okurken dinlemeniz için oluşturulmuş fest playlistlerine panomdan ulaşabilirsiniz 🤎
Günlerdir kedisini kafeste gezdirmiş ama yine de ona yaraşır bir yer bulamamıştı. İlk gittiği yerde kendilerince çokça mantıklı olan bahaneleri sıralamışlar ve adamı üzmekten başka birşey yapmamışlardı. Öylesine bir kasaba girdiğinde, oradaki adam bunun çok zor olduğunu söylemişti ona. İnsanlar kedileri sevmiyor demişti kısaca. Sonra düşünmüştü, insanlar hiçbir şeyi sevmiyorlardı ne de olsa. Onlar ne istediğini bilmediği hâlde her zaman daha fazlasını isteyenlerdi. Onlar sevgi nedir bilemezlerdi. Belki asla bir kediyi sevme şerefine erişemeyeceklerdi.Bir gün kedisine ev arıyor, bir gün güzel öğrencisine piyano derslerinde yardım ediyordu. Bir gün de hastaneye gidiyor ve kontrollerini yaptırıyordu. Canan'ı pek bi severdi. Yaşının küçüklüğünü hiçbir zaman dert edinmiyor sürekli öğretmenine yardım ediyordu. Dersleri de kolayca bitiriyor pek zorluk çıkarmıyordu. Ama birkaç zaman talihsizlikler oluyor ve Olcay Bey'in rahatsızlanmalarına yardım ediyordu. Daha bilmiyordu kız öğretmenine yakında veda edeceğini. Bilecek gibi de değildi.
Kanserdi Olcay. Uzun zamandır bununla ilgili ilaçlar alıyordu. Fenalaşıyor, ayakları yerden kesiliyordu. Kalbi fena halde acıyordu bu olanlar yüzünden. Kalbi en çok da kedisine acıyordu. Hanım'ına. Olcay gelmemek üzere gittiğinde ne yapacaktı? Yanında olan tek varlıktı kedi. Şimdi tek düşündüğü öldükten sonra ona kimin bakacağıydı. İyi bir yere yerleştirmek isiyordu evladı saydığı kediyi, bu yüzdendi tüm endişesi.
Öğrencisi Canan da pek bi severdi Hanım'ı. Bir gün derse geldiğinde ve Hanım gibi bir kedisinin olmasını dilediğinde Olcay Bey'in içinde meraklı kelebekleri dolanıyordu. Kıza hitaben, onun da -eğer iyi bakarsa- böyle bir kedisinin olabileceğini söylemişti. Ama kız üzgünce annesinin düşüncelerini dile getirmiş ve bunun olamayacağını ifade etmişti. Sonralarda ders, notalar eşliğinde akarken Olcay Bey'in krizi tutmuş ve aceleyle öğrencisinden ilaçlarını istemişti. Zavallı kız büyük bir şokun içindeyken sadece yaşından dolayı böyle olduğunu ve iyi olacağını söylemişti adam. Ertesi günlerde pek bi' sevdiği arkadaşının evine gitmiş ondan Hanım'a bakmasını rica etmişti. Öleceğini söylememişti elbet. İnsanların, onu zor zamanında bir yük gibi görmesini istememişti hiç. Bu yüzden uzak bir yolculuğa gideceğini ve tüm masraflarını ödeme şartıyla ona bakıp/bakamayacağını sormuştu. Kadın neşeli tavırlarla sorun olmayacağını söylemişti. Siranüş'ün evi zaten kedi doluydu. Hepsi de sokaktan getirilmiş zavallı hayvanlardı. Vahşiydiler. Siranüş bu yüzden başta uyarmıştı adamı, 'benimkiler sizin gibi efendi bir kediye iyi gelemeyebilir. Sizin kediniz sizin gibi efendice yaşamaya alışmış' demişti. Olcay Bey biraz düşünmüş ve aklına eskiler gelince burukça gülümsemişti.
Bir süre kedilerden konuştuklarında sahiplerinin onları, nasılsa geri döneceğiz diyerek bıraktıklarını ve bir daha asla gelmediklerini anlatıyordu. Aileleri tarafından terk edilmiş kedilere kucak açmıştı kadın. Hanım'ın bunlardan biri olmayacağına ise çok emindi, "Ama siz öyle değilsiniz eminimki. Hayırlısıyla geri geldiğinizde koşarak buraya geleceksinizdir. O zaman ciğer parasıyla da olmaz. Alırım şu hayvancıklara bir bakım evi." Sohbetlerini bitirdiklerinde Olcay Bey arkadaşına veda etmiş ve otobüse binmek üzere durağa ilerlemişti. İnsanların saygısız iteklemelerine karşın hemencecik içeriye girmiş boş bulduğu ilk yere oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[tk]: hanım #yeşilçamff
Fiksi Penggemar"Hâl böyle olunca, anlayacağınız, bu efendi gemi ben yokum arkadaş dedi. Bırakın artık yakamı, bu dünya bana göre değil." (Hanım isimli yeşilçam filminden uyarlamadır.) #taekook [150822] -🎻🕰🪶