağınıklığı içinde Elsie fotoğrafı Sirius'un elinden aldı ve çocuklar arasındaki konuşmayı görmezden gelerek mutfağa girdi.

"Neden olmasın?" James, en iyi arkadaşının odadan çıkışını izlerken kaşlarını hafifçe çatarak sordu.

"Çünkü Lily'ye aşıksın, Çatalak. Bunun cevabını ben bile biliyorum. Başka kimsenin şansı bile yok," dedi Peter sonunda konuşarak. Remus ve Sirius ona katılarak başını salladılar. King's Cross istasyonuna gitmeye hazırlanmak için dört çocuk yukarı çıktılar.

Losing Game /// James Potter (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin