#5

266 31 50
                                    

Zil çaldı ve hızlıca kapıyı açmaya gittim.

"Hyung merhaba"

O da gergin gözüküyordu. Ama bu hali bile tatlı gelmişti bana.

"Hoşgeldin gel içeriye"

Jake içeriye girdi ve beni kenarda bekledi. O sırada annem geldi.

"Aa hoşgeldin Jaeyun-ah"

"Merhaba Seon teyze"

"Anne biz odam da olacağız bir şey istersek ben alırım sen gelme"

"Tamamdır oğlum"

Hızlıca Jake'e yolu gösterdim ve odama gelmiştik.

"Kendini kasma kendi odanmış gibi davran olur mu?"

"Tamam da hyung, odan dehşet güzel"

"Teşekkürler"

"Bi dakika bi dakika, müzik çaların mı var?!?!?!?"

"Şey evet Fransadayken almıştım"

"Bu harika şaka mı, woaah cidden muhteşem"

"Beğenmene sevindim"

Jake benim yatağıma oturdu ben de çalışma masamın sandalyesine oturdum. O gözleriyle odamı incelerken ben onu inceliyordum. Giydiği gri sweatshirt ve siyah şortundan tutun kulağındaki küpelere kadar inceliyordum. Ah cidden o çok yakışıklıydı. Bunu söylemek beni ne kadar utandırsada onu öpmek istiyordum. Hem de fazlasıyla öpmek...

"Ee hyung bana gitar çalıcak mısınn?"

Yüzüne tatlı bir gülümse koyduğu için kendimi tutamadım ve ben de güldüm.

"Çalacağım ama eğer istek parçan varsa söyle onu çalayım"

"Hmmm bir düşüneyim... Buldum, Cigarettes After sex- Flash. Çalabilir misinn?"

"Sen de mi Cas dinliyorsun?"

"EVET SEN DE Mİ DİNLİYORSUN?"

"EVET OHA"

"YA BU CİDDEN MUHTEŞEM"

"Tamam o zaman çalıyorum"

Elime gitarımı aldım ve çalmaya başladım. Ben çalarken Jake bir anda söylemeye başladı. Gözlerime bakarak söylüyordu. Ben de onla birlikte eşlik ettim...

I'm a flash
You were blinded by the love I had
I'm a flash
The light could only get in through the cracks

And you've gotta do the right thing
Do the right thing baby
You're the white swan in my photograph
Do the right thing
Do the right thing baby
You're the white swan in my photograph

Beraber gözlerimizin içine bakarak şarkı söylüyorduk. Bu cidden beni deli ediyordu, ah şu an onu öpebilsem keşke diye geçirdim içimden. Şarkı bittiğinde Jake beni hafifçe alkışladı ve güldüm.

"Şarkı söylediğini bilmiyordum"

"Evet çoğu kişi bilmiyor aslında hyung sen o bilen nadir kişilerdensin artık"

Dediğine güldüm ve gitarımı aldığım yere koydum. Sonra sandalyemi Jake'e doğru yaklaştırdım. Biraz şaşırmış gibi bakıyordu ama şu an bu mesafeden daha yakın olmak istiyordum.

"Gülüşün çok güzel Jake"

Dediğim şeye şaşırmış olmalıydı çünkü gözleriyle bana değil etrafa bakıyordu.
Birazcık daha yakınlaştım,birazcık daha ve birazcık daha derken artık nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Onu öpmemek şu an benim için o kadar zordu ki anlatamam. Sırf bu yüzden saçında bir şey varmış gibi yapıp saçında bir şey olmasa da almış gibi yaptım,kalbim çıkacaktı. Kesinlikle bu aşktı. Ben Jake'e aşık olmuştum. Onun mutlu yüzünü, şaşırmış yüzünü, heyecanlı yüzünü hepsini görmek istiyordum. Dudaklarının hissiyatını kendi dudaklarımda hissetmek, kollarını boynumda sarılı bir şekilde hissetmek istiyordum. Bunu Jake'e hemen söylemem gerekmiyordu ama nasıl dayanacaktım? Yine de o da bana sinyaller verene kadar açılmamaya karar verdim.

"Saçında bir şey vardı da onu aldım"

"Ha-, a-anladım"

Daha sonra birazcık daha oturduk ve sohbet ettik, o bana kendi arkadaşlarını anlattı ben de ona kendi arkadaşlarımı anlattım. Daha sonra geç olduğu için gitmesi gerektiğini söyledi ben de onu uğurlamak için kapıya kadar çıktım.

"Çağırdığın için teşekkürler hyung çok eğlendim"

"Ben asıl teşekkür ederim sayende sıkılmadım"

"O zaman sonra görüşürüz"

"Görüşürüz iyi geceler"

El sallayıp gitmişti ve eve girene kadar onu izlemiştim. Şimdi onu özlüyordum, evet yeni gitti ama onu özlemiştim. Birazcık evin karşısındaki banklarda oturmak istedim. Sadece önüme bakıp duruyordum başka bir şey yapmıyordum. Bu durum yüzünden kafayı yiyecektim, daha sonra karşıda koşa koşa gelen Jake'i gördüm ve ayaklandım. Jake yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı ve yavaşça eğilmişti.

"İyi misin?"

"E-Evet, sadece (yutkunur) uzun zamandır koşmuyordum ondan yoruldum"

Yavaşça Jake'i yanıma oturttum ve yanıma aldığım su şisesini ona verdim. Şu an benim dudağımın değdiği yerden içiyordu. Bu bizi öpüşmüş yapmaz mı? Bence öyle yapar.

"Neden geldin bir sorun mu var?"

"Hyung aslında..."

"Hm?"

Jake'in bir şey demesini bekliyordum ama demedi sadece yüzüme baktı ve bir anda beni dudaklarımdan öptü. Evet, evet beni öptü. Ne olduğunu asla anlayamıyordum. Çok karışıktı her şey, ama tek istediğim öpücüğüne karşılık vermekti ve yaptım. Jake'i geri öptüm ve nefessiz bir şekilde yaklaşık 5 dakika öpüştük. En son nefes almak için çekildiğimiz de birbirimize bakıyorduk.

"Hyung ben, ben özür dilerim"

diyip bir anda yanımdan ayrılmıştı. O an çok kötü hissetmiştim, kalbim acıyordu. Gözlerim doluyordu ve ellerim titriyordu. Neden? İğrendi mi yoksa? Ya da ben mi yanlış anladım? Ama o beni öpmüştü ilk. Şu an düşündüğüm tek şey bok gibi hissettiğimdi.

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

bolum belki kisa gelmistir ama 4 bolum oldu artik opussunler dedim sacma oldu biraz ama halledicez gece gece saliyorum bolumu iyi okumalarr 💞💞

you are the white swan /// heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin