#8

227 22 61
                                    

Lunaparka vardığımızda hepimiz ilk önce hız trenine binmeye karar verdik. Sunoo çığlık atmadan duramadı, üstüne Niki saçma sapan hareketler yapıyordu o sırada Sunghoon Niki'yi azarlıyordu. Bense sadece Jake ile el ele tutuşup bağırıyordum. Jake gerçekten korktuğu için sıkıca elimi tutuyordu. Hız treninden indikten sonra korku evine girdik. Jay o kadar korkuyordu ki, sürekli Jungwon'un arkasına saklanıyordu. Niki ise Sunghoonla uğraşıyordu Sunoo da onların o haline gülüyordu. Ve en sonunda da dönme dolaba binmeye karar verdik ama Sunghoon, Niki ve Sunoo binmediler, Sunoo kendini iyi hissetmediği için Niki Sunoo ile yalnız kalmak istedi ama Sunghoon ikisini yalnız bırakmak istemedi bu yüzden gelmedi. Ben ve Jake binmiştik. Bir başkasına da Jay ile Jungwon binmişti.

"Korkuyorsan inelim"

"Yok yok, senin yanında olduğum sürece korkmam hyung"

"Hız trenin de pek öyle görünmüyodu ama"

diyip güldüm. Omzuma hafifçe vurup o da güldü. Cidden hayatımın en iyi zamanlarını geçiriyordum. Jake kafasını omzuma koydu ve elimi tuttu.

"Ah hyung o kadar mutluyum ki"

"İnan ben de çok mutluyum"

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerinin içi parlıyordu resmen. Nazikçe dudaklarımızı birleştirdik, Jake elini elimden çekmişti ve kollarını boynuma dolamıştı. Yavaşça kucağıma çıktı ve öpüşmeye devam ettik, ben de ellerimi beline doladım. Bir anda dönme dolap durdu. İkimiz de duraksadık.

"Korkma bir şey olmaz"

"Hyung... emin misin"

"Evet daha önce annemle binmiştim arada böyle duruyolar sonra devam ediyorlar"

"Tamam o zaman..."

Ortamda bu yüzden bozulmuştu. Şu lanet olası dönme dolap.

"Hyung..."

"Efendim"

"Beni öpmeye devam etmeyecek misin..."

Ah siktir. Jake böyle diyince bir anda onu öpmeye başladım. Şu an dönme dolapta en tepede öpüşüyorduk. Neyse ki etrafımızdaki yerlerde birileri yoktu. Öpücüklerimiz gittikçe sertleşti. Yavaşça dudaklarımı Jake'in boynunda gezdirdim. Benim için boynunu iyice açmıştı. Her sert öpücüğümde Jake'in minik inlemesini duyabiliyordum. Bu da daha çok yapmak istememe sebep oluyordu. Ama bulunduğumuz ortam uygun olmadığından kendime engel oldum. Tekrardan dudaklarımı Jake'in dudaklarıyla buluşturdum ve en son hafif bir öpücük kondurarak sessizce güldük. Tam o sırada dönme dolap tekrar çalışmaya başlayınca Jake düşüyordu ve ben onu belinden sıkıca tuttum.

"İyi kurtarmaydı"

"Öyle mi"

"Hmm"

"Seni o kadar çok seviyorum Jake"

"Ben de seni çok seviyorum Heeseung"

İlk defa ismimi söylemişti ve bu çok hoşuma gitmişti

"Bir daha söylesene"

"Seni çok seviyorum?"

"Hayır hayır, ismimi"

"Heeseung..."

"Efendim"

"Heeseung seni çok seviyorum"

"Siktir kendime öyle engel oluyorum ki"

Jake dudağıma narin bi öpücük kondurdu, hala kucağımdaydı ve o şekildeyken birbirimize sımsıkı sarıldık. Daha sonra dönme dolap aşağıya inene kadar Jake kucağımda kaldı, ben de kafamı omzuna koydum o da o sırada saçlarımı okşuyordu. Sonunda yere geldiğimizde indik.

you are the white swan /// heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin