İyi okumalar dilerim bebekler✨
Kahvaltı için odama ufak bir yer sofrası kurulduğunda güler yüzle hizmetlilere teşekkür ettim. Benim farklı bir ricam olmadığı sürece tüm öğünlerimi odamda yiyordum.
Kralımız'ın isteği üstüne böyle yapılıyordu. Haremdeki diğer cariyeler ile iyi geçinemediğimden Kralımız odamda huzurla yemek yememi uygun görmüştü.
Kralımız'ın haremdeki gözdesi olduğum için diğer cariyeler benden hiç haz edemiyorlardı.
Ben kendimi 'gözde' gibi büyük sıfatla adlandırmak istemesem de tüm saray halkı arkamdan öyle diyordu. Kralımız'ın el üstünde tuttuğu gözdesi olduğumu konuşuyorlardı.
Oysa Kralımız'ın bana o kadar da düşkün olduğunu veya beni el üstünde tuttuğunu düşünmüyordum. Elbette bana pek çok iyiliği dokunmuştu, majestelerinin. Fakat tamamıyla bana acıdığındandı...
Beni haremine aldığında annemi yeni kaybetmiştim. Babamın ben doğduktan sonra hem annemi hem de beni terk ettiğini biliyordum, lakin dahası yoktu. Annem ondan sadece bu kadar bahsetmişti.
Kralımız bana sarayda bir oda vermişti. Tüm ihtiyaçlarımı karşılıyordu. Bunlar için minnet duyuyordum.
Ayrıca lütfedip bana bizzat okuma yazma da öğretmişti, Kralımız... Boş vakitlerimde Kralımız'ın bana verdiği kitapları okuyabiliyor veyahut Kralımız sefere çıktığında onunla mektuplaşabiliyordum.
Usulca kahvaltımı ederken dışarıyı izledim. Sarayın bahçesinde koşuşturan hizmetlileri, cariyeleri.
Saraya ilk geldiğimde benimde yerine getirmem gereken vazifeler vardı. Lakin yıllar içinde iyiden iyiye azalmışlardı. Ben saraya geleli neredeyse 6 yıl olmuştu. Sarayın vazifeleriyle alakadar olanlar genelde yeni gelen cariyelerdi.
Bir çoğu Kralımız'ın odasının kapısının önünden dahi geçemedikleri için bu kadar vazifeleri olması münasip bulunmuştu, İmparatoriçemiz tarafından.
Aslında cariyeler saraya ilk geldiklerinde Kralımız'a takdim ediliyorlardı. Kralımız ilgilenmese bile İmparatoriçemiz umudunu kesmiyordu. Sadece Kralımız'ın kendilerine uygun müstakbel bir Kraliçe adayı bulamadıklarını düşünüyorlardı. Ve bilhassa da bu yüzden erkek cariyeleri olduğunu...
Kralımızın bundan 6 yıl önce sadece kadın cariyeleri varmış. Lakin benimle birlikte gelen cariyelerle bir grup da erkek cariyeleri olmuştu. İmparatorumuz vaziyeti şaşkınlıkla karşılasalar da Kralımıza karışmamışlardı.
Olay çıkaran İmparatoriçemiz olmuştu. Oğlunun erkeklerle olmasından endişe duymuştu. İmparatorumuzdan sonra tek varis olarak Kralımız başa geçtiklerinde soyun yürüyebileceği çocukları olması gerekiyordu. Ama eğer Kralımız sadece erkeklerle olursa soyu kimden yürüyecekti?
Bu sebeptendir ki İmparatoriçemiz düzenli olarak Kralımıza kadın cariyeler gönderiyordu.
Kralımız düzinelerce hatunu geri gönderse de İmparatoriçemiz kararlıydı... Kralımızın odasına girebilen bir iki hatun da ona cesaret veriyordu.
Günün ilerleyen saatlerinde yapacağım bir şey olmadığından bahçeye çıkıp biraz gezinmiştim. Hava bir hayli güzel olduğundan akşam yemeğimi de bahçede yemek istedim.
Güneşin batışını izlerken akşam yemeğimi yedim, yalnız başıma. Her ne kadar insanın canını sıkabilecek bir durum gibi dursa da benim için öyle değildi.
Ben yalnız olmaktan hoşlanıyordum. Yalnızlığımın sessizliğinden, kendimi dinlemekten haz duyuyordum.
Belki bu çok uzun zamandır yalnız olmam ile de alakalı olabilirdi. Çünkü annem halen hayatta olduğu zamanlarda onunla ve köydeki birkaç arkadaşımla vakit geçirmekten hoşlandığımı hatırlıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harem +18
General Fictionİmparatorun tek oğlu, tahtın biricik varisi ve onun haremdeki 'gözde' cariyesi... •Eşcinsellik ve aşırı cinsellik içerir.